İmam-hatip lisesinde okuyan bir talebeyim. Kelâm hocamız bize dedi ki:


 “—Peygamberimiz zamanında ‘Kaddessa’llahu sırrahû’ diye dua etmek yoktu. Bu dua İslâm’a sonradan girmiştir, bid’attır.”

 

Evet, o zamanki rivayetlerde (Rahimehu’llàh) “Allah rahmet eylesin!” deniliyor. Daha sonra İslâmî eserlerde, böyle vefat etmiş büyükler için, mü’minler için (Rahimehu’llàh) sözü kullanılmıştır. (Rahmetu’llàhi aleyh) sözü kullanılmıştır. (Kaddesa’llàhu sırrahû) veya (Kuddise sırruhû) sözü de kullanılmıştır. Olabilir.

Duanın hududu yoktur, tahdidi yoktur. “Bu kadar edebilirsin, bundan sonrasını edemezsin!” diye bir şey yoktur.

Allah-u Teàlâ Hazretleri:

 

اُدْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ (المؤمن:٦٠)

 

(Üd’ùnî estecib leküm) “Siz bana dua edin, ben sizin duanızı kabul ederim!” (Mü’min, 40/60) buyurmuştur.

Duanın ille belli bir kalıpta olma mecburiyeti yoktur.

Böyle dualar bid’at mıdır? Buna bid’at da denemez, çünkü dua ediyoruz. Vefat etmiş bir büyüğümüze dua ediyoruz. Kelâm hocası “Bid’attır.” demiş. Yanlış.

Dua etmek serbest olduğuna göre, ettiğimiz dua da hayır dua olduğuna göre, bunun bid’atla filan ilgisi yoktur.

 

Adamlar bid’atı filan karıştırıyorlar. Kafaları iyice karıştı. Neyin bid’at, neyin sünnet olduğunu bilemez oldular. Ölüleri rahmetle anmak sünnettir. Biz de rahmetle anıyoruz. “Allah şöyle etsin, böyle etsin…” demiş oluyoruz. Mânasını bilmedikleri şeylerde ahkâm kesiyorlar. Allah bir insanı yarım hocanın eline düşürmesin, yarım doktorun da eline düşürmesin. Yarım doktor candan eder, yarım hoca dinden eder.

Kaddessa’llàhu sırrahû, Rahimehu’llàh veya Rahmetu’llàhi aleyh veya “Nur içinde yatsın!” Ne var bunda? “Nur içinde yatsın!” demek bid’attır mı diyeceğiz? Değil yahu! Nur içinde yatsın, kabri nur dolsun… Çünkü kabrin nurlanması var.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN