Kur’an-ı Kerim’de sûrelerin esrârı var. Mesela Vâkıa Sûresi’ni okuyan fakirlik görmez. Bu sûreleri okuyan herkes bu lütfa erer mi?


Allah’ın va’di haktır, okuyan erer. Sahabe-i kirâm öyle yapmışlardır. Tabi duaların kabul olmama durumları da vardır. Bazı ibadetler, bazı dualar kabul olunmaz. O kabul olmama mahzurlarından sâlim olmak lazım gelir. Meselâ, Allah-u Teàlâ Hazretleri, ihlâs ile yapılmadığı zaman bir ibadeti kabul etmeyeceğini beyan ediyor. Binaen aleyh kişide ihlâs yoksa, o amel kabul olmayacaktır. Bağlantısı ana şebekeden kesiktir. Şartı yerine gelmemiştir.

Ayet-i kerimede bildiriliyor:

 

إِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللهُ مِنَ الْمُتَّقِينَ (المائدة:٢٧)

 

(İnnemâ yetekabbelu’llàhu mine’l-müttakîn) “Allah ancak müttakî kulların ibadetlerini, hayırlarını kabul eder.” (Mâide, 5/27)  

Takvâdan yoksun insanlarınkini kabul etmez, reddedebilir. Meselâ, riyakârınkini kabul etmez, ucub sahibininkini kabul etmez, kibirlininkini kabul etmez. Bu gibi ayıplardan sâlim olmak şartıyla herkes bu sûrelerin sırrına erer. Yâni, bu sûrenin o hassası tamamdır da, kişide genel olarak kabul olunmama durumları varsa, yolu kesikse, kabul olmuyor. Tabii onunki sûreden dolayı değil, ihlâssızlıktan, riyâdan dolayı kabul olmuyor. “Herkesinkini kabul eder ama, kabul edilmeme cezalarına uğramış olanlar müstesna…” demek lâzım! Amellerinin kabul edilmeme cezasına uğramışlardan olmamak lâzım!

Onlar kimlerdir? İhlâssızlar, takvâsızlar, riyâ ucub ve kibir sahipleri hadis-i şeriflerde bildirilen kusurları olanlar…

 

Meselâ, namaz. Namaz kabul olur ama kimden kabul olur? Bazı kimselerinkini Allah kabul etmiyor. Namazı onu Allah’tan uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramıyor.

Oruç kabul olur, hem de Allah kat kat sevap verir ama, bazı kimselerin orucunu da kabul etmiyor. Onlar için oruç akşama kadar aç ve susuz kalmaktan başka bir işe yaramıyor.

Gece ibadeti çok sevaplı, çok makbuldür ama bazı insanlarınkini kabul etmiyor. Hadis-i şeriften biliyoruz ki:

“Adamın yediği haram, içtiği haram, her şeyi haram. Ondan sonra elini açmış, ‘Yâ Rabbi! Yâ Rabbi!’ diyor, bir şeyler istiyor. Her şeyi haramken Allah onu nasıl kabul etsin?” diyor. Demek ki, haram lokma yemişken kabul olmaz.

Sonra biliyoruz ki Allah, bid’at ehlinin farzını, nafilesini, haccını, orucunu, sadakasını kabul etmiyor; hadis-i şerifte bildiriliyor. Adam bid’at ehliyse, dinde uydurma yapmış, sünnette olmayan şeyler çıkarmışsa onu da kabul etmeyecek.

O zaman tabi, bu genel kabul olmama kusurları bulunan bir insanın ibadeti ve duası kabul olmayacak demektir. Onlardan sâlim olmak lâzım!

 

Onun için tasavvuf çok önemli oluyor. Tasavvufu bilmek lazım, amellerin kabul olma şartlarını bilmek lâzım! İnsan onları bilmedi mi çok yazık olur.

“—Allah niçin orucu kabul etmiyor? Allah niçin namazı kabul etmiyor?”

İhyâu Ulûmü’d-dîn’i okuyun. Bu sebepleri orada gayet güzel anlatıyor. Veya biz böyle söyledikçe not alın. Bak işte bid’at ehlinin duasını, ibadetini Allah kabul etmiyormuş. Bu hatırınızda kalsın. Buna benzer şeyleri de böyle hatırınızda tutun!

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN