Neden hıristiyan beldede dinî hürriyet varken, müslüman beldede baskı ve zulüm var? Bu çelişki nereden kaynaklanmakta?


Cevap: Bizim Müslümanlığımız gevşek olduğundan, içtimâî terbiyemiz zayıf olduğundan, haklarımızı koruyamadığımızdan kaynaklanmakta.

İngiltere’de de, Amerika’da da, Fransa’da da adam zamanında krallık yapmış, despotluk yapmış, zulüm yapmış, derebeylik yapmış. Ama halklar haklarını korumak için mücadele etmişler, etmişler, etmişler, bir seviyeye gelmişler. Hakları mücadeleyle almışlar. Bizde böyle bir mücadele yapılmamış.

Bedavadan, beleşten hak ve hürriyet olmuyor arkadaşlar! Benim vardığım sonuç bu.

Mafyalar çatır çatır insanın parasını pulunu alıyor. Bedava olmuyor. Ter dökmek lâzım, uğraşmak lâzım. Hürriyetin bedeli var. Hakların bedeli var. Hakları almak için çalışmazsan olmaz.

 

Hıristiyan beldede haydi bakalım bir haksızlık yap! Arkadaşlar anlatıyor:

“—Ben ilk geldiğim zaman sıraya uymamıştım, otobüse en önden binmek istemiştim. Kuyruk vardı. Hepsi bağırdı, indirdi.” diyor.

Türkiye’de bağırmıyor da ondan karışıklık oluyor. Burada bağırıyorlar. Adam bağırıyor, hakkını arıyor. Hak aramaktan kaynaklanıyor. Biz hakkımızı aramadığımız için zalim fırsat buluyor.

Bir de zalime destek oluyorlar. Burada zalimi alaşağı ederler. Bir bakan bir zulüm yapsın, bir şey yapsın, hemen gider istifaya zorlarlar. İstifa etmezse taşlarlar, canına okurlar. Türkiye’de öyle olmuyor. Ondan oluyor.

Sonuç itibariyle kabahat bizim. Sosyal yani içtimâî terbiyemiz zayıf, vatandaşlık çalışmamız az, vatandaşlık duygusu eksik. Kuzu gibi oluğumuzdan kurtlar geliyor, bizi parçalıyor. Kuzu gibi olmayacağız, ne gibi olacağız? Arslan gibi olacağız.

Arslan gibi olursan kurt gelir, parçalayamaz. Kuzu gibi olursan kurt da parçalar, çakal da parçalar, tilki de parçalar, herkes parçalar.

Hatta kurt kuzunun yanına gelmiş:

“—Seni yiyeceğim.” demiş.

“—Niye?” demiş.

“—Suyumu bulandırıyorsun.” demiş.

“—Kurt amca, ben senin suyunu nasıl bulandırabilirim? Su senin tarafından bu tarafa doğru akıyor, bu tarafa doğru gidiyor. Ben bulandırsam bile, benim bulandırdığım su sana gelmiyor.”

Ama yine yemiş. Çünkü kuzudur. Kurt kuzuyu yer.

Arslan olmak lâzım, rolleri değişmek lâzım. Roller değişmeyince kuzuları yiyecek insan her zaman bulunur.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN