İslâm’da kadının tesettürü nasıl olmalıdır?


İslâm’da kadının tesettürü, el hariç bilekten, ayak bileğinden ayak hariç, yüz hariç her tarafını örtmek tarzında olmalıdır. Fıkıh kitaplarında, fitne bahis konusu olduğunda yüzüne de peçe takarsa iyi olur diye de bir hüküm vardır. Orası mecbur değil ama, fitne olacaksa, bakılacak, sataşılacak vs. gibi durumlar olursa örtmesi iyi olur denmiş.

Örtü bol olacak; el hariç, ayak hariç, yüz hariç bütün vücudunu örtecek, vücudunun hatlarını belli etmeyecek!

Şimdi streç diyorlar galiba, dar bir blue-jean pantolon giyiyorlar; bu tesettür değil! Neden? Bütün her şeyi belli... Veyahut üstüne dar bir blûz giyiyor, her tarafı belli... Olmaz! Veyahut şeffaf, altı görülüyor. Olmaz!

Bir hadis-i şerifte okumuştuk, Peygamber Efendimiz:

 

كَاسِيَات عَارِيَاتٌ

 

(Kâsiyâtün, âriyâtün) diyordu. Ahir zamandaki bazı insanları anlatırken, “Giyinmiş ama çıplak!” Nasıl giyinmiş ama çıplak? Elbisenin kumaşı şeffaf, alt tarafı görünüyor da ondan... Örtecek, altını göstermeyecek, vücut hatlarını belli etmeyecek! Yüzü, eli, ayağı hariç her tarafını güzelce kapatması lâzım! İslâm’da örtü böyledir.

“—Hocam, ben öyle örtünürsem patlarım!”

Hiç bir şey olmaz. Ben senden daha fazla örtünüyorum. Erkekler daha fazla örtünüyor. Öyle değil mi? Erkekler maşaallah kadınlardan daha fazla örtünüyor. Daha az örtünme hakları varken, erkekler daha fazla örtünüyor. Bol giyersin. Bol olduğu zaman havalanır içi, hiç bir şey olmaz. Böyle güzelce örtünmesi lâzım geliyor. Tesettür böyle...

Asıl ince tesettür ise, hassas, tam böyle takvaya uygun tesettür, erkeklerin gözüne hiç görünmemek... En güzeli o... Yâni, giyimli de olsa ortada görünmemek... Erkeklerin gözünün önünde geziyor, çarşıyı dolaşıyor, pazarı dolaşıyor, alışveriş yapıyor, kumaş beğeniyor, başörtü beğeniyor... Sütyenini, acaba bu numarası bana uyar mı, uymaz mı diye sorarak alıyor, ediyor... Olmaz! Mümkün olduğu kadar, böyle şeyler yapmayacak. Nazarlara, gözlerin dikildiği bir duruma gelmemeğe gayret edecek. Güzel olanı bu!

Çarşı pazar işini kocası yapsın, oğlu yapsın, akrabası yapsın...

“—E, iyi kumaşı bilemezler!”

Biraz kötü kumaş giy, Allah rızası için! İyi tarif et! Muvakkat olarak getirsinler; beğenirsen alırsın, beğenmezsen iade edersin... Ama, çarşıya pazara gidip de, elin adamıyla alışveriş, konuşma vs. olmasın.

 

Ben şimdi hoca olduğum için, zaman zaman gösterip anlatıyorum: Bakın, çarşıya gitmiş şu kadıncağız... Başı örtülü mü, örtülü... Mantosu var mı, var... Bak, biberleri almak için eğildi, neresine kadar görünüyor! Tesettür olmuyor. Beyler hanımlarına dikkat edecekler. Altına şalvar giyinecek, eğilse de görünmemesini sağlayacak.

“—Uzun mantom var ya, dizimin altında!”

Dizinin altı da zaten nâmahrem... Orasını da göstermemen lâzım, bileğine kadar...

“—Naylon çorap giyiyorum!”

Naylon çorap örtü değil... Naylon çorap hiç bir şey değil... Ne ısıtır, ne örter. Yalnız bir işe yarar: Parmakların arasında mantar üremesine yarar, kaşıntı yapmağa yarar. Ayağının sırtı kaşınmak isteyen naylon giysin! O kadar. Başka bir işe yaramıyor.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

“—Allah rahmetine erdirsin şalvar giyenleri!”

Erkek için de öyle, kadın için de öyle... Şalvar giydiği zaman eteği isterse açılsın, isterse otursun, ister dizini kaldırsın, ister tarlada çalışsın... Neden bizim Adana’mızda, Urfa’mızda, Antalya’mızda halkımız şalvar kıyafetini benimsemiş? Tarlada da çalışıyor, her işi yapıyor. Bol, gayet güzel, gayet rahat... O sıcak şehirlerde, o sıcaklığa rağmen gayet rahat çalışılabiliyor. İslâm’ın tesettürü böyle aziz ve muhterem kardeşlerim!

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN