Yönetim şekli belli. Böyle bir yönetimi olan ülkeyi savunmak nasıl mümkün olur?


Yönetim şekli belli ama millet de belli, millet de müslüman. Bir oyun olmuş, milletin yönetimi senin istemediğin bir şekle gelmiş.

Devlet yönetimi senin istediğin veya istemediğin bir tarafa gelmiş diye milleti de defterden silecek misin? Milleti silebilir misin?

55 milyon kardeşini silemezsin. Hizmet edeceksin! Her şey Rahmân’ın parmağının ucundadır. Yönetimler fânidir, iktidarlar fânidir, koltuklar devamlı değildir. Bir zaman gelir, ehl-i insaf insanlar gelir, geldiği olmuştur. İnsafsız geldiği zaman ülke baştan aşağı zift kesilmez. İnsaflılar gelince düzelir. İnsafsızların da insafsızlığına mâni olmak lâzımdır.

Bu ülke benimdir, senindir; başkalarının değildir.

 

Ben bu ülkenin sahibiyim, tapum var elimde, mal benimdir. “Bağın bir kenarında yangın oldu.” diye bağı bırakıp gidecek değilim ya, “Öbür tarafında pislik döküldü.” diye mülkümü bırakacak değilim ya; mülk bizim, halk bizim. Halk biziz, kendimiziz.

“—Yönetimde kusur var!”

Düzelt! Yönetim serbestliği var. Çalış! Niye çalışmıyorsun? Çalışınca düzeliyor. Seçimlerde herkes bangır bangır bağırıyor, bir tarafa bir rey veriyor, birisi seçiliyor. Sen de çalış, sen de seçtir kendini… Güzel! Serbestlik var, istesen yapabilirsin, istediğin şeyleri yapabilirsin. Belediyelere seçilirsin, muhtarlığa seçilirsin, milletvekilliğine seçilirsin; her şey senin istediğin gibi olur.

Yapabileceğin bir şey. Ben bu fikre katılmıyorum, samimi olarak katılmıyorum. “Yönetim şekli başka türlü” diye memuriyet yapmayacaksın, çalışmayacaksın.

Olmaz! Halka hizmet konularında tekâsül doğru değildir. Doktor doktorluğunu yapacak, ötekisi öteki hizmeti yapacak, berikisi beriki hizmeti yapacak.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN