Hocam, bir müslüman cihad yapmadan cennete girebilir mi?


Cennete girmenin birçok yolu vardır. Cennete girmenin yolu sadece cihad değildir. Bir insan bir hasenesi kabul olsa, yaptığı bir güzel iş kabul olsa, bir güzel işten dolayı cennete girebilir.

Ama cihad oluyor, cihad başlamış, müslümanlar cihad yaparken cihada gitmezse, cihaddan kaçmak da büyük günahtır. Ordudan savaş anında firar etmek büyük günahtır, en büyük günahlardandır. O zaman doğru olmaz.

Ama cihad yokken, camide ibadet ederken, tesbih çekerken, hacca gitmişken, şuradayken buradayken ölür, cennetlik olabilir. Gider başka güzel bir şey yapar, cennetlik olabilir. Cennete girmenin yegâne yolu cihad edip de şehid olmak değildir. Cennete giden nice insan vardır. Hatta hadîs-i şerifle söyleyeyim. Ben bunları böyle sizi sakin sakin gördüm de, soyadım Coşan olduğundan coşarak söylüyorum değil. Peygamber SAS Efendimiz buyuruyor ki;

“—Nice sıcak yatağında, yastığında, yorganında yatarken ölen insan vardır ki yatağında öldüğü halde Allah ona şehid sevabı verir.”

Yatağında öldüğü halde şehid sevabını kazanarak ölür. Neden? Niyetinde cihad etmek, şehid olmak aşkı vardı da ondan. Niyeti dolayısıyla, yatağında ölse bile bazı insanlar şehidlik mertebesine ulaşır, yani cennetlik olabilir. Demek ki asıl olan niyettir, murattır, istektir.

İyi şeyleri temenni ediyor. Savaş olur da savaşırsa ölür. Ölmez, döner, gazi olursa gazi olur. Bakarsın yatağında ölür. Bakarsın hiç cihada katılmadan ölür, cennetlik olur.

 

Biz şimdi öyle bir nesiliz ki hiç savaş görmedik, savaşa girmedik. Kıbrıs harbi olduğu zaman bazıları gitti. İstesem, “Ben de katılacağım!” desem bile almazlar. Şimdi usuller değişti. Gönüllü olarak savaşa katılamıyorum. “Git, savaşacak ordumuz, adamımız var!” derler. Yâni, bu devirde bu iş, istediğin zamanda olmaz.

Pek çok insan vardır ki, pek çok yollardan cennete girmiştir, girebilir. İlle cihadla değil. Ama cihad çok sevaplı bir iştir. En sevaplı işlerin sıralamasında, baştaki işlerden birisi de Allah yolunda cihad etmektir, malını canını vermektir.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN