Muhterem Hocam! Günaydın gazetesinin haberi için herhangi bir şey düşünüyor musunuz?


Cevap: Allah akıl fikir versin! Allah ıslah etsin! Biz memleketi düşünüyoruz. Sırplar, Ruslar, Ermeniler, Yunanlılar etrafımızda diş gıcırdatıp duruyorlar. Memleketin selâmetini, bekâsını, müslümanların izzetini, itibarını düşünüyoruz. Onlar da politik şeylerle, seçim kaygılarıyla hereket ediyorlar. Başlık atmışlar:

“—Müslümanlar ihtilal yapacak, ahaliyi kesecek.”

Ahalinin yüzde doksan dokuzu müslüman kardeşimiz. Niye keselim? Keseceğimize ıslah etmeye çalışırız. Islah olur, bir müslüman kazanırız. Bir kimseyi doğru yola çektik mi memnun oluruz, şaşıranı doğru yola çektik mi memnun oluruz. Mürşidlerin, alimlerin, hocaların işi adam kesmek değildir. Biz kasap değiliz ki; bizim işimiz şaşıran insanı ikna edip doğru yola getirmektir, ondan sevap var. Peygamber Efendimiz’in işi de o.

 

 

Peygamber Efendimiz isteseydi, Mekke’yi fethettiği zaman bütün Mekke müşriklerini kılıçtan geçiremez miydi?

“—Hepsini affettim.” dedi.

“—Kâbe’ye sığınanlar emniyettedir. Ebû Süfyan’ın evine sığınanlara dokunulmayacak, evinde duranlara dokunulmayacak.” dedi.

İslâm ordusundan bir komutan:

“—Elime tam fırsat geçti, o müşriklerden falancayı filancayı yakalarsam kıtır kıtır keseceğim, canına okuyacağım, intikam alacağım.” dedi, Peygamber Efendimiz onu vazifeden aldı.

 

Neden? İslâm’da maksat adam öldürmek değil adam yaşatmaktır, adam kazanmaktır, kalbi ölü olanın kalbini diriltmektir. Adam komünist oluyor, anlatıyorsun müslüman oluyor. Adam Yunanlı oluyor, anlatıyorsun müslüman oluyor.

Avustralya’da Yunanlı bir ihvanım var, dervişim var; sakallı, mâşaallah! Takvâ ehli, güzel bir müslüman. Yunanlı Yusuf İslâm da ben ameliyat olduğum zaman hastaneye geçmiş olsuna geldi. O da Yunanlı kardeşimiz. Biz, “Yeter ki insanlar müslüman olsun!” diye uğraşıyoruz, gayret ediyoruz.

Ben dergide; “Silahlanın!” diye yazmışım. Neden yazmışım?

Rus Jirinovski orada diyor ki:

“—Türkiye’yi istila edeceğiz, orada çan çalacağız.”

Ben de diyorum ki:

“—Silahlanın! Bu heriflerin şakası yok. Bak Ermenistan’a girdiler, Sırbistan’da Boşnaklar’ı gafil avladılar, yakaladıklarını kestiler.”

Büyüklerimiz ne demiş:

“—Hazır ol cenge, eğer ister isen sulh u salah.”

Sen kuvvetli ol da düşman saldıramasın! Ben altında da yazdım, dedim ki:

“—Milletçe atom bombası bile yapmalıyız.”

Neden? Düşman korksun, “Türkiye’nin elinde atom bombası var.” desin, saldırmayı aklından bile geçiremesin.

Biz zayıf oldukça ukalalaşır:

“—Türkler zayıf, teknolojisi geri, biz buna saldırırsak yeneriz.” diye aklı kesti mi saldırır. “İstanbul Yunan şehri olsun. Patrikhane de Roma gibi bir devlet olsun.” ister.

 

Bak sen! Fatih Sultan Mehmed ne olacak? Biz burayı nasıl aldık?

Birisi bizim eski devlet adamlarından birisine;

“—Yahu! Sizin memleketten falanca yeri parayla ver, bize sat!” demiş.

Osmanlı devleti büyük ya, vezirin birisine, “Falanca araziyi bize sat.” demiş. O da demiş ki:

“—Olur satarım.”

“—Ne istiyorsun?” demiş?

“—Kâr da istemiyoruz, aldığımız fiyata veririz.” demiş.

“—Kaça aldın?” diye sorunca;

“—Şehidlerin kanı pahasına… Dökersin o kadar kanı, alabilirsen alırsın bakalım! Öyle şey olur mu? Dedem bana emanet etmiş bu diyarları ben sana verir miyim?” demiş.

Yâni, benim vücudumu çiğnemeden, ben şehid olmadan buraya girebilir mi? Korkar mıyım? Maraş’ta savaş nasıl başladı? Kastamonu’da, Nasrullah camiinde nasıl başladı?

Millet her şeyi biliyor tilki gibi ama, seçim zamanı ya şimdi, müslümanları adam kesiyor gösterecekler, rejim düşmanı gösterecekler. Seçim bitince onlar hafifler, işte bir hafta sonra bitiyor.

Belki de yine hafiflemez; dışarıdan para geldi mi yine başlarlar. Bir rivayete göre falanca filanca yazarlara bilmem ne kadar milyar verilmiş; onlar da laiklik lehine, din aleyhine “Kahrolsun Şeriat!” diye yazılar yazmışlar; sipariş. Öyle deniliyor.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN