Bir arkadaş hem namaz kılıyor, hem içki içiyor. “Bu kötü alışkanlığını bırak!” dediğimizde, “Onun yeri ayrı, onun yeri ayrı...” diye cevap veriyor. İkisinin bir arada yapılması hakkında bilgi verir misiniz?


Aziz ve muhterem kardeşlerim, bu çok büyük bir hastalıktır. Bizim Türkiye’de müslümanlar, fikrî bakımdan çok çeşitli hastalıklara tutulmuşlardır. Kimisi veremden beterdir, kimisi kanserden beterdir, kimisi AIDS’ten beterdir. Bir büyük meşhur fikir hastalıklarından bir tanesi budur:

“—Onun yeri ayrı, onun yeri ayrı...”

Öyle saçma şey mi olur? Bu kadar saçma şey olamaz yâni... İnsan Allah’ın emrini tutacak, Allah’a teslim olacak. Müslüman ne demek, müslim ne demek? Kendisini Allah’a teslim eden kul demek...

Hani geliyor askerlik şubesine 19 yaşında, 20 yaşında delikanlı... Diyor ki: “Tamam, ben geldim; filâncanın oğlu falancayım, askerlik yapmağa geldim!” diyor ya... Müslim ne demek? Kendini Allah’a teslim eden... Onun emrini tutacak; onun emrine razı, buyruğuna razı... Haramlarını haram belleyecek, haramlardan sakınacak... Helâlleri helâl belleyecek, emirleri emir belleyecek, yapacak... Müslüman bu demek... “Yâ Rabbi ben senin buyruğunu tutmağa razı oldum. Tevbe ettim, yanlış yolu bıraktım, doğru yola geldim.” demek...

 

Şimdi böyle söyleyen insanların hali ne olur, biliyor musunuz? Sonunda imansız gider. Çünkü oyuna gelmez bu iş, oyuncak değil; alaya gelmez! İnsan elinden geldiğince Allah’ın yolunda gitmeğe çalışacak, her günahtan kaçınmağa çalışacak!

Hattâ büyüklerimiz demişlerdir ki:

“—Günahın küçüğü olmaz.”

“—Canım küçük günah aldırma!”

Hayır! Küçük günahlar bile yapıla yapıla büyür, ejderha gibi olur. Solucan gibiyken, ayağınla def edebilecekken, ejderha gibi olur, yedi başlı olur. Ondan sonra, padişahın oğlu gelse kesemez kafasını...

O bakımdan bu kötü huyları atmak lâzım! Bu çok fena bir hastalıktır.

“—Onu da yaparım, onu da yaparım... Onun yeri başka, onun yeri başka...”

Haa, böyle yaparsan cehenneme gidersin. Çünkü bu, Allah’ın diniyle alay etmek gibidir. İnsan elinden geldiğince Allah’ın yolunda gitmeğe çalışacak da, nefse uyarsa, şeytana uyarsa, ayağı kayarsa kayacak; o ayrı... Kayarsa, yine tevbe edecek, yine yola gelecek. Ama “Onun yeri başka, onun yeri başka...” diye haramı helâl sayarsa, o zaman kâfir olur insan... Bu, küfür kokan bir duygudur, çok tehlikeli bir hastalıktır.

 

Bir de, “Zaman sana uymazsa, sen zamana uy!” diyorlar. Bu da “Bu zaman küfür zamanıdır, gel kâfir ol!” demenin bir başka ifadesidir. Öyle şey yok! İslâm’ın emirleri 1400 yıldır hep aynıdır. Kâinat var olduğu müddetçe, kıyamet kopuncaya kadar hep aynı olacaktır, hiç değişmeyecektir. İçki haramsa, haramdır. Namaz farzsa, farzdır.

“—Üç vakte indiremez miyiz?”

Hayır! Dörde de indiremezsin, üçe de indiremezsin, bire de indiremezsin.

“—Pazar günleri kılsak olmaz mı?”

Hristiyanlar öyle yapıyor. Onlar dinlerini kestiler, kestiler, kestiler... Onların dinleri artık işe yaramaz hale geldiğinden, Allah İslâm’ı gönderdi. Bozdukları için gönderdi. Bozmasalardı devam edecekti. Kâfirler gibi, hristiyanlar gibi olmayalım! Allah’ın emirlerini ciddiyetle uygulamağa çalışalım.

Eğer ciddiyetle uygulamazsa insan, bir edepsizlikten, bir böyle şapşal konuşmaktan, bir böyle edepsizce düşünceden dolayı —Allah saklasın— öyle bir felâkete uğrar ki, belini doğrultamaz. Sülâlesinin beli doğrulmaz. Onun için bu gibi hallere düşmeyin!

 

Müslüman nasıl olacak? İmana geldikten sonra tekrar günah işlemekten, tekrar o eski hale gelmekten, ateşe atılmaktan korkar gibi korkacak!

Bunlar züğürt tesellisidir, beynamaz özrüdür. Günaha devam etmek için şeytanın uydurduğu bahanelerdir. Şeytan insana çok bahaneler bulur, insanları çok aldatır. Zâlimi zulüm yönünden aldatır, âbidi ibadet yönünden aldatır; ille bir kusura, günaha sokar. Bu kardeşimizi de demek ki öyle aldatıyor. “Onun yeri ayrı, onun yeri ayrı...” O zaman insan mahvolur. Allah saklasın...

Kur’an-ı Kerim’de buyuruyor ki Allah-u Teàlâ Hazretleri:

 

أَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍ (البقرة:٨٥)

 

(Efetü’minûne biba’dı’l-kitâbi ve tekfurûne biba’d) “Allah’ın bazı ayetlerine, kitabının bazı cümlelerine inanıyorsunuz da, ba’zılarına kâfir mi oluyorsunuz? Bunun cezâsı ne kadar büyüktür, biliyor musunuz?” (Bakara, 2/85) diye Allah-u Teàlâ Hazretleri, böyle ikili, kaypak, oynak olanların cezâsının büyüklüğünü bildiriyor bu ayet-i kerimede... Sakın ha, böyle cahilliklere düşmeyin!

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN