Bir arkadaşım, “Sen bir hadis okuduğunda onunla amel edemezsin, tek başına ondan hüküm çıkaramazsın; fıkıh kitaplarına başvurman lâzım!” dedi. Bu konuda ne buyurursunuz?
Hadis-i şerifler dökümandır. Fıkıh, dökümanların değerlendirilmesidir, hükümdür. Birisi mahkemeye ibraz edilmiş çeşitli vesikadır; ötekisi mahkemenin îlâmıdır, kat’î hükmüdür.
Binâen aleyh, ola ki o hadis-i şerif mensuh ola... Yâni hükmü neshedilmiş ola... Peygamber Efendimiz bir ara buyurmuş ki: “Benden hadis yazmayın!” Neden? Kur’an’la karıştırırlar diye... “Yazmayın!” demiş; tamam, bir müddet yazmamışlar. Sonra demiş ki, “Yazmayın demiştim, şimdi yazabilirsiniz!” O zaman yazmışlar. Şimdi ilki okuyan, ikincisini duymamış bir insan sonucu bilmediği için şaşırabilir.
Sonra, Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde buyuruyor ki:
كُنْتُ نَهَيْتُكُمْ عَنْ زِيَارَةِ الْقُبُورِ، فَزُورُوا الْقُبُورَ، فَإِنَّهَا تُزَهِّدُ فِي
الدُّنْيَا، وَتُذَكِّرُ الآخِرَةَ (ه. عن ابن مسعود)
RE. 344/5 (Küntü neheytüküm an ziyâretil-kubûri, fezûru’l-kubûr) “Ben sizi bir zamanlar kabirleri ziyaret etmeyin diye menetmiştim kabir ziyaretinden... Yasaklamıştım ziyareti... Artık şimdi gidebilirsiniz. (Feinnehâ tüzehhidü fi’d-dünyâ) Zira bu, insanı dünyada zâhid kılar, (ve tüzekkirü’l-âhireh) ve ahireti hatırlatır.” buyuruyor. Böyle şeyler olabilir.
Demek ki esas itibariyle fıkıh kat’î sonucu söylediği için, fıkhın ahkâmı doğru... Ama hadis kitaplarının yazarları da fıkhı bilen kimseler olarak hadis-i şerifleri izah ederek, bilgi vererek sunarlarsa, onlarla amel edilir. Meselâ, Diyânet’in yayınlamış olduğu Sahih-i Buhârî, açıklamaları olan güzel bir kitaptır.