Sabırsızlıktan ve ahmaklıktan kurtuluşun çaresi nedir?


Bu bir eğitim meselesi. Sabırsızlıktan kurtulmanın çaresi, küçük küçük meselelerde sabır ede ede, şöyle sakin olmayı, yavaş yavaş alıştırma yapa yapa geliştirmektir.

Tabii ahmaklık, -bu kelimeyi kullanmış kendisi- ahmaklıktan kurtulmak... Ahmaklık, hamâkat doğuştan değilse yani zihnî kabiliyetlerin geriliğinden değilse, eğitimle düzelebilir.

Hadis-i şerifte bildiriliyor ki:[50]

 

الْكَيِّسُ مَنْ دَانَ نَفْسَهُ، وَعَمِلَ لِمَا بَعْدَ الْمَوْتِ؛ وَالْعَاجِزُ مَنْ

 

أَتْبَعَ نَفْسَهُ هَوَاهَا، وَتَمَنَّى عَلَى اللهِ اْلأَمَانِيَ (ت. عن شدَّاد

بن أوس)

 

ME. 898 (El-keyyisü men dâne nefsehû, ve amile limâ ba’de’l-mevt) “Zekî insan nefsini hakimiyeti altına alıp, zabt ü rabt altına alıp, nefsine hakim olup ahireti için hazırlanandır.

(Ve’l-àcizü men etbea nefsehû hevâhâ) Aciz kul da, nefsinin arzusu peşine kendisini takıp, sürüklettiren; (ve temennâ ale’llàhi’l-emâniye) ve ‘Allah Gafur’dur, Rahim’dir, beni affeder, onun rahmeti çoktur!’ diye Allah’a temenni besleyen kimsedir.”

Nefsinin hevâsına tâbi oluyor, ondan sonra da Allah beni affeder diye düşünüyor. Bu tabii ahmaklık… Ahirete hazırlanmıyor, günahları işlemeye, nefsinin peşinde gitmeye devam ediyor ve ondan sonra da, “Allah Gafûru’r-rahîm’dir, affeder.” diyor.

Tabii bunun çaresi nefse muhalefettir, onun dediklerini yapmamaktır. Nefsin arzularını meşrû yollardan yerine getirmeye çalışmak, meşrû ölçülerde yerine getirmektir. Zikirlerine, ibadetlerine müdâvemet etmektir. İbadetlerin her birisi bu hastalıkların çaresidir.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN

[50] Tirmizî, Sünen, c.IV, s.638, no:2459; İbn-i Mâce, Sünen, c.II, s.1423, no:4260; Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.IV, s.124, no:17164; Hàkim, Müstedrek, c.I, s.125, no:191; Tayâlisî, Müsned, c.I, s.153, no:1122; Taberânî, Mu’cemü’l-Kebîr, c.VII, s.281, no:7141, 7143; Taberânî, Mu’cemü’s-Sağîr, c.II, s.107, no:863; Bezzâr, Müsned, c.II, s.18, no:3489; Beyhakî, Şuabü’l-İman, c.VII, s.350, no:10546; Beyhakî, Sünenü’l-Kübrâ, c.III, s.369, no:6306; Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, c.I, s.267; Taberânî, Müsnedü’ş-Şâmiyyîn, c.I, s.266, no:463; Kudàî, Müsnedü’ş-Şihâb, c.I, s.140, no:185; Abdullah ibn-i Mübârek, Zühd, c.I, s:56, no:171; Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs, c.III, s.310, no:4930; İbn-i Asâkir, Mu’cem, c.I, s.184, no:354; İbn-i Ebi’d-Dünyâ, Muhàsebetü’n-Nefs, c.I, s.19, no:1; Hatîb-i Bağdâdî, Târih-i Bağdad, c.XII, s.50, no:6430; İbn-i Adiy, Kâmil fi’d-Duafâ, c.II, s.39; İbn-i Asâkir, Târih-i Dimaşk, c.LXI, s.186, no:7741; Şeddâd ibn-i Evs RA’dan.

Kenzü’l-Ummâl, c.III, s.679, no:7036; Keşfü’l-Hafâ, c.II, s.1024, no:2029; Câmiü’l-Ehàdîs, c.XV, s.458, no:15935; RE. 229/7.