Bir zât demiş ki: “Kadının şeyhi kocasıdır, bir mürşide rabıta edemez!” Öyleyse, kadının intisabı nasıl olacak?


Bu söz doğru değildir. Kadının şeyhi kocası değildir. Keşke her koca şeyh olacak kadar mükemmel olsa... Nerde? Kimisi kadını yanlış yollara bile götürmeğe uğraşıyor. Öyle bir şey yok...

Peygamber SAS Efendimiz’in zamanında kadınlar da gelip Peygamber Efendimiz’e bağlanıyorlardı. Ayet-i kerime ile sabit... Bi’smil’lâhi’r-rahmâni’r-rahîm:

 

إِذَا جَاءَكَ الْمُؤْمِنَاتُ يُبَايِعْنَكَ  عَلَى أَنْ لَا يُشْرِكْنَ بِاللهِ شَيْئًا وَلَا

 

يَسْرِقْنَ وَلَا يَزْنِينَ وَلَا يَقْتُلْنَ أَوْلَادَهُنَّ وَلَا يَأْتِينَ بِبُهْتَانٍ يَفْتَرِينَهُ

 

بَيْنَ أَيْدِيهِنَّ وَأَرْجُلِهِنَّ وَلَا يَعْصِينَكَ فِي مَعْرُوفٍ فَبَايِعْهُنَّ وَاسْتَغْفِرْ

 

 لَهُنَّ اللهَ (الممتحنة:١٢)

 

(İzâ câekel mü’minâti yübâyi’neke) “Ey Rasûlüm, mü’min hanımlar sana bey’at etmek için geldiklerinde; (alâ en lâ yüşrikne billâhi şey’en) Allah’a hiç bir şeyi şerik koşmamak üzere; (ve lâ yüsrıkne ve lâ yeznîne ve lâ yaktulne evlâdehünne) hırsızlık yapmamak, zinâ etmemek ve evlâtlarını öldürmemek üzere; başkasının çocuğunu sahiplenerek kocasına isnadda bulunmamak ve uygun olanı işlemekte sana karşı gelmemek üzere, (febâyi’hünne) onlarla bey’atlaş, onların bey’atlarını kabul et! (ve’stağfir lehünne’llàh) Onlara Allah’tan mağfiret iste, onlar için dua et! “ (Mümtahine, 60/12) deniliyor.

Demek ki, Peygamber Efendimiz’in zamanının hanımları da, beyler gibi Peygamber Efendimiz’e gelip bağlanıyorlardı. O halde Peygamber makamının, irşâdın vazifesi üzerinde olan kimseye, erkeklerin bey’at ettiği gibi kadınların da bey’at etmesi lâzımdır.

 

Mürşidine rabıta da eder. Onun bir mahzuru yoktur. Eğer kalbinde bozukluk olan kimseler varsa, o zaman mürşidini karşısında evliyâullah büyüklerimizle beraber düşünsün! Bir cami gibi mübarek yerde düşünsün! Kendisi ikinci katta, kadınlar mahfilinde, kafesli yerde olsa... Hocası karşıda vaaz ediyor olsa... Evliyâullah büyüklerimiz, sahabe-i kiram, Ebûbekir Sıddîk Efendimiz, Selmân-ı Fârisî Efendimiz sıralanmış olsa; o zaman bir kötülük bahis konusu olur mu?

O da yetmezse yanında kocasını düşünsün, çocuğunu düşünsün... Ailecek gelmişler, mürşidinin, evliyâullahın huzurunda duruyorlar diye düşünsün... Mühim olan onu düşünmek, ona bağlılık... İlle böyle bir fitne fesat bahis konusu değil... Bunları bilmedikleri için, olmaz diyorlar. Akıllarına takılıyor, takılınca da kalıyor.

 

Kitaplarımızda hanımların bey’atinin nasıl olacağı da belirtilmiştir. Hanımlar bey’at eder ama, musafaha yoktur. Peygamber Efendimiz hanımlarla musafaha etmemiş, el tutmamış. Onun için biz de tutmuyoruz. İslâm’da mahrem olmayan kimselerin elini tutmak yoktur. Bu Batı’dan gelme bir adettir. Bizde böyle bir şey yoktur, musafaha olmadan intisab vardır.

Bu şeyhlik ve müridlik, öğretmen ve öğrenciliktir muhterem kardeşlerim! Cennetin yolunu öğrenecek, cennete varacak... Cehenneme düşmemenin usûlünü öğrenecek, cehennemden kurtulacak... Nefsin oyunlarını bilecek, nefsin oyunlarına tâbî olmayacak... Şeytanın oyunlarını bilecek, şeytana kanmayacak... Allah’ın yolunda yürüyecek, Allah’ın sevgili kulu olacak... Ma’rifetullaha erecek, Allah’ın rızâsını kazanacak, öyle gidecek... Bunu öğrenmesi lâzım, öğretmek lâzım!

“—Kız çocuklarımızı Kur’an kursuna gönderiyor muyuz, göndermiyor muyuz?”

Gönderiyoruz, Kur’an’ı öğrensin diye... Şartları sağlandığı zaman, şartlarına riayet ederek hanımların da yetişmesi lâzım geldiğinden, kadınların intisabı vardır. Kadınlar da rabıta ederler.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN