Ahir zaman fitneleri için ne tavsiye edersiniz?


Ebû Hüreyre RA’dan rivayet edilmiş bir hadis-i şerifte Peygamber SAS Efendimiz şöyle buyuruyor:[54]

 

بادِرُوا بالأَعمالِ سَبْعاً مَا تَنْتَظِرُونَ: إلاَّ فَقْرًا مُنْسِياً، أوْغِنًى مُطْغِيًا،

 

أَوْ مَرَضاً مُفْسِداً، أَوْ هَرَماً مُفـَنـِّداً، أَوْ مَوْتـًا مُجْهِزاً، أَوِ الدَّجَّالَ فإِنَّــهُ

 

شَرُّ مُنْتَظَرٍ، أَوِ السَّاعَةَ، وَ السَّاعَةُ أدْهَى وَأَمَرُّ (ت. ك. هب. و ابن

 

المبارك عن أبي هريرة)

 

RE. 243/1 (Bâdirû bi’l-a’mâli seb’an mâ tentazırûn: İllâ fakran münsiyyen, ev gınen mutgıyen, ev maradan müfsiden, ev heremen müfniden, ev mevten müchizen, evi’d-deccâlü feinnehû şerrun müntazarun, evi’s-sâatü ve’s-sâatü edhâ ve emer.)

[Beklemekte olduğunuz şu yedi şey gelmeden evvel, güzel amellere koşuşturunuz: Unutturucu fakirlik, azdırıcı zenginlik. Hayatınızı ifsad edici hastalık, bunaklık verici ihtiyarlık, Ani ölüm. Deccal ki o beklenen şerdir. Kıyamet ki, hepsinden daha büyük ve daha dehşetlidir.]

 Alimlerin sahih olduğunu bildirdiği bir hadis-i şerif. Çok sevgili büyüğümüz Abdullah ibn-i Mübarek ve Tirmizî kaydetmiş. Peygamber Efendimiz, (Bâdirû bi’l-a’mâl) diye başlıyor. “Müsabaka edercesine koşuşunuz! Güzel işleri yapmağa, sâlih amelleri işlemeğe, hayırlı işleri yapmağa, hayrât ü hasenâta koşunuz! Güzel ameller işlemeye, a’mâ’l-i sàliha işlemeye koşturunuz!” Yâni güzel şeyleri yapmağa teşvik var, acele acele yapın diye tahrik var.

(Seb’an) “Şu sayılacak yedi tane şey gelmeden evvel. Onlar geldi mi yapamazsınız veya iş işten geçmiş olur. İşte bu yedi şeyi iyi hatırınızda tutun:”

 

1. (Mâ tentazırûne illâ fakran mensiyyen) “Siz unutulan bir fakirlikten başka bir şeyin mi gelmesini bekliyorsunuz? O gelmez mi, gelivermez mi?..” mânâsına.

Mensiyyen; insan unutur, aldırmaz, tahmin etmez, zenginken kendisine geleceğini düşünmez. Ama bakarsın birden fakirlik geliverir. Allah saklasın... Zenginken, çeşitli dükkânları, daireleri varken, arabaları varken, toplumdaki bir sarsıntı, veyahut kişisel bir şey, yangın, kaza vs. derken, bir de bakarsınız ki fakirlik geliverir.

Mensiyen; yâni unutulmuş, hatıra gelmeyen, umulmayan bir fakirlik... Veyahut ism-i fâil sîgasıyla, münsiyen de olabilir. Râviler bunu da rivayet etmişler. Yâni fakirlik bir geldi mi, insana ne yapacağını unutturur, şaşırttırır. Fakirlik geldi mi hayırları unutturur, vazifelerini unutturur, çok kötü durumlara düşer. Hattâ fakirliği dolayısıyla ahlâktan sapar, hırsızlık yapar vs.

Onun için, o fakirlik gelmeden evvel hayırlı amellere çalışmak lâzım! Sonra başını kaşıyacak zamanı olmaz da, hayırlı amelleri, ibadeti, tâati yapamaz.

 

2. (Ev gınen mutgıyen) “Yahut, azdırıcı bir zenginlik gelmeden evvel.” Bu da bir tehlike, umulmadık bir fakirlik de tehlike... Azdırıcı bir zenginlik geliverir, artık hayır hasenat yapamaz insan. O zenginliğin gururuyla, şımarıklığıyla haramlara, günahlara sapar, mahvolur. O gelmeden evvel güzel amelleri işlemek lâzım! O da bir tehlike diyor Peygamber Efendimiz. 

3. (Ev maradan müfsiden) “Yâhut, insanın gücünü, kuvvetini tüketen, insanı ifsad eden, karma karış eden, vücudunun imkânlarını tüketen hastalık gelmeden evvel.”

Evet, sıhhatliyken insan güzel ibadet ediyor ama, hastalık geliverirse yatağa esir oluyor. Herkes onun hizmetine koşuyor, herkese yük oluyor. Başkasına hizmet eden faydalı bir insanken, yapamaz duruma geliyor. Onun için, hastalık gelmeden evvel hayırlı işleri yapmalı!..

 

4. (Ev heremen müfniden) “Yahut da ihtiyarlık, bunaklık geliverir.” Adam iyiydi, hoştu, tatlı bir kimseydi, gayretliydi ama ihtiyarlayıverdi, bunayıverdi. Tamam, artık bitti. Hayır yapamaz, aksine abuk sabuk işler yapar, abuk sabuk sözler söyler. İşte ondan önce ömrünün kıymetini bilip, gençliğinin kıymetini bilip,  ihtiyarlıktan önce hayırlı işleri yapması lâzımdı. O da bir tehlike...

5. (Ev mevten müchizen) “Veyahut da seri olarak, birden gelen, füc’eten gelen ölüm. Müchiz, füc’eten mânâsına diye şerhte yazıyor. Birden bire geliverir ölüm, hiç tahmin etmezsin.

Nasıl olur? Burada kaydetmiş, meselâ (kekatil) demiş; yâni birisi çeker tabancayı, öldürür. Haydi, gitti işte adam. (Ev hedmin) Veya duvar yıkılır, zelzele olur vs.

Yâni, yaşlı değildi, sıhhatliydi, neşeliydi ama etrafındaki çevresinden de ölüm geliyor insana... Her zaman hastalıktan dolayı olmuyor ki... Tam sıhhatli iken, çakı gibiyken, selvi boyluyken birden bir zelzele oluyor, ölüp gidiyor Allah saklasın... Gelebilir, kader, mukadderat. Mü’min olarak ölürse, şehid olur. O gelmeden evvel sàlih amellere devam etmeli!

 

6. (Evi’d-deccâl) “Deccal çıkmadan evvel sàlih amellere girişmeli!” Deccal çıktı mı, o zaman iş zorlaşıyor.

Deccal ne demek? Aldatıcı, insanları çok aldatıcı demek... Hakkı bâtıl gibi gösterecek, bâtılı hak gibi gösterecek, şerri hayır gibi gösterecek, kötüyü iyi gibi gösterecek, haramı günahı tatlı gösterecek... Bütün değer hükümlerini değiştirecek. Allah’ı inkâr ettirecek, kendisine taptıracak, insanları kendisine bağlayacak. Korkunç bir afet...

O geldiği zaman insanların çoğu şaşıracak. Mü’min-i kâmiller onun Deccal olduğunu anlayacak, alnında “Kâfirdir!” yazıldığını görecek, kurtulacak, Deccal’in fitnesine tutulmayacak ama kimisi de tutulabilir. O da bir tehlike... O gelmeden insanın sahil ameller işlemesi lâzım!

Bazıları diyorlar ki, Deccal bir insan değil bir olay, toplumdaki bir kötü gelişmedir. İman gidiyor, yerine küfür makbul oluyor. Ahlâk gidiyor, yerine rezalet, kepazelik makbul oluyor, icra olunuyor. Değer hükümleri değişiyor; dürüst insanlar aptal sayılıyor, hırsızlık yapanlar açıkgöz sayılıyor. İman yok, edep yok, ahlâk yok... Deccal bu durumdur diyorlar. Bazıları da başka yorumlarla anlatıyor.

 

Deccal’ın fitnesi en büyük fitnedir. Ona karşı müslümanların uyanık olması lâzım! (Feinnehû şerrun müntazarun) “Çünkü Deccal beklenilenlerin en şerlisidir. İleride olup da geleceği beklenilen şeylerin en kötüsüdür.” diyor Peygamber Efendimiz.

Tabii ileride şu gelecek, bu gelecek filân diye haberler olur, ümitler olur, kayıtlar olur, ihbar olur, bilgi olur; insan onu bekler. Ama beklenenlerin en şerlisi, en kötüsü Deccal’dır.

Deccal’i de bildirmiş. “Ahir zamanda Deccal çıkacak, toplum şöyle olacak, böyle olacak...” diye Deccal’in çıkışını bekliyor müslümanlar. Bazıları da çıktı diyor. “İşte o beklenilenlerin en kötüsüdür.” diye Deccal’in arkasından bu izahatı vermiş Efendimiz. Bizim de onun en kötü olduğunu bilip, ona karşı uyanık olmamız lâzım! Deccal’i tanıtmamız lâzım, Deccal’e karşı müteyakkız olmamız lâzım! Deccal’in aldatmalarına karşı dinimize sımsıkı sarılmamız lâzım!

 

7. (Evi’s-sâah) “Yedinci tehlike de kıyametin kopmasıdır. (Ve’s-sâatü edhâ ve emer.) Bu kıyamet çok müthiştir ve çok acıdır. Çok acı bir olaydır, dayanılmaz bir olaydır.”

O da çok korkunç bir hadise... Topluca alemin mahvolmasıdır. O zaman, bu işler olmadan önce Cenâb-ı Hakk’a güzel kulluk etmeğe yönelelim!

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN

[54] Tirmizî, Sünen, c.IV, s.552, no:2306; Beyhakî, Şuabü’l-İman, c.VII, s.357, no:10572; İbn-i Ebi’d-Dünyâ, Kasru’l-Emel, c.I, s.12, no:109; İbn-i Adiy, Kâmil fi’d-Duafâ, c.VI, s.442, no:1919; Ukaylî, Duafâ, c.IV, s.230, no:1822; Hàkim, Müstedrek, c.IV, s.356, no:7906; Abdullah ibn-i Mübârek, Zühd, c.I, s.3, no:7; Ebû Hüreyre RA’dan.

Kenzü’l-Ummâl, c.XV, s.1357, no:43564; Câmiü’l-Ehàdîs, c.XI, s.83, no:10306.