Herhangi bir meseleyi öğrenmek için Kur’an-ı Kerim’den sayfa açmak doğru mudur?


Olmaz, doğru değil! Müslümanın bir meseleyi kararlaştırması için pırıl pırıl ilim var... İlkönce ilim erbabına soracak!

 

فَاسْأَلُوا أَهْلَ الذِّكْرِ إِنْ كُنتُمْ لَا تَعْلَمُونَ (الانبياء:٧)

 

(Fes’elû ehle’z-zikri in küntüm lâ ta’lemûn) “Bilmiyorsanız, bilen insanlara, ilim erbabına sorun!” (Enbiyâ, 21/7) diyor Kur’an-ı Kerim...

İlkönce meseleyi, gideceksin soracaksın, “Hocam, bu hususta hüküm nedir?” diye... Allah’ın emri varsa, o da size bildirecek, mesele kalmayacak. Meselâ;

“—Hocam, acaba ben içki içebilir miyim?”

“—Hocam ben acaba içki satabilir miyim?”

Bir sor bakalım, o onun cevabını verir. İlkönce cevap ilimledir.

 

İlimden cevabını bulamazsa insan, meselâ;

“—Ticaret yapacağım; acaba bakkal dükkânı mı açsam, manifatura dükkânı mı açsam?”

Veyahut;

 

“—Üç tane namzet var; ona mı, ona mı, ona mı gitsem?”

Bu gibi şeylerde istihâre yapılır. Abdest alırsın, istihare namazı kılarsın, elini açarsın, dua edersin: “Yâ Rabbi, sen bana hayırlısını göster!” dersin. Ama istişâre; yâni müşavere etmek, istihareden önce gelir. İstihareye lüzum kalmadan, müşavere ile hallettiğin şeyi, istihareye bırakmak doğru olmaz! Çünkü, ilim önemlidir.

“—Ya ilim adamı hata ediyorsa?”

İlim adamının hatası bile sevaptır. Müctehid, ictihadında yanılsa bile sevap kazanır. Sen de onun ilmine hürmet ettiğin için, doğruyu bulmak için ona sorduğundan yine sevap alırsın.

O bakımdan ilmi ayaklar altına alıp da, işi hayallere, vehimlere bağlamayalım! İlkönce ilme, alime; ondan sonra istişareye, ondan sonra istihareye bırakırsınız. Ondan sonra artık bir şey çıkar tabii, insanın karşısına...

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN
©2024 Kotku Enstitüsü v2.8.2