Fakültedeki hanım kardeşlerimizin başörtüsünden dolayı hakları engelleniyor; ne yapmamız lâzım?


Haklarını korumak için çalışmaları lâzım!

Her hadis-i şerif güzel de, bir hadis-i şerif çok hoşuma gidiyor: Bir insanın malını korumak için, canını korumak için uğraşması... Dağbaşında meselâ, harâmî yolunu kesmiş, çekmiş tabancayı, “Ver parayı!” diyor. Bu konuda Peygamber SAS Efendimiz buyuruyor ki:[21]

 

مَنْ قُتِلَ دُونَ مَالِهِ فَهُوَ شَهِيدٌ، وَمَنْ قُتِلَ دُونَ دَمِهِ فَهُوَ شَهِيدٌ،

 

وَمَنْ قُتِلَ دُونَ دِينِهِ فَهُوَ شَهِيدٌ، وَمَنْ قُتِلَ دُونَ أَهْلِهِ فَهُوَ شَهِيدٌ

 

(حم. حب ن سعيد بن زيد)

 

RE. 437/11 (Men kutile dûne mâlihî fehüve şehîdün) “Kim malını korumak için savaşırken ölürse, şehiddir. (Ve men kutile dûne demihî fehüve şehîdün) Kim canını korumak için savaşırken ölürse, şehiddir.”

(Ve men kutile dûne dînihî fehüve şehîdün) “Bir kimse dini uğrunda öldürülse, o şehiddir. (Ve men kutile dûne ehlihî fehüve şehîdün) Bir kimse ehlini müdafaada öldürülse, o da şehiddir.”

Canını kurtarmak için uğraşmayı anlıyor da insan; demek ki, malı bile vermeyeceğiz.

“—Vermiyorum yâ, Allah Allah!..” diyebileceğiz. Yerine göre tabii...

Hadis-i şerifin bize verdiği ruh önemli!.. Hakkını koruyacaksın yâni... Hakkını korumak için, malını korumak için mücadele edeceksin. “Yâhu amma nekes adammış, malını vermemek için öldü boş yere!” diyebilirler ama, öyle değil... Öbür adam bunun karşısına çıkıp, o harâmîliği yapmayacaktı, yolu kesmeyecekti. Bunun müdafaası meşrûdur. O meşrû müdâfaa esnasında ölürse, şehid oluyor.

Siz de hukukunuza sahip olun lütfen! Çünkü insanın hürriyeti en güzel şeydir. Haklarını insanın takib etmesi, bilmesi, koruması, kollaması lâzım!

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN

[21] Tirmizî, Sünen, c.V, s.315, no:1341; Ebû Dâvud, Sünen, c.XII, s.388, no:4142; Neseî, Sünen, c.XII, s.465, no:4027; Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.I, s.190, no:1652; Neseî, Sünenü’l-Kübra, c.II, s.310, no:3558; Beyhakî, Sünenü’l-Kübrâ, c.III, s.266, no:5858; Abdürrezzak, Musannef, c.I, s.66, no:106; Tayalisî, Müsned, c.I, s.32, no:233; Abd ibn-i Humeyd, Müsned, c.I, s:66, no:106; Said ibn-i Zeyd RA’dan.

Kenzü’l-Ummâl, c.IV, s.416, no:11180; Keşfü’l-Hafa, c.II, s.269, no:2559; Câmiü’l-Ehâdis, c.XXI, s.209, no:23315.