Geçen gün bir tefsir hocası, “Bir kimse Rasûlüllah, bir evliyâ veya sevdiğin kullar hürmetine şu işim olsun...” derse küfre girer dedi. “Bir şey istendi mi, Allah’tan istenir; kimse vesîle edinilmez.” dedi. Ne dersiniz?


Bu böyle değildir. Mâdem vesîle kelimesini kullandı;

 

 وَابْتَغُوا إِلَيْهِ الْوَسِيلَةَ (المائدة:٣٥)

 

(Ve’bteğû ileyhi’l-vesîleh) “Ona yaklaşmaya yol arayın! Onun için vesile edinin!” (Mâide, 5/35) diye ayet-i kerime vardır.

Peygamber Efendimiz’in zamanında ve ashab-ı kirâmın arasında böyle şeyler olmuştur. Falanca kimsenin hürmetine diye dua edilmiştir. Peygamber Efendimiz’in ailesine hürmet olmuştur, amcasına hürmet olmuştur. Bunlar normal şeylerdir. Kişi küfre gitmiyor, küfür gibi bir şey geçmiyor içinden...

Allah’ın sevgili kullarının da Allah’ın izniyle şefaat hakkı vardır. Ayet-i kerimede bildiriliyor:

 

مَنْ ذَا الَّذِى يَشْفَعُ عِنْدَهُ اِلَّا بِاِذْنِه (البقرة:٢٥٥)

 

(Men ze’llezî yeşfeu indehû illâ bi-iznih) [İzni olmadan onun katında kim şefaat edebilir?]  (Bakara, 2/255) Müsaade ettiği sevgili kulları hariç, kimse kalkıp da öyle aracılık, şefaatçilik yapamaz. Kendisinin müsaade ettikleri vardır.

Allah’ın izniyle şefaat hakkı olduğu için; bu söz doğru değildir. Bu hususta kavgalar, münakaşalar var da, bu aşırı uçtan bir hocanın sözü demek ki...

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN