Peygamber Efendimiz Hazretleri, “Başlarına bir kadını yönetici yapan kavim iflah olmaz.” buyurmuş. Bir kadın başbakan oldu, şimdi biz ne yapalım?


İranlılar, Kisra’nın kızını kendilerine kraliçe seçmişler Peygamber Efendimiz’in zamanında... Kisra ölünce, Kisra’nın kızını, yâni İran Keyhüsrevinin kızını kendilerine hükümdar seçmişler. O zaman şöyle buyurmuş Rasûlüllah Efendimiz:[27]

 

لَنْ يُفْلِحَ قَوْمٌ، وَلَّوْا أَمْرَهُمُ امْرَأَةً (حم. خ. ت. ن. عن أبي بكرة)

 

RE. 354/4 (Len yüfliha kavmün vellev emrahümü’mreeten) “İşlerinin başına bir kadını tayin etmiş olan bir kavim felah bulmaz.”

Öyle kadından başkan oldu mu, hayır, bereket yok diye o zamanın İran’ı hakkında söylenmiş ama, umûmî bir şeydir. Neden? Kadının onda dokuz hissi galiptir. Allah ona şefkati fazla vermiş, sevgiyi fazla vermiş çocuğuna baksın, evine bağlansın diye onun yaradılışı başka türlü. Erkeğe de daha başka hasletler vermiş. Erkek dışarıda çalışsın, çabalasın diye.

Allah-u Teàlâ Kur’an-ı Kerim’de emir buyurmuş ki:

 

الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاءِ (النساء:٣٤)

 

(Er-ricâlü kavvâmûne ale’n-nisâ) “Erkekler kadınların başına hàkimdir, onların işlerini yürütmek üzere kàimdir başlarında.” (Nisâ, 4/34) diye ifade eylemiş.

O halde, ailenin reisi de erkek oluyor. Dışarıda çalışmak ve evin rızkını, giyimini kuşamını, kadının barınmasını sağlamak, onu bir kimseye muhtaç duruma düşürmemek de onun vazifesi olmuş oluyor. Aynı şekilde, bir memleketin idaresi de erkeklerin işi oluyor. Cihad edecek, harb edecek, savaşacak. “Eğer bir kadını başlarına geçirirlerse, o zaman öyle bir kavim felah bulmaz!” diye buyurmuş Peygamber Efendimiz.

Bir teselli noktası vardır ki, başında cumhurbaşkanı vardır. Yine erkekte olmuş oluyor yetki...

Kadının başa geçmesinden önce, mü’minin, ihlâslının, imanlının, kabiliyetlinin, hakîkaten o işi haketmiş insanın geçmesi lâzım! Başka bir hadis-i şerifte buyruluyor ki:[28]

 

إِذَا وُسِّدَ اْلأَمْرُ إِلٰى غَيْرِ أَهْلِهِ، فَانْتَظِرِ السَّاعَةَ (خ. عن أبي هريرة)

 

ME. 131 (İzâ vüsside’l-emru ilâ gayri ehlihî) “İşler ehli olmayan insanların uhdesine verilince, onların üzerine yüklenince, yamanınca; (fe’ntaziri’s-sâah) kıyametin kopmasını bekle!”

Koptu kopacak işte... İşler ehline verilmiyor çünkü... Her işin ehline verilmesi lâzım! Aranacak, taranacak; en ehil insan kimse, o işin başına geçirilecek. “Nâehiller geçtiği zaman, kıyametin kopmasını bekleyin!” deniliyor, asıl mesele odur.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN

[27] Buhàrî, Sahîh, c.VI, s.2600, no:6686; Tirmizî, Sünen, c.IV, s.527, no:2262; Neseî, Sünen, c.VIII, s.227, no:5388; Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.V, s.51, no:20536; Hàkim, Müstedrek, c.III, s.128, no:4608; Beyhakî, Sünenü’l-Kübrâ, c.III, s.90, no:4907; Neseî, Sünenü’l-Kübrâ, c.III, s.465, no:5937; Begavî, Şerhü’s-Sünneh, c.V, s.183; Ebû Berke RA’dan.

Kenzü’l-Ummâl, c.VI, s.23, no:14673; Câmiü’l-Ehàdîs, c.XVIII, s.69, no:18871.

[28] Buhàrî, Sahîh, c.I, s.33, no:59; Ebû Hüreyre RA’dan.

Kenzü’l-Ummâl, c.XIV, s.210, no:38422; Câmiü’l-Ehàdîs, c.IV, s.127, no:2927.