Kotku.org Logo
Kitaplar
49.150 öne çıkan: (0.44 sn)
Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan
Kadın ve Aile Dergisi Başyazılar - Kafirlerin Batıl İşlerini Taklid Etmeyin!
esadcosankulliyati.com › arsiv › byazilar › kadaile › ka9112

KAFİRLERİN BATIL İŞLERİNİ TAKLİD ETMEYİN!

Sözü yılbaşı kutlama ve eğlencelerine bağlamak istiyorum. Görüyorsunuz ki Resulullah efendimiz folklor haline gelmiş, nisbeten masum, dini olmayan, kavmi ve mahalli birtakım günleri bile böyle yasaklayıp kutlamadığına göre; Başka dinlere mensup gayri müslim milletlerin dini günlerini kutlamaları, içlerine küfür ve putperesi inançlarının karışmış olduğu batıl görenek ve adetlerine uymaları, bu vesilelerle eğlenceler tertiplemeleri, hediyeler alıp vermeleri müslümanlara kesinlikle ve şiddetli haram ve yasaktır, çok büyük günah ve feci bir yanlışlık olur, müslümanın din ve imanına, vakar ve asaletine, izzet ve şerefine asla ve kat'a uygun düşmez O halde lütfen: Kimsenin yılbaşı gecesini kutlamayınız; eğlencelerine, davetlerine katılmayınız; bu sebeple verilen hediyelerini almayınız; içkili-kumarlı, haramlı-günahlı toplantılardan şiddetle kaçınınız; evinize o geceye mahsus çerez, meyva almayınız; o gün için hindi kesmeyiniz; odalarınıza, dükkan ve mağaza vitrinlerinize çam ağacı dikmeyiniz, yılbaşı süslemesi yapmayınız...
Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan
Güncel Meseleler 2
esadcosankulliyati.com › guncelmeseleler2

b. Mehdi’nin Askerleri

söyleyin; o şu tarihi veriyor, bu tarihi veriyor... Ben tarih vermedim!’ dedi.” demiş.

“—Tamam, çok güzel bir işareti almış.” dedim.

Demek ki, Hocamız tarih verilmesinden, rakam verilmesinden memnun olmamış.


Meselâ, benim de bir gece —hiç ilgisi yokken, akşam o konuşulmamışken, o günlerde zihnimde yokken— rüyamda çok kesin bazı bir şeyler söylediler. Ama ben kimseye bir şey söylemek istemiyorum şu sırada... [1993]

Demiş olabilir, tutabilir, içimizdeki bazı kimseler belki onun askeri olabilme durumunda olabilirler. Ama bazıları Mehdî’nin askeri olacağız derken, şairin bir sözü var:


Gökte yıldız ararken nice turfa müneccim,

Gafletle görmez kuyuyu rehgüzerinde...


Mânâsı şudur ki: “İlm-i nücûma hevesli, astronomiye yeni öğrenci olmuş, müneccim olacak, yıldızlarla ilgili bilgileri öğrenip camide muvakkit olacak vs... Turfa müneccim demek; yâni tâze, yeni müneccim... ‘Kutup Yıldızı bu muydu? Çoban Yıldızı bu muydu?’ filân diye gökte yıldız ararken, nice tâze müneccim, gafletinden ayağının ucundaki çukuru görmez.” diyor şair... Önüne bak mübarek! Gökteki yıldıza bakacağına, bastığın yere bak! Bu şakanın arkasından şuraya getirmek istiyorum: Bazıları Mehdî’yi beklemekten, şeyhe bağlılığı terk ediyorlar. Öyle yağma yok... Öyle saçma iş de yok... Yâni, sen önündeki kuyuyu görmezsen, cump diye kuyuya düşersin... Kafan gözün duvarlara vurur, kanar... Aşağıdan da belki çıkaramazlar seni... Onun için, yukarıda yıldız arayacağına, önüne bak!


Ben bazı arkadaşlara şöyle dedim: “Mehdi çıkacak! Tamam, çıkınca haber alırsak, Allah’ın izniyle hep beraber gideriz, tabi oluruz. Çünkü, tâbî olmak emrediliyor. Tâbî oluruz çıktığı belli

Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan
Hadis Dersleri 11
esadcosankulliyati.com › hadisdersleri11

a. Yahudilerle Savaş

İskenderpaşa Camii -

olarak küçüktür. Arkasında Amerika var. Onun için dört bir yandan saldırıyorlar, bir şey olmuyor. Hava hücumu yapmak istiyorlar, hava şemsiyesine alınmış; süper devletlerin himayesi altında olduğundan bir şey olmuyor.

Müslümanların da silahları yok. Gerekli modern cihazları yok. Radarları, uçakları, güdümlü füzeleri ve sâiresi yok. Teknolojide, ilimde geri kaldıkları için, şimdi müslümanların burunlarından geliyor.

Evvelce geri kalmanın; bir asır, iki asır önceden beri başlamış olan geride kalmanın acısını hemen hissedip parayı pulu bu sahaya aktarmaları gerekirken, bizimkiler Dolmabahçe Sarayı yapmışlar. “—Topkapı Sarayı’nda otur!” Borçlanarak yapmışlar. Süslü, güzel. Evet, güzel. “—Ne yapacaksın? İşte içi bomboş, şimdi müze olarak duruyor.” Topkapı Sarayı’nda otursaydın ne olurdu? Minderde otursaydın ne olurdu? Avize olmasaydı ne olurdu?


Şu camiye getirmişiz, şu avizeyi koymuşuz.

“—Diyelim ki avize olmasaydı kıyamet mi kopardı?” “—Kıyamet kopmazdı, bir şey olmazdı.” “—Halı olmasaydı, tahta olsaydı, hasır olsaydı ne olurdu?” “—Bir şeycik olmazdı.” “—Duvarlarda nakış olmasaydı ne olurdu?” Müslümanların içi mamur olduğu zaman dışarısı sade olur; kıymeti yok. İnsanın içinde harabiyet başladığı zaman dışa, süse düşer. Çünkü içi harap olmaya başladı; o zaman dışarıdaki başka nakışlarla oyalanıyor. Peygamber Efendimiz’in mescidinin avizesinde acaba kaç tane lamba vardı? Zemininde acaba Sivas halısı mı vardı, Bünyan halısı mı vardı, ipek halı mı vardı, yün halı mı vardı? Duvarları altın yaldızla mı süslüydü, kapıları altından mıydı, gümüşten miydi?

“—Hayır, hayır!” Hurma dallarından örtülmüş, çamurla sıvanmış. Ama içinde Peygamber SAS vardı. Seyyidü’l-evvelîn ve’l-âhirîn… Allah-u Teàlâ’nın;


إِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ (القلم:٤)

Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan
Tabakàtü’s-sûfiyye Sohbetleri 2
esadcosankulliyati.com › tabakatussufiyye › tasavvuf2

i. Şehvetin Zararı

İstanbul -

yapmalı? O alim onu demiş, bu alim bunu demiş...” Bu bir vüs’at ve genişlik getiriyor, insanları biraz rahatlattırıyor.


i. Şehvetin Zararı


٣٩ - قال، وقال أبو يزيد: لايعرف نفسه من صحبته شهوته.


TS. 70/10 (Kàle, ve kàle ebû yezîd: Lâ ya’rifü nefsehû men sahibethü şehvetühû)

Sayfayı bitirelim diye, iki sözünü daha okuyalım da 71. sayfaya gelelim:

(Lâ ya’rifü nefsehû) “Nefsini bilmemiştir veya bilemeyecektir. Bilmemiştir de, bilmesi de mümkün olmayacaktır, (men sahibethü şehvetühû) şehveti kendisine hakim olan kimse...”

Tabii nefsini bilip de, ne olacak bir insan?.. Nefsini bilen Rabbini bilir de, onun için nefsinin mahiyetini bilmesi lâzım, nefsini tanıması lâzım ki ma’rifetullaha ersin.

Ama şehvetinin esiri ise bir insan, şehveti kendisine yârsa, şehvetiyle beraberse, şehvetini kesememişse, ona karşı olamamışsa; o zaman o nefsini hiç bilemeyecek demektir. Nefsini bilemeyince de, ma’rifetullaha eremeyecek demektir.


Demek ki, insanın şehevât-ı nefsâniyyesinin her türlüsünün tasallutundan, baskısından kurtulması lâzım, onları yenebilmesi lâzım!

Şehevât-ı nefsâniyye nedir?.. Çeşitlidir. Yemek iştihâsı bir şehvettir, karşı cinse karşı hissedilen meyil, sevgi bir şehvettir. Mala karşı olan bir arzu, şehvettir. Uykuya karşı olan bir arzu, şehvettir. Mevkiye, makama karşı olan istek ve meyil bir şehvettir... Bunlar nefsin arzusu demek. Şehvet iştihâ demek, kuvvetli arzu demek.

Nefsin kuvvetli arzuları vardır. Nefsin o kuvvetli arzuları kişiye yâr iken, kişide o arzular var iken, kişi kendini bilemez, kendini anlayamaz, mahiyetini kavrayamaz. Kendisini bilemeyince de ma’rifetullaha eremez, Rabbini hiç bilemez.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan
Hazineden Pırıltılar 7
esadcosankulliyati.com › hazinedenpiriltilar › hazine7

a. Müslümanların Derdiyle Dertlenmek

AVUSTRALYA -

وابن النجار عن أنس)


RE. 404/8 (Men asbaha ve hemmühû gayru’llàh, feleyse mina’llàh; ve men asbaha lâ yehtemmü bi’l-müslimîn, feleyse minhüm)

Kısa bir hadis-i şerif, fakat çok önemli bir konu üzerinde bir hakikati ifade ediyor. Buyurmuş ki Peygamber SAS:

(Men asbaha) “O kimse ki, sabaha çıktı, sabahladı; (ve hemmühû gayru’llàh) tasası, arzusu, düşüncesi Allah’tan başka...”

Bu (hemmühû gayru’llàh) hal cümlesi. Yâni: “Tasası, düşüncesi, aklı fikri Allah’tan başkası olduğu halde, bu durumda sabahlayan bir kimse, böyle olan bir kimse, (feleyse mina’llàh) Allah ehli değildir, ehlullah değildir, Allah’ın sevdiği bir insan değildir. Allah’la alâkalı, makbul bir insan değildir.”


(Ve men asbaha lâ yehtemmü bi’l-müslimîn) “O kimse ki müslümanların işlerine ihtimam göstermiyor, onlarla ilgilenmiyor, onların üzücü olaylarından dolayı tasalanmıyor; onların işlerini yapmağa, veyahut onların iyiliğini istemeğe gayretlenmiyor...”

İhtimam, gene bu hem kökünden geliyor. Hemmün, gam, tasa filân demek. İhtemme, bir konuda gamlanmak, tasalanmak, telâşlanmak mânâsına geliyor.

“Müslümanların işleri için böyle telâşlanmayan, gamlanmayan, heyecan duymayan, onlara bir şeyler yapmak, iyilik yapmak veya onları bir şeylerden korumak gibi ulvî bir duygu içinde olmayan kimse...” Tabii bu kişisel bir duygu değil; başkasını ilgilendiren meselede onlar nâmına, onların iyiliğini istemek, yüksek ve ulvî bir duygudur ve çok sevaptır. “Öyle olmayan bir kimse de; (feleyse minhüm) müslümanlardan sayılmaz, müslümanlarla bir alâkası yok demektir.”


O halde, bu hadis-i şeriften ne anlıyoruz? Peygamber SAS Efendimiz bizim nasıl insan olmamızı istiyor?.. Aklımızın, fikrimizin, gönlümüzün, düşüncemizin ana hedefi Allah’ın rızasını kazanmak olacak! Eğer aklı, fikri, tasası, düşüncesi, üzüntüsü, sevinci Allah değilse, Allah’tan gayriyse; yâni gàyesi, amacı

Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan
Güncel Meseleler 2
esadcosankulliyati.com › guncelmeseleler2

f. Yılbaşı Kutlamak

Yılbaşında müslüman nasıl hareket etmeli? Çerez satan bakkal o gün çerez satabilir mi?


Satar. Müslüman yılbaşı eğlencelerine katılamaz. Evinde bu eğlenceleri yapamaz. Evini o gece için hazırlayamaz. Çam ağacı alamaz. Hindi kesemez. Gâvurlara benzemeyiz. Kâfirlerin yaptığı işleri yapamaz. Noel Baba’ya itibar edemez. Böyle saçma şeyler tamamen İslâm’ın dışındadır, yapmaması icap eder.

Hıristiyanlar çam ağacını koyuyorlar çünkü “Hz. İsa çam ağacına inecek.” diye düşünüyorlar. Hıristiyan âdetidir. Noel Baba hıristiyanların bir ne idüğü belirsiz şahsiyetidir, bizimle hiçbir ilgisi yoktur. Yılbaşı eğlencelerini yaparsak büyük günahlara girmiş oluruz.

Biz o gün sâir günlerden daha erken yatalım. İbadetimize daha düşkün olalım. Yatsı namazından sonra hemen yatalım, bizim ışıklar sönsün. Geceleyin 3’te, 4’te teheccüd namazına kalkalım: “—Yâ Rabbi, bu gafillerin yaptığı ile benim hiç alâkam yok! Ben onlara hiç razı değilim. Onlar gibi de yaşamadım.” diye dua edelim.

Yatsı ve sabah namazlarına dikkat edelim. Ve onların hiçbir şeyine uymamaya gayret edelim.


2. Soru:

Milâdî yılbaşında sırf müslüman dostlarımızı hatırlamak, onları aramak maksadıyla tebrik gönderilmesine ne dersiniz?


“Doğru olmaz.” derim. Çünkü müslümanların gayri İslâmî âdetleri uygulaması yanlış bir şeydir. Bizim onların her şeylerine karşı tavır koymamız lâzım; kendi yolumuzu, kendi tavrımızı bilmemiz lâzım! Kılıkta, kıyafette, örfte, âdette, yaşayışta, evde barkta...

Bu evi, bu binayı seviyoruz. Neden? Bu bizim kendi mimarimiz diye. Ben betonarmeyi sevmiyorum. Tabii mecbur kalıyoruz, oturuyoruz da...

Her şeyin bize mahsus olanını tercih etmeliyiz. Kaldı ki burada

Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan
Güncel Meseleler 2
esadcosankulliyati.com › guncelmeseleler2

a. Deccal En Büyük Fitne

27. DECCAL



a. Deccal En Büyük Fitne


Soru:

Deccal hakkında bilgi verir misiniz?


Şimdi iman belli, küfür belli de, bir de birileri çıkıyor, imanlıyı kandırmak için mü’min gibi önüne düşüyor, “Ben de mü’minim!” diyor, ondan sonra da onu yanlış yola çekiyor, ters yola çekiyor. En tehlikeli olanı bu...

Bu hususta Peygamber SAS Efendimiz’in bazı hadis-i şeriflerini size zikretmek istiyorum. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki:65


مَا بَيْنَ خَلْقِ آدَمَ إِلٰى قِيَامِ السَّاعَةِ أَمْرٌ أَكْبَرُ مِنَ الدَّجَّالِ

(ش. حم .م. عن حشام بن عامر)


RE. 373/8 (Mâ beyne halkı âdeme ilâ kıyâmi’s-sâati emrun ekbera mine’d-deccâl.) “Hazret-i Adem AS Atamız’ın, ilk insanın yaratılışı zamanından, kıyametin kopacağı zamana kadar, insanlığın tarihi içinde Deccal’den daha büyük bir iş, konu olmamıştır.” diye Peygamber Efendimiz bildiriyor.

Hocamız Mehmed Zâhid Kotku Rh.A’i sevenler, onun dua mecmuasını, tertip ettiği Evrad-ı Şerif kitabını okuyanlar, Esmâ-i Hüsnâ’nın arkasındaki sayfada (s.19) her gün bir dua okurlar.



65 Müslim, Sahîh, c.IV, s.2266, no:2946; Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.IV, s.19, no:16298; Hàkim, Müstedrek, c.IV, s.573, no:8610; Taberânî, Mu’cemü’l- Kebîr, c.XXII, s.173, no:450; Ebû Ya’lâ, Müsned, c.III, s.125, no:1555; İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, c.VII, s.490, no:37471; Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, c.II, s.254; Ebû Ya’lâ, el-Mefârîd, c.I, s.68, no:67; İbn-i Sa’d, Tabakàtü’l-Kübrâ, c.VII, s.26; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, c.XXIII, s.568; İbn-i Asâkir, Târih-i Dimaşk, c.XIII, s.366; Hişam ibn-i Amir RA’dan.

Kenzü’l-Ummâl, c.XIV, s.354, no:38758; Keşfü’l-Hafâ, c.II, s.1905, no:2905; Câmiü’l-Ehàdîs, c.XVIII, s.477, no:19941.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan
Güncel Meseleler 2
esadcosankulliyati.com › guncelmeseleler2

c. Mehdi Doğdu mu?

ciddî rivayetler oluyor.

Ben şahsen birkaç sene önce (1993) bir rüya gördüm. Rüyamda bana, “Mehdi AS bu gece doğdu!” dediler. O rüya doğru ise, demek ki henüz daha Mehdilik vazifesine başlamamış.

Ama bilemeyiz, rüya ile amel edemeyiz. Delil beklemek lâzım!


2. Soru:

Hazret-i Mehdi hakkında bilgi verir misiniz, hadislerde ismi belirtilmiş midir?


Tabi bu konuda hadisler vardır ve bu hadisleri toplayan kitaplar vardır ve bu kitaplardan bazısı büyük Hanefi âlimleri tarafından yazılmıştır. Türkçe’ye de tercüme edilmiştir. Birkaç tanesi: İsmi Peygamber Efendimiz’in ismine uyacak, yani Muhammed olacak, O kitapları okur, daha teferruatlı bilgi sahibi olabilirsiniz.


3. Soru:

Biz Mehdi AS’ı görecek miyiz?


Sabahattin Bilgiç anlatıyor: İsveç’ten ayrılmadan önceki günlerinde (Aralık 2000), Hoca Efendi birkaç sabah hep Mehdi’den ve Deccal’den bahsettiler. Hatta, bu konularla ilgili hadisi şerifleri araştırmamızı istediler. Ve konuşmaları esnasında:

“—Bana bundan altı-yedi yıl önce, bir gece rüyamda ‘Bu gece Mehdi doğdu.’ dediler. Arkasından şu cümleyi de eklediler: “Ama yatmadan önce hiç bu konuyla ilgili bir konuşma ve saire de olmamıştı.” dediler.

Bir süreliğine bizim mahallede misafir kalan Kululu Mehmet Amca’ya dönüp: “Mehdi’yi sen ve ben göremeyiz ama, bunlar görecekler!” dediler.

Nitekim, kısa bir süre sonra, hem Mehmet Amca, hem de Hocamız rahmet-i Rahman’a yürüdü.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan
Hadis Dersleri 19
esadcosankulliyati.com › hadisdersleri19

4. Mescid-i Aksa’yı Ziyaret Etmek

İskenderpaşa Camii -

koyacaksan ben artık bu evde senin kazancını yiyemem, müsaade et, ben evden gideceğim. İçkiyi koyarsan ben evde duramam! Benim evde kalmamı istiyorsan içkiyi koyma baba!” demiş. Bu ne? Takvâ… Allah’tan korkmak, Allah’ın emrini tutmak!

Evlatlarımızı bizim himayemiz olmadan, zorlamamız olmadan müslüman olarak yaşayacak şekilde, kuvvetli müslüman olarak yetiştirelim.

Dünyaya tamah etmek iyi olmuyor. Derin tecrübem var. Dünyaya tamah edenlerin hepsinin zarar gördüğünü gözlerimle gördüm, kulaklarımla duydum, biliyorum. İsim isim sizin de tanıyacağınız isimlerden misaller veririm. Yüksek mevkiler, tehlike; çok paralar, tehlike... Allah helalinden versin, hayırlısını versin, demek lazım.

İnsanlar şımarıyor. Parayı görünce adam şımarmıyor; çocuğu şımarıyor, sapıtıyor! Adam senin arkadaşın, sevdiğin, müslüman, mütedeyyin insan; çocuğu babasının mevkiinden, makamından, parasından dolayı şımarmış, kadın kız peşinde, haydutluk peşinde, kötü yolda… Çoluk çocuklarımıza sahip olalım! Allah-u Teâlâ Hazretleri Kur’ân-ı Kerîm’de buyuruyor ki:


قُوا أَنفُسَكُمْ وَأَهْلِيكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَة (التحريم:6)


(Kù enfüseküm ve ehlîküm nâren ve kûduhe’n-nâsu ve’l-hicâretü) “Kendinizi ve aile efradınızı, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun!” (Tahrim, 66/6)

Cehenneme düşmesinler, yanmasınlar diye, gayret gösterelim.

Vaazlardan netice o, işin aslı o: Kendimiz iyi insan olacağız. Çoluk çocuğumuzu koruyacağız. Dîn-i mübîn-i İslâm’a güzel hizmetler edeceğiz.

Allah-u Teàlâ Hazretleri hayırlara muvaffak eylesin… Şerlerden korusun… İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin… Fâtiha-i şerîfe mea’l-besmele!


27. 02. 1994 – İskenderpaşa Camii

Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan
Hadis Dersleri 2
esadcosankulliyati.com › hadisdersleri2

k. Bazı Kıyamet Alâmetleri

İskenderpaşa Camii -

zamanda Kudüs mamurlaşacak, Medine haraplaşacak.”

Şimdi şu mucizelere bakın ki, Peygamber Efendimiz’in hadis-i şeriflerindeki şeylere bakın ki, şu şerh bundan seksen sene, yetmiş sene önce yazılmış. O zaman daha Kudüs müslümanların elinde, Osmanlı diyarı… Ya bu hadis-i şerifler? Bu hadis-i şerifler asırlarca önce yazılmış. Peygamber SAS Efendimiz buyuruyor ki:

Beytü’l-Makdis imar edilecek, Medine harab olacak, tahrib edilecek veyahut... Yâni müslümanların elinden çıkacağına işaret var. Kudüs’ün müslümanların elinden ahir zamanda çıkacağına işaret var.


Sonra? “Medine harab olacak, Medine harab olduktan sonra büyük bir harb olacak.”

Bu büyük harb ile ilgili başka hadis-i şerifler daha önceki haftalarda geçmişti. O büyük harbin mahalli Antakya ovası olacak diye hadis-i şeriflerde geçmişti. Seksen sancak ile gelecekler, herkes sancağın altında şu kadar asker olacak diye büyük rakamda şeyler gelecek. Orada büyük bir harp olacak. Melhame-i Kübrâ deniliyor. Yâni müslümanlar ile kafirler arasında büyük bir harb olacak. O büyük harbden sonra Kostantıniyye fethedilecek.

Bu Kostantiniyye’nin bizim şimdi içinde bulunduğumuz Kostantiniyye olmadığını, evvelki hadis-i şeriflerde okumuş ve size de söylemiştik. Kostantiniyye iki tane. Birisi Kostantiniyye-i Kübrâ, birisi Kostantiniyye-i Suğrâ. Burası küçük Kostantiniyye. Büyük Kostantiniyye dedikleri yer Roma. Roma da fetholunacak. Burasının müslümanların eline geçtiği gibi orası da fetholunacak.


Hatta o zamanki hadis-i şeriflerde size söylemiştim ki, Roma fetholunacak ama silahla değil, Lâ ilàhe illa’llàh’la fetholunacak. Orada hadis-i şerifte izah ediliyordu. Biz sadece naklediyoruz. Başka bir şeyimiz yok. Kitaplardan okuduğumuzu naklediyoruz. Arkasından o da olacak. Büyük harp olacak, ondan sonra, Roma da müslüman olacak.

Ondan sonra: (Ve fethü’l-kustantıniyye hurûcü’d-deccâl) “Bu olduktan sonra da Deccal çıkacak.” Bu, kıyametin ahvâline dair

©2024 Kotku Enstitüsü v2.7.2