Sovyetler Birliği dağıldı, kardeşlerimiz özgürlüklerine kavuştu. Türkiye olarak biz bu durumu önceden düşünemedik ve hazırlıksız yakalandık. Kardeşlerimiz sahipsiz kaldı. Bu durum olumlu bir gelişme midir? Neler yapılabilir?


Ben Sovyetler Birliği’nin dağıldığını tam kabul edemiyorum; şeklen dağıldı ama onlar “Yeniden Yapılanma” dediler. Yani evlerini revize ettiler, dekoru değiştirdiler. Kendilerini yormayacak, daha rahat bir sistem aradılar, bu sistemi ortaya çıkardılar. Beş ayrı cumhuriyetin reisicumhurları kendi rızalarıyla bir araya geldiler; anlaşmalar yaptılar. Ruslar’ın başındaki adam, “Çok memnun oldum.” diye beyanat verdi. “Hiç memnun olmadım.” deseydi benim daha çok hoşuma gidecekti ama “Çok memnun oldum.” dediğine göre şimdi ben, “Bu anlaşma neyin nesidir?” diye kendi kendime soruyorum.

Kardeşlerimizin özgürlüğüne kavuşmasını isterim ama, cân u gönülden tam kavuştuğunu söyleyemeyiz. Çünkü her şeyi tam mânasıyla hür olarak yapamıyorlar. Sovyetler Birliği’nin ne nisbette dağıldığını, kardeşlerimizin ne nisbette özgürlüğe sahip olduğunu çok iyi tahlil etmek gerekiyor. İlk önce bunları iyi incelemeliyiz, yakından tetkik etmeliyiz.

Tabii, bir takım avantajlar elde edilmiştir. Meselâ, seyahat edemiyorduk; ediyoruz. Ama oradan öğrenci istedik, hiçbir öğrenci buraya gelemedi. Göndermediler, vize vermediler. Vize onların elinde. Biz oraya gitsek, orada bir kardeşimizin oturum alması bin bir türlü müşkülatla mümkün oluyor. Her şey o kadar kolay değil. Bunu böyle bilip ona göre çalışmak lâzım.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN