Allah-u Teàlâ’nın bizleri, “Ben beğenilmek için yarattım...” diyerek yaratması bir âsilik ve kibre yol açmaz mı?
Bu soruyu soran şuna işaret etmek istiyor. Eski ümmetlerden gelen bir söz vardır hadis-i kudsî gibi. Allah-u Teàlâ Hazretleri buyurmuş ki:
كُنْتُ كَنْزًا مَخْفِيّاً، فَأَحْبَبْتُ أَنْ أُعْرَفَ، فَخَلَقْتُ الْخَلْقَ لِيَعْرُفِنِي .
(Küntü kenzen mahfiyyen) “Ben bir gizli hazine idim, (feahbebtü en u’rafe) bilinmeyi murad eyledim, sevdim, istedim; (fehalaktü’l-halka li-ya’rifunî) beni bilsinler, bulsunlar, bana ibadet etsinler diye mahlûkatı ondan yarattım.”
Herhalde o sözü kasdediyor. Onun kibir olacak bir tarafı yok. Allah kulları kendisini bilsinler diye yaratmış. Kullar bilmeye çalışsınlar, ma’rifetullahı tahsile çalışsınlar. Bunda bir kibirlilik malzeme yok, durum yok.
Ama insanoğlu, kendisi güzel yaratılmıştır gibi bir mânayı kasdediyorsa doğrudur. Allah-u Teàlâ Hazretleri insanları ahsen-i takvîm üzere yaratmıştır, gerçekten mahlukâtın en mükemmelidir. Akılla irfanla nice güçlü kuvvetli mahlukları, filleri, develeri bile tasarrufumuzun altında kullanıyoruz. Semaya çıkıyoruz, yerin içine gidiyoruz. Tabii bu da Yaradan’a hamd ü senâ edilecek bir şey.
Allah bizi güzel bir hal üzere yaratmış ama, bu güzellik iman ile tamam oluyor. İnsan küfür ile esfel-i sâfilîne düşüyor, o zaman yine övünülecek bir şey yok. “Ben mü’minim, bununla övünebilirim.” dersek, ona da güvencemiz yok. İşin sonu önemli; insan âhir ömründe hüsn-ü hâtimeye mazhar olursa, tamam. Ama en son anda sûi hâtimeye uğrarsa, yani kötü bir şekilde ölürse, o zaman yazık… Demek ki, sonunu bilmediği için, sonu meçhul olduğundan ondan da övünülecek bir durum yoktur. Binâen aleyh, hiçbir yerden insanın kendisini beğenmesine, kibre düşmesine yol açacak bir durum görünmüyor. Haddini bilip boynunu bükmekten, aczini anlayıp Allah’a iltica etmekten başka bir çare yoktur.
İnsan yaratılışına nasıl sevinmeli? Bir tarafta hiçlik, öbür tarafta zor bir test ve mükâfaat... Allah-u Teàlâ’nıın beğenilmek için yaratmış olması sevinmemiz için yeterli mi?
Hz. Ömer RA:
“—Yâ Ömer, keşke anan seni hiç doğurmasaydı!” demiş, “Keşke ot olsaydın! Keşke mükellef olmayan bir yaratık olsaydın!” diye söylemiş.
Tabii bu, Allah’ın rızasını kazanmanın zor olduğunu gösteriyor.
Ama insan olmanın şerefi çok büyüktür. Allah-u Teàlâ Hazretleri kimseye vermediği şerefi insanoğluna vermiştir. İnsanoğlu Allah’ın istediği insan olunca, meleklerden de üstün olur. Bu büyük bir avantajdır, büyük bir nimettir. Ma’rifetullaha mazhar olmak, emanete ehil olmak, lâyık olmak, rızasını kazanmak, cennetine girmek nimeti böyle oluyor. Öteki mahlukâta bu avantaj olmadığından insan olarak yaratıldığımıza ne kadar şükretsek az gelir! El-hamdü lillah, çok şükür Rabbimiz’in nimetlerine...