Bir insan İslâm’ı biliyor, kendisi müslüman ama, namazlarında ihmalde bulunuyor. Ne dersiniz?


Namaz, oruç, hac, zekât veya diğer ibadetlerden bir tanesi yapılmadığı zaman, farz yerine getirilmediği zaman, Allah onu cezalandırır, günah yazar. Ama ne kadar ceza verecek, ne yapacak, kendisi bilir. Bazen bir küçük terbiyesizlikten dolayı, çatır çatır cehennemde yakar. Bazen de kulun gönlünün paklığından, temizliğinden dolayı affedebilir.

Yalnız, fıkıh kitaplarında, itikad kitaplarında yazılan şudur ki: Bir insan ibadetleri yapmasa, inancı, itikadı olsa, İslâm’dan çıkmaz. Müslümandır ama, günahkâr, kusurlu, eksikli, suçlu müslümandır. İşi Allah’a kalmıştır. Sonradan tevbe edip doğru yola geldiği zaman, eğer Allah affederse, affeder. Affetmezse; o ihmali kadar cehennemde yanar, azabını görür. Ondan sonra, imanı dolayısıyla kurtulur amma, Peygamber Efendimiz SAS’in bir hadis-i şerifini bu sözümün arkasından hatırlatıvereyim; diyor ki:[15]

 

وَاللهِ لاَ يَخْرُجُ مِنَ النَّارِ مِنْ دُخُلِهَا، حَتَّى يَكُونُوا فِيهَا أَحْقَابًا؛

 

وَالْحُقْبُ بِضْعٌ وَثَمَانُونَ سَنَةً، وَالسَّنَةُ ثَلاَثُمِائَةٍ وَسِتُّونَ يَوْمًا، كُلُّ

 

 يَوْمٍ كَأَلْفِ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ (الديلمى عن ابن عمر)

 

(Va’llàhi lâ yahrucü mine’n-nâri min duhùlihâ, hattâ yekûnû fîhâ ahkàben) [Allah’a yemin olsun ki, cehenneme girenler birkaç hukub orada kalmadan çıkmaz. (Ve’l-hukbü bid’un ve semânûne seneh) Hukub da seksen küsür sene demektir. (Ve’s-senetü selâsümietin ve sittûne yevmen) Sene de üç yüz altmış gündür. (Küllü yevmin keelfi senetin mimmâ teuddûne) Ahiretin günü de sizin saydıklarınızla bin senedir.]

Yâni, “Cehenneme düşmemeğe çalışın! Çünkü, cehenneme insan bir kere düştü mü, sonunda çıkacak bile olsa, ahiret yıllarıyla en aşağı iki yüz elli sene kalıyor.” Hesaplıyoruz, milyonlarca sene ediyor.

Sonra, cehennemdeki azapları küçük görmemek lâzım! Cehennemde meselâ, cehennem ehlinin zakkum yiyeceği söyleniyor. Zakkumun dünyada bile zehir olduğunu artık gazetelerden anladınız.

“Cehennemin zakkumundan bir damla dünya denizlerine damlasaydı, bütün dünya denizlerini zehir gibi acı yapardı.” diye bildiriyor Peygamber Efendimiz... Cehennemde onu böyle, sabah akşam yiyen bir insanın ne ızdırab çekeceğini, ne azaplar göreceğini tahmin edebilirsiniz.

 

O bakımdan, cehenneme düşmeyecek şekilde tedbir almak, akıllı insanların yapması gereken doğru iştir. Cenneti kazanmak için çalışmak çabalamak, akıllı insanların işidir. Günaha ancak cahiller cesaret eder. Yoksa, “Günahın büyüğü küçüğü olmaz!” diyor bazı büyüklerimiz... Çünkü, günahı kime karşı yapıyorsun? Kime asi geliyorsun? Allah’a...

Asi geldikten sonra, bakarsın Allah bir sille tokat indirtir ki, helâk olursun! İnsanın malına geliyor, arabasına geliyor, evine geliyor... Vücuduna amansız hastalık geliyor. O zaman diyar diyar şifa arıyor, çare arıyor. “Bunun çaresi nedir?” diye gözyaşları içinde arıyor. Sen ilkönce edepsizlik yaptın, bu ceza ondan geldi.

Onun için dünyada da çeker, ahirette de çeker. Bu hususlarda hiç bir kimse gevşek olmasın!

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN

[15] Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs, c.IV, s.358, no:7029; İbn-i Adiy, Kâmil fi’d-Duafâ, c.III, s.286; Abdullah ibn-i Ömer RA’dan.

Kenzü’l-Ummâl, c.XIV, s.535, no:39543; Câmiü’l-Ehàdis, c.XXII, s.430, no:25239.