İslâm’ı hiç duymamış kişilerin durumu ne olacak?
Nazarî olarak, belki de hakiki olarak dünyada İslâm’ı duymamış insanlar olabilir. Bakarsın Himalayalar’ın tepesinde 8 bin metre yükseklikte bir köyde İslâm’ı hiç duymamış köylü insanlar vardır. Medeniyet de görmemiştir, oraya otomobil de hiç çıkmamıştır, radyo da yoktur; İslâm’ı hiç duymamıştır. Veya Amazon’un keşfedilmemiş ormanlarında bir yerde bir kabile vardır da İslâm’ı hiç görmemiştir. Kutuplarda vardır, bilmediğimiz bir yerde vardır… Olabilir. Avustralya’nın bile bilinmeyen bazı kısımları vardır.
İslâm’ı hiç duymamış bir insanın görevi, Allah’ı bilmektir. Allah’ı bilecek. Allah’ın varlığını bilecek, bulacak, birliğini de bulacak. Allah’a inanır da birkaç tanrıya inanırsa olmaz. Allah’ın bir olduğunu anlayacak, tevhid inancına sahip olacak. O zaman cennete girer. Ama Allah’ın varlığını birliğini bilememişse, o zaman müşrik olarak, imansız olarak kaldığından cennete girmez. İmanla mükelleftir, şeriatla mükellef değildir. Şeriat ahkâmı yok ki, bilmiyor ki uygulasın. Namazı, orucu, zekâtı bilmiyor; ama imanla mükelleftir.