Bir kızım var, onu Kur’an kursuna verdim. Evde ezber yapıyor, hocanın karşısında unutuyor. Hocası; “Sen hafız olamazsın.” demiş.


Kimin ne olacağını Allah bilir ama, biz şunu biliyoruz ki, bir insan bir işi yapmaya üstün bir gayret ettiği zaman, olabiliyor. Kabiliyettir, bazıları resim yapamaz, bazıları yapabilir. Ama bazen de kabiliyetler gizli kalıyor, anlaşılamıyor.

Meselâ, Avrupalıların sesi çok güzel olan çok büyük bir sanatçıları var. O ilk defa mûsiki dersleri almaya gittiği zaman, şan dersleri diyorlar, hocası demiş ki:

“—Sen adam olmazsın, sen ses sanatçısı olamazsın!”

Ama o inat etmiş; sonra o dünyanın en büyük ses sanatkârı olmuş. O bir gayrimüslim insan…

Şu noktaya işaret etmek istiyorum, kabiliyet denir ya; bazı insanın sesi güzeldir, bazısının da cırtlaktır. Hocası onda kabiliyet görmemiş de; “Sen sanatkâr olamazsın!” demiş. Adam hem olmuş, hem de dünyanın en önemli ses sanatçısı olmuş. Bazen kabiliyetler insanın gönlünde örtülü kalıyor, bazen çok çalışmayla çıkar.

 

Su için yeri kazıyorsun; bazen beş metrede, bazen on beş metrede çıkıyor, bazen de dağın yamacından kendisi patlıyor, göze diyoruz, değişik olabilir ama çalışırsa olabilir.

Evde ezberleyebiliyorsa, hocasının yanında yapamıyorsa utangaçtır, zamanla geçer. Öyle hafızlar biliyoruz ki; “Sen bu işi yapamazsın.” diye büyükleri zorladıkça kendisini yerden yere atmış; “Yapamıyorum.” diyor, yerlerde yuvarlanmış ama şimdi hafız olmuş; ümit kesmemek lazımdır.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN