Kadın-erkek karışık, uygunsuz bir şekilde Harem’de yatıyorlar. Bunun hükmü nedir?
Mescidde yatılabilir. Yatılmaz diye bir şey yok. Çünkü bu hac ibadeti zor bir ibadettir. Hacılar burada diyâr-ı gurbettedir. Kalkıp kendi kaldığı yere kolay gidemez gelemez. Başarır başaramaz. Kaybeder yolu vesaire... Yorulur, yorulduğu zaman yatıp uzanabilir. Uzanmanın bir mahzuru yok. Kadınlar kısmında kadınlar yatar. Erkekler kısmında erkekler yatar.
Karışık yatıldığı zaman neye dikkat edilecek? Üstü başı açılmasın diye ona dikkat edecek. Yatılmaz diye bir şey yok. Mescidde yatılabilir. Mescid Allah’ın mescididir. Kul Allah’ın kuludur. Yatılabilir. “Yatılsın” demiyorum. “Yatarsa olabilir.” diyorum.
Yatılmasını tavsiye eder misiniz? Etmem. Evinde uyu orada ibadet et! Ama ihtiyaç oluyo, mecburiyet oluyor. Yoruluyor, evini bulamıyor, arkadaşları gelmemiş oluyor; yatabilir.
Bir keresinde Peygamber Efendimiz Hz. Ali Efendimiz’in evine gitmiş:
“—Yâ Fâtıma! Ali nerede?” demiş.
“—Evden gitti.” demiş.
Yürümüş gelmiş, bakmış Hz. Ali Efendimiz mescidde yatıyor. Hatta biraz toprağa bulanmış. O zaman demiş ki;
“—Kalk yâ Ebâ Turâb! Ey toprak babası kalk!”
Yüzü topraklanmış olduğu için, Peygamber Efendimiz “Kalk yâ Ebâ Turâb” diye latife etmiş.
Hz. Ali Efendimiz’in bir lakabı da, künyesi de Ebû Turab’dır. “Toprak babası” demek. Turâb, toprak demek. Ebû Turâb, toprak babası demek.
Hz. Ali Efendimiz mescidde yatıyormuş. Ashab-ı Suffe yerleri, yurtları olmadığı için mescidde yatarlardı.
Bizim böyle âşık arkadaşlar var. Ankara’dan geliyor. Parası çok değil ama haccı da yapmak istiyor. Fırsatını buluyor, geliyor. Belli bir yer de tutmuyor. İnsanın yerinin yurdunun olması büyük bir nimet. Tutmuyor. Mescidde yatıyor. Yüznumaralarda abdest alıyor. İbadetini ediyor. Tavukçudan kebabını alıyor. Peynir, ekmeğini yiyor. İbadete devam ediyor. Arada idare ediyor. Ev Allah’ın evi. Masrafsız idare ediyor. Bazıları fakir olduğundan böyle yapıyor. Âşık-ı sâdık, fakir, parası o kadar yok, olabilir.