Şu anda Ehl-i Kitab var mıdır?


Şu bakımdan soruyor:

Kur’an-ı Kerim’de Ehl-i Kitab denilen, kendilerine bizden önce kitap indirilmiş kavimler var; yahudilere Tevrat indirilmiş, hıristiyanlara İncil indirilmiş.

Onlar hakkında Kur’an-ı Kerim’de buyruluyor ki:

 

قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ تَعَالَوْا إِلٰى كَلِمَةٍ سَوَاءٍ بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ أَلاَّ

 

نَعْبُدَ إِلاَّ اللهَ وَلاَ نُشْرِكَ بِهِ شـَيْـئًا وَلاَ يـَتـَّخِذَ بَـعْـضُنَا بَـعْـضًا

 

أَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللهِ (آل عمران:٦٤)

 

(Kul yâ ehle’l-kitâb) Ey Rasûlüm onlara de ki: “Ey kendilerine kitap verilmiş kavimler! (Tealev ilâ kelimetin sevâin beynenâ ve beyneküm) Sizinle bizim aramızda müşterek olan esasa gelin! (Ellâ na’büde illa’llàh) Allah’tan başkasına tapmayalım!  (Ve lâ nüşrike bihî şey’en) Ona hiç bir şeyi eş tutmayalım! (Ve lâ yettahize ba’dunâ ba’dan erbâben min dûni’llâh) Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın!” (Âl-i İmran, 3/64) diye Kur’an-ı Kerim’de onlara hitap var.

Bir başka yerde de buyuruluyor ki:

 

لَقَدْ كَفَرَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللهَ هُوَ الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَ (المائدة:٧٢)

 

(Lekad kefere’llezîne kàlû inna’llàhe hüve’l-mesîhü’bnü meryem) “‘Allah, Meryem’in oğlu İsa’dır.’ diyenler kâfir olmuşlardır.” (Mâide, 5/72)

Ondan sonra:

 

 

لَقَدْ كَفَرَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللهَ ثَالِثُ ثَلاَثَةٍ (المائدة:٧٣)

 

(Lekad kefere’llezîne kàlû inna’llàhe sâlisü selâseh) “Allah üçün üçüncüsüdür diyenler, hristiyanların ekânim-i selâse dedikleri inanca sahip olanlar kâfir oldular.” (Mâide, 5/73) diye bildiriyor.

Kur’an-ı Kerim’de bunlar hakkında; “Kâfir oldular.” diye bildirildiği için, o zamanda da bu kanaatte olan insanlar olduğu anlaşılıyor. Şimdiki zamanın hıristiyanları da bu kanaatte… Aynı an’aneyi devam ettirmişler.

O zaman onlar o kanaatte oldukları halde, onlara yine Ehl-i Kitab deniliyordu; bu zamanda da aynı kanaatteler; yine Ehl-i Kitab deniliyor.

Binâen aleyh bu devirde de Allahu a’lem, Ehl-i Kitab var ama yine onlara Kur’an-ı Kerim’in o ayetleri nasihatte devam ediyor:

(Yâ ehle’l-kitâb) “Ey Ehli Kitab, kâfir duruma düşersiniz, bak böyle yapmayın, Hz. İsa’yı tanrı edinmeyin, Hz. Meryem’e ulûhiyet isnad etmeyin, Cebrail’e tapınmayın!” veyahut ‘Hz. Üzeyir Allah’ın oğludur.’ demeyin!”

Yahudilerin de buna benzer saçma sapan inanışları var; “Böyle demeyin!” diye o ayetler yine bunlara muhatap, yine bunlar kâfir; Ehl-i Kitab olunca kâfirlikten kurtulmuş değiller. Çünkü inançları sakat…

Şu devirde de Ehl-i Kitab yok değil, var. Bu bize neden gerekiyor?

“Ehl-i kitabın kestiği yenilir.” diye bir hüküm var. Yahudinin kestiğini, hıristiyanın kestiğini müslüman yiyebiliyor. Çünkü onlar puta kesmiyorlar, onlar Allah adına kesiyorlar. Onun için:

 

وَطَعَامُ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ حِلٌّ لَّكُمْ (المائدة:٥)

 

(Ve taàmü’llezîne ûtü’l-kitâbe hıllün leküm) “Kendilerine kitap verilenlerin yiyeceği size helâldir.” (Mâide, 5/5) buyruluyor.

Çünkü onlar öteki kavimlerden biraz daha farklı; az çok inanç görmüşler, az çok peygamber tanımışlar, az çok Allah’ın ayetlerini okumuşlar. Hatta kitaplarında belki bazı ayetler sağlam, bazıları bozulmuş. Yarım yamalak da olsa bir şeyleri olduğu için, onlara ayrı muamele yapılıyor. O muamele şimdi de yine devam eder.

Neden? Çünkü bugünkü Ehl-i Kitab’ın durumu da Peygamber Efendimiz’in zamanındaki Ehl-i Kitab’ın durumu da aynıdır. Onlar da kâfirdi, bunlar da kâfir…

Peygamber Efendimiz’i tanımadıktan sonra, onlar o zamanda da kâfirdi, bugün de kâfirler. Kâfirlikten çıkmış olmuyorlar. Ehl-i Kitab ama müstesna bir durumları var; bir adım daha atarlarsa imana gelip, Allah’ın yolunda hayırlı bir insan durumuna gelebilirler.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN