“Allah der ki: Önce Rasûlüme git, ona kendini kabul ettir, benimle muhatap olamazsın!” diye söylediniz. Allah’la kul arasına hiç kimse giremez prensibi var... Burayı biraz açıklar mısınız?
Peygamber Efendimiz’e müracaat etmeden yollar kapalıdır. Peygamber SAS Efendimiz, Allah’la kul arasında mânî değil, engel değil... Allah’ın elçisi olduğundan, ona gitmek gerekiyor. Onsuz olmuyor. Ezanımız onsuz olmuyor, namazımız onsuz olmuyor, ona salât ü selâm getirmeyince olmuyor. Rasûlüllah’a bağlılık çok önemli!
Peygamber SAS diyor ki:
“—Sizden biriniz, ben kendisine anasından, evlâdından ve bütün insanlardan —başka rivayetlerde de sahib olduğu her şeyden— daha sevgili olmadıkça, o kimse gerçek mü’min olamaz!” diyor.
Peygamber Efendimiz bilmez miydi, kul ile Allah arasına kimse giremez prensibini? Kul Peygamber Efendimiz’i sevecek, bağlanacak, hayatını öğrenecek, sünnetini belleyecek, terbiyesine girecek, izini takip edecek; cennete öyle girecek! Onun dışında başka yol yok! Yol bir tane; o da Rasûlüllah Efendimiz’in sünnet-i seniyyesi yoludur. O çok önemli!
Orada öyle ufak tefek tereddüde bile hiç yer yoktur. Orada Allah ile kul arasına girmek gibi bir şey yoktur. Allah ile kul arasında Rasûlüllah Efendimiz fazla değil... Yoldur, halkadır, götürücüdür. Onun için, onu başka türlü anlamasınlar.