“Kelime-i tevhidi söyleyen her insan cennete girecektir.” şeklinde bir hadis var mı? Son günlerde bu hadisin arkasına sığınarak, “İslâm’ın hiç bir hükmünü yerine getirmese dahi o inanan cennete girecek!” deniliyor; bu doğru mu?


Evet böyle bir hadis-i şerif vardır. Peygamber SAS Efendimiz buyurmuş ki:[4]

 

مَنْ قَالَ: لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ، دَخَلَ الْجَنَّةَ (حب. عن جابر؛ حب. ط.

حل. عن أبي ذر؛ ك. عن أبي طلحة؛ طب. ع. حل. عن معاذ)

 

(Men kàle lâ ilâhe illa’llahu, dehale’l-cenneh.) “Kim Lâ ilâhe illa’llah derse, cennete girer.”

Bazı rivayetlerde (muhlisan) “ihlâslı olarak derse, kalbinden tam inanmış olarak derse...” ifadesi vardır. Demek ki, ihlâsla o kanaatte olursa, cennete girecektir.

Ama, cennete girmenin iki şekli vardır: Bir, doğrudan doğruya cennete girmek… Buna “Bi-gayri hisâb dühûl-ü evvelîn ile cennete girmek” derler. Hesap görmeden, hemen ilk girenlerle, Peygamber Efendimiz’in girdiği gibi cennete girmek... Bir de cehenneme düşüp, cezâsı kadar, günahı kadar yandıktan sonra cennete gitmek vardır.

Lâ ilâhe illa’llah diyen kimse amel işlemediyse, namazlarını kılmadıysa, zekâtlarını vermediyse, vazifelerini yapmadıysa; onlardan günaha girmiş oluyor. O cezâlarını çekecek kadar cehennemde yanar, ondan sonra cennete girer.

Amma, Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifte buyuruyor ki:

“—Aman cehenneme düşmemeğe çalışın! Çünkü, düşen milyonlarca sene yanacak!”

O çıkıyor hadis-i şeriften... Evet girecek ama, cehennemde milyonlarca sene yandıktan sonra girecek. Onun için vazifeleri yapmağa gayret edin!

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN

[4] Hàkim, Müstedrek, c.IV, s.279, no:7638; Ebû Talha el-Ensàrî RA’dan.

Tayâlisî, Müsned, c.I, s.60, no:444; Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, c.VII, s.172; Ebû Zerri’l-Gıfârî RA’dan.

Taberânî, Mu’cemü’l-Kebîr, c.XXII, s.313, no:790; Taberânî, Dua, c.I, s.434, no:1477; İbn-i Asâkir, Târih-i Dimaşk, c.LXVI, s.290; Ebû Şeybe el-Ensârî RA’dan.

Taberânî, Mu’cemü’l-Kebîr, c.VII, s.48, no:6348; Taberânî, Mu’cemü’l-Evsat, c.II, s.328, no:2124; Seleme ibn-i Nuaym el-Eşcaî RA’dan.

Taberânî, Mu’cemü’l-Evsat, c.III, s.205, no:2932; Taberânî, Müsnedü’ş-Şâmiyyîn, c.III, s.214, no:2113; İbn-i Adiy, Kâmil fi’d-Duafâ, c.VI, s.447, no:1929; Ukaylî, Duafâ, c.IV, s.68, no:1622; Ebü’d-Derdâ RA’dan.

Ebû Ya’lâ, Müsned, c.VII, s.34, no:3941; Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, c.VII, s.174; Muaz ibn-i Cebel RA’dan.

Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, c.X, s.,397; Ebû Hüreyre RA’dan.

Mizzî, el-Fevâid, c.I, s.191, no:445; İbn-i Asâkir, Târih-i Dimaşk, c. XLVI, s.436; Enes ibn-i Mâlik RA’dan.