Doğum sırasında yaptığın bütün dualar kabul olur mu?


Doğum hali kadıncağızın çok zor bir halıdır. Çok önemli bir olaydır, çok ciddi bir olaydır, hayatî bir olaydır. Hem bebeğin hayatı için hayatî önemi vardır, hem de annenin hayatı için çok önemli bir olaydır. Tabii, böyle bir mazlum durumda, böyle sıkıntılı bir durumda, Allah yapılan duaları kabul eder.

Yalnız, ben size genel bir müjde söyleyeyim: Kur’an-ı Kerim’de Allah-u Teàlâ Hazretleri müjdelemiş ki:

 

 اُدْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ (المؤمن:٦٠)

 

(Üd’ùnî estecib leküm) “Bana dua edin, ben sizin duanızı kabul ederim!” (Mü’min, 40/60)

Yalnız, duaların kabulünü bir kaç kısma ayırmak lâzım. Basit bir misâlle anlatayım: Meselâ siz dua ettiniz, dediniz ki:

“—Ya Rabbi, karnım ağrıyor, bana Aspirin ver!”

Halbuki, aspirin mideye zararlıdır. Senin karnın da zaten ülserden, gastritten ağrıyorsa, bir de sen Aspirin yutarsan, ne olur? Miden kanama geçirir, hastahanelik olursun.

Demek ki, aspirin istiyorsun sen ama; sen aslında karnının iyi olmasını istediğin için; sana Aspirin vermez de, Asidoban plus şurubu verir. O da, o senin ağrına iyi gelecektir. Tamam, Allah duanı kabul etti.

“—İyi ama, Aspirin istedim, Aspirin vermedi!”

Yahu, sen bırak şimdi Aspirini... Sen o aspirini alsaydın, senin miden berbat olacaktı; işte senin işine yarayan ilaç bu...

Dua bir böyle kabul olur. Yani, Allah’tan bir şey istersin, Allah senin muradına uygun bir şey verir ama; sen onu bilmezsin.

 

Meselâ sen:

“—Yâ Rabbi, bana şu işimi rast getir, ben şu işim olsun istiyorum!” diye dua edersin.

“—Kulum, sen o işi yaparsan, sonunda çok günaha gireceksin!” der, onu yaptırmaz. Allah rızkını başka yerden verir.

Bazen istediğin şey uygun olur, istediğini aynen verir.

Kendi hayatımdan biliyorum. Ben okula giderken:

“—Yâ Rabbi, şu sorular çıksın!” diye dua etttiğimi, üç sorunun da o sorulardan çıktığını biliyorum.

O bazen aynen verir; iki…

 

Bazen de istediğin şey Allah’ın kaderine uygun olmadığından, Allah bu dünyada vermez, ahirette verir.

Allah’ın kaderine uygun olmamak ne? Meselâ:

“—Ya Rabbi, ölmesin şu babam, yaşasın!”

Ama, ey kulum. Onun ömrü bu kadar, eceli geldi, gidecek. O ölür de, sen o yaptığın duanın mükâfatını ahirette görürsün, sevap alırsın. Çok büyük sevap alırsın, ahirette çok mutlu olursun.

 

Sonra, bir de biliyorsunuz ki, dünyada her insanın menfaati farklı oluyor. Kısaca halkımızın söylediği bir söz vardır:

Ekin eken yağmur istermiş, çömlekçi de güneş istermiş; çömlekleri kurusun diye. Şimdi, çömlekçi elini açıyor:

“—Yâ Rabbi, aman hava çok güneşli olsun da, şu benim çömleklerim kurusun!” diyor.

Ötekisi de:

“—Ekini ektim yâ Rabbi! Aman şakır şakır yağmur ver de, şu benim ekinlerim bitsin!” diyor.

Ne olacak şimdi? Ya yağmur yağacak, ya güneş olacak. Allah kaderde ne varsa, bildiğini yapar. Dua edene duasının mükâfatını ahirette verir. Dualar kabul olur.

O bakımdan, genel bir müjde vardır: dua edin, dua ibadettir, dualar kabul olur. Yalnız, dua ettim de istediğim verilmedi diye edepsizlik yapmayın! Bu edepsizlik…

“Ben Allah’tan istedim istedim de vermedi.”

Terbiyesizlik yapıyorsun şimdi. Böyle laf söylenmez. Neden? Allah verir de, sen verdiğini bilmiyorsun. Veriyor da, verdiğini anlamıyorsun. Dua böyle.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN