Bir kişinin imanına vesîle olmak, binlerce feyz ve zevke göre daha üstün müdür?


Bir kimse, bir insanın imana gelmesine sebep oldu mu, onun yaptığı sevapların misli kendi defterine yazılıyor. O bakımdan iyidir. Şahsen, ferdî olarak çalışmak yerine, başka insanların doğru yola gelmesine çalışmak, büyüklerimizin bize emridir. Hizmet diyoruz biz buna... Müslümanlara her yönden hizmet etmek; onların imana gelmesine, İslâm’ı öğrenmesine, maddî mânevî sıkıntılarının çözümlenmesine koşmak çok sevaptır. Bunu, tasavvuf olarak biz söylüyoruz.

Amma, bunu tasavvufa karşı bir tez olarak ortaya koymak çok yanlıştır, şeytânî bir şeydir. Yâni:

“—Sen mutasavvıf olma!”

E, ne olacak?

“—Başkasının imana gelmesine çalış!”

Yok öyle şey! Oldu mu şimdi? İnsan neden mutasavvıf oluyor? İyi müslüman olmak için... Niye tasavvuf yoluna giriyor? Takvâ sahibi olup, kalbini nurlandırıp iyi müslüman olmak için... İyi müslüman, müslümanlara daha faydalı işler yapıyor. Tarih boyunca böyle olmuş. Kendisi iyi olmadığı zaman, başkasına da faydalı olmuyor, zararlı oluyor.

Ben bu soruyu soran kardeşimizin kasdettiği yoldan bazı insanlar biliyorum. Bilirkişi olarak, ilahiyattayken bana geldi; namazı, niyazı ve sâireyi bırakmış. Yani, açıkça sapıtmış.

“—Neden?”

Tasavvufî bir eğitim görmedi mi, insanın cihadı da cihad olmuyor, irşadı da irşad olmuyor. Kendisi sağlam olmuyor çünkü.

 

Briketten gökdelen yapıldığını duydunuz mu? Var mı bir bilen?

“—Yok!”

Var mı bir gören?

“—Yok!”

Neden?

“—Briket yük taşımaz hocam!

Pekiyi, gökdeleni neyle yapıyorlar?

“—Çelik konstrüksiyonla yapıyorlar. Çelikleri birbirlerine bağlıyorlar; yukarıya doğru ölçülü, hesaplı, sağlam çelik kontrenlerle gökdeleni yapıyorlar 115, 120 katlı... Beton bile yapmıyor.”

Onun için, sağlam müslüman olmadan faydalı iş yapmak mümkün olmuyor.

 

Pakistan’ın alimlerinden Mevdûdî (1903-1979) vardı. O bir kitabında yazmış diyor ki:

“—Biz bu ülkede iyi yetişmemiş müslümanlardan çok zarar gördük.” diyor.

Çünkü, yarım yamalak yetiştiği için, abuk sabuk olur. Bizim Türkiye’de de böyle... Dergilerde, gazetelerde lise tahsilli, Arapça bilmez, İslâmî bilgisi derin değil... Herkes çıkmış, İslâm hakkında bir şey yazıyor. Yalan yanlış şeyler yazıyor, kendisi de sapıtıyor, halkı da saptırıyor.

Onun için sağlam müslüman olmak lâzım! “Ben halkı irşad edeceğim!” diye, tasavvuftan kaçmak olmaz; kendisi adam olmayınca, başkasını adam etmek mümkün olmadığından...

Böylece asıl kendisini kurtaracak ilaçlardan kaçmış oluyor.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN