Televizyonda bir İlâhiyat Fakültesi dekanı, İslâmiyet’te beş vakit namaz gibi kesin durumun olmadığını, kişinin isterse bunu üç vakite indirebileceğini veyahut da toplu kılabileceğini söyledi.


Bunların hepsi cahilliktir. Cahillikten bile öteye hem dâl, hem mudıl; yâni hem kendisi sapık, hem de başkasını saptırıyor. Bunların sözleri bunca müctehitlere, bunca asırlarca yazılmış kitaplara aykırıdır. Cevapları vardır. Uzun sözün kısası; bunlar hem kendileri sapık, hem de başkalarını saptırıyorlar. Ama şu kadar söyleyebilirim ki, namazın farzlarından birisi vakittir:

 

إِنَّ الصَّلاَةَ كَانَتْ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ كِتَاباً مَّوْقُوتًا (النساء:١٠٣)

 

(İnne’s-salâte kânet ale’l-mü’minîne kitâben mevkûtâ) [Çünkü namaz, müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır.] (Nisâ, 4/103) buyrulmuştur.

Vakit olmadan namaz olmaz. Vakit farzlarından bir tanesidir. Hepsini toplu kılarsa, vakit olmadan yapmış oluyor. Ya vakit girmeden toplu kılacak, ya da vaktini geçirecek, kazaya bırakacak, öyle kılacak. İkisi de yanlıştır. Kazaya kalması edâ gibi değildir, sorumluluğu muciptir.

Bunu tavsiye eden insan da hem kendisi sapıktır, hem de başkasını saptırıyor demektir. Bu farza karşı geliyor.

Namazın altı tane dışından, altı tane içinden farzı var, diye bilmiyor musunuz? Namazın farzlarından bir tanesi vakit değil mi?

O vakte uymuyor işte. Farzı çiğniyor, farza aykırı şey söylüyor.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN