Derviş nedir? Mürid nedir?


Derviş, Farsça bir kelime, fakir demek aslında. Der, kapı demek. Yani kapı kapı dolaşıp da, kapıyı çalıp da “Bana bir şey ver!” diyen insana, eskiden İranlılar derviş derlermiş. Onun için derviş, fakir demek, yani dilenci demek.

Neden tarikate giren insana derviş demişler? Arapça’da da fakir diyorlar. Neden? O da boynunu bükmüş, Allah’tan istiyor. Allah’ın kapısında, Allah’ın rahmetini istiyor. Onun için derviş demişler. Mâna bu…


Mürid de irade eden, isteyen demek.

Mürid ne istiyor? Allah’ın rızasını istiyor. Allah’ın yoluna girmek istiyor. Allah’ın yolunda yürümek istiyor. Allah’ın sevgili kulu olmak istiyor. İşte onun için tarikate giren kimseye mürid derler.

“—Sen niye girdin bu tarikata? Nedir maksadın, girişinin sebebi ne?”

“—Ben Allah’ın rızasını kazanmak istiyorum. İyi insan olmak istiyorum. Allah’ın sevgili kulu olmak istiyorum. Tam müslüman olmak istiyorum.”

İşte istemek… Mürid, isteyen. O talip olduğu için, istediği için ona mürid deniliyor. Talip de derler. Talip de talep eden, isteyen demek. Mürid de irade eden, isteyen demek.

İradesiyle geliyor:

“—Ben Allah’ın yolunu öğrenmek istiyorum, ma’rifetullaha ermek istiyorum, Allah’ın sevgili kulu olmak istiyorum.” diyor.

Onun için ona mürid deniliyor. Mürşid de ona anlatıyor:

“—Bak, Allah’ın sevgili kulu olmak istiyorsan, şöyle yapacaksın, şöyle yapacaksın, şöyle yapacaksın…”

 

Biz nasıl anlatıyoruz? Açıyoruz size hadis kitabını, hadis-i şeriflerden anlatıyoruz. Geçmiş haftalarda başka şeyler anlattık. Gelecek haftalarda başka şeyler anlatacağız. Siz isteklisiniz, müridsiniz; istiyorsunuz ki Allah’ın rızasını kazanayım. Biz de size gösteriyoruz;

“—Bak Allah’ın rızası şurada, şurada, şurada… Şöyle yaparsan olur. Şu tesbihleri çekersen sevap kazanırsın.”

“—Güzel, tamam, pekiyi hocam…” diyor, buradan çıkıyor.

Bir sene sonra bir daha gelinceye kadar tesbih çekmiyor. Verdiği sözde durmadı, vazifesini yapmadı. Yaparsa olur, yapmazsa olmaz. Çalışmazsa maaşı verirler mi adama?

Onun için çalışacak, gayret sarf edecek.

 

Mürid, isteyen demek. Allah yolunu istediğinden, insan-ı kâmil olmayı istediğinden ona mürid denmiş oluyor.

Derviş de fakir demek. Tevâzuan bu yola girmiş insanlara fakir deniliyor. Mesela şeyh efendi, kendisinin ismini yazarken ne diyor?

“—Hâdimu’l-fukarâ eş-şeyh filanca... Yani şeyh efendi kendisine “fakirlerin hizmetçisi” diyor.

Şeyh ne demek Arapça’da? O da yaşlı demek, saçına sakalına ak düşmüş demek. Şeyhûhat “yaşlılık” demek. Yani esas itibariyle ihtiyar demek.

Umumiyetle insanın adam olması kolay olmuyor; yaşı ilerlemesi gerekiyor, delikanlılık çağının geçmesi gerekiyor. Akan suların, bulanık suların durulması gerekiyor. Akıl bir karış yukarıdan yerine oturması gerekiyor.

 

Tabii ilim, irfan kolay değil, alim olmak kolay değil; seneler geçiyor, yıllar geçiyor, insan öğreniyor, öğreniyor, öğreniyor… Benim iki daireyi dolduracak kadar kitabım var, yine ortada bir şey yok. Olmuyor, kolay değil yani… Onun için, insan “adam olacağım” derken ömür bitiyor, şeyh, yani ihtiyar oluyor.

Araplar’da da yaşlı kimseye “Yâ şeyh!” derler; yaşlı demek. Bazen de hürmet makamında, “beyefendi” mânasına da kullanıyorlar. “Yâ şeyh!” yani “Bey baba!” der gibi oluyor. Şeyh de bu demek.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN