Kore’de ölen kişilerin şehadeti hakkındaki görüşünüz nedir?
Dünyanın her yerinde ölen insanların şehid olması için şart: Mü’min olması, bir... Bu da yetmez; Allah rızası için çarpışması, iki... Çünkü Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:[40]
مَنْ قَاتَلَ لِتَكُونَ كَلِمَةُ اللهِ هِيَ الْعُلْيَا، فَهُوَ فِي سَبِيلِ اللهِ
(حم. م .خ. د. ت. ن. ه. عن أبي موسى)
RE. 432/4 (Men kàtele li-tekûne kelimetu’llàhi hiye’l-ulyâ, fehüve fî sebîli’llâh) “Ancak Allah-u Teàlâ Hazretleri’nin sözü en yüksek olsun, dileği yerine gelsin, dini üstün olsun, Lâ ilâhe illa’llàh kabul olsun, o söz yücelsin diye çarpışan, fî sebîlillâh çarpışmış olur.” buyuruyor. Başka maksatlarla olursa, olmaz.
Allah’ın dini yüce olsun diye, o niyetle, o maksatla yapılan bir çalışma cihad olur. Öteki cihad olmaz. Mal için olsa, olmaz; şöhret için olsa, olmaz; daha başka bir sebeple olsa, olmaz! Ancak Allah rızası için olursa, olur.
Şehid sayılabilmesi için, çarpışan kimselerin, bir kere imanlı kimseler olması lâzım! İkincisi de yaptığı savaş, Allah’ın rızasını düşünerek, dinî bir sebeple yapılmış olması lâzım! Meselâ, Kıbrıs’ta bir savaş yaptık. Oradaki kardeşlerimize zulmettiler. O mazlumları kurtaralım diye İslâmî bir niyetle oldu.
Kore’de de, işte beynelmilel bir anlaşma olmuş, zamanın yöneticileri de, “Biz de asker gönderelim!” demişler. Bu taraftaki kâfirlerle bir olunmuş, öbür taraftaki kâfirlerle çarpışılıyor. İki kâfirin arasındaki bir savaşta bizim işimiz neydi? Orada ne oldu; ne sebeple, ne maksatla gitti? Orası biraz cevabı karanlık kalıyor.
Allah kusurlarımızı affetsin... Kararlarda bu gibi şeyleri iyi düşünmek lâzım! Ayetleri, hadis-i şerifleri düşünmek lâzım!
Şimdi meselâ, Ortak Pazar’a girme konusu var... Sabahleyin ayet-i kerimeleri okudum, Mâide Sûresi’nde... Allah-u Teâlâ Hazretleri Kur’an-ı Kerim’de:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَ النَّصَارَىٰ أَوْلِيَاءَ، بَعْضُهُمْ
أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ، وَمَن يَتَوَلَّهُم مِنْكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ، إِنَّ اللهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ
الظَّالِمِينَ (المائدة: ٥١)
(Yâ eyyühe’llezîne amenû lâ tettahizü’l-yehûde ve’n-nasàrâ evliyâ’) “Ey iman edenler, yahudileri ve hristiyanları kendinize dost ittihaz etmeyin! (Ba’duhüm evliyâü ba’d) Zira onlar birbirinin dostudurlar, birbirinin tarafını tutarlar. (Ve men yetevellehüm minküm feinnehû minhüm) İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. (İnna’llàhe lâ yehdi’l-kavme’z-zàlimîn) Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet etmez, yol göstermez.” (Mâide, 5/51) diyor.
Onun için, yaptığımız işlere dikkat edelim; yoksa boşa gitmiş olabilir her şey...
[40] Buhàrî, Sahîh, c.I, s.58, no:123; Müslim, Sahîh, c.III, s.1512, no:1904; Ebû Dâvud, Sünen, c.II, s.18, no:2517; Tirmizî, Sünen, c.IV, s.179, no:1646; Neseî, Sünen, c.VI, s.23, no:3136; İbn-i Mâce, Sünen, c.II, s.931, no:2783; Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.IV, s.392, no:19511; İbn-i Hibbân, Sahîh, c.X, s.493, no:4636; Tayâlisî, Müsned, c.I, s.66, no:486; Ebû Ya’lâ, Müsned, c.XIII, s.188, no:7253; Abdü’r-Rezzak, Musannef, c.V, s.268, no:9567; Beyhakî, Sünenü’l-Kübrâ, c.IX, s.167, no:18325; Neseî, Sünenü’l-Kübrâ, c.III, s.16, no:4344; Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, c.V, s.98; Abd ibn-i Humeyd, Müsned, c.I, s.195, no:553; İbn-i Ebî Âsım, Cihad, c.II, s.588, no:242; Dâra Kutnî, İlel, c.VII, s.227, no:1311; Ebû Avâne, Müsned, c.IV, s.486, no:7428, 7429; Ebû Mûsâ el-Eş’arî RA’dan.
Kenzü’l-Ummâl, c.IV, s.472, no:10493; Keşfü’l-Hafâ, c.II, s.1557, no:2560; Câmiü’l-Ehàdîs, c.XXI, s.110, no:23091.