“Diş dolgusu yaptırmak câiz değildir. Yaptıranlar da tekrar söktürmesi gerekir yoksa kıldıkları namazları, yaptıkları hacları dolguları tekrar söktürüp kaza etmesi gerekir.” diyorlar, ne dersiniz?
Böyle bir saçma bir şey yoktur. Böyle aptalca itirazlara da lüzum yoktur. Çünkü, Peygamber SAS Efendimiz zamanında diş kaplaması yapılmıştır. Diyanetin bu hususta sorulan sorulara din işleri yüksek kurulunun da fetvası vardır. Abdestli olmak mecburiyeti de yoktur. Dişinin dolgusunu yaptırır, ondan sonra da ibadetleri Allah’ın izniyle makbul olur.
Din zorluk değildir, dinde zorlama doğru değildir. Kolaylaştırmakla emretmiş Peygamber Efendimiz:[48]
يَسِّرُوا وَلاَ تُعَسِّرُوا، بَشِّرُوا وَلاَ تُنَفِّرُوا (خ. ن. عن أنس)
(Yessirû ve lâ tuassirû) “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın! (Beşşirû ve lâ tüneffirû) Müjdeleyin, sevdirin; nefret ettirmeyin, kaçırtmayın!” diye.
İşi yokuşa sürüp de adamın bütün dişlerini, yapılmış olan şeyi sökmek akıl kârı bir şey değildir. Böyle dini bilmeyenler, dinî mevzuatı, hadisleri, ayetleri bilmeyenler meseleyi karıştırıp da milletin aklını bulandırıp da fitne yapmasınlar.
Dini bilmeden ictihada kalkışmak çok günahtır, çok tehlikelidir, çok veballidir. Şaşırttırdıkları insanların bütün şaşkınlıklarının faturası kendisine gelir. Onun için böyle şeyler yapmasınlar, bu gibi insanlar hadlerini bilmesinler, bu işi fakihlere sorsunlar. Yani ömrünü fıkıh okumakla, öğretmekle, öğrenmekle geçirmiş, Arapça bilen, ayet bilen, hadis bilen insanlar varken, Arapça bilmeyen, dini bilmeyen insanlara ne oluyor! Peygamber SAS Efendimiz’in zamanında yapılmış bu diş dolgusu, sana ne!
İşte bak kaplaması yapılmış, altın kaplamalı sahabe var. Böyle altın da olur çünkü altın ağızda okside olmuyor, bozulmuyor. Peygamber Efendimiz’in yaptığına itiraz etmeye ne hakkı var bir insanın!
[48] Buhàrî, Sahîh, c.I, s.122, no:67; Kudàî, Müsnedü’ş-Şihâb, c.I, s.365, no:625; Neseî, Sünenü’l-Kübrâ, c.III, s.443, no:5890; Enes ibn-i Mâlik RA’dan.
Müslim, Sahîh, c.IX, s.152, no:3262; Ebû Dâvud, Sünen, c.XII, s.462, no:4195; Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.IV, s.399, no:19588; İbn-i Asâkir, Mu’cem, c.I, s.338, no:695; Begavî, Şerhü’s-Sünneh, c.V, s.177; Ebû Avâne, Müsned, c.IV, s.215, no:6558; Ebû Ya’lâ, Müsned, c.XIII, s.250, no:7319; Ebû Mûsâ el-Eş’arî RA’dan.
Taberânî, Mu’cemü’l-Kebîr, c.XI, s.33, no:10951; Abdullah ibn-i Abbas RA’dan.
Kenzü’l-Ummâl, c.III, s.37, no:5360; Câmiü’l-Ehàdîs, c.XXIV, s.129, no:26792.