Bir kimseye İslâm’ı anlatırken yalan söylenir mi?
Karşı tarafı beğendirmek için mi demek istiyor acaba, bilmiyorum, fakat dobra dobra söyleyince, İslâm’ın kendisi o kadar güzeldir ki yalan söylemeye lüzum yoktur.
Peygamber Efendimiz yalanın üç yerde söylenebileceğini anlatıyor:
“Bir, karıyla kocanın arasını düzeltmek için.”
Birbirlerine darılmışlar, küsmüşler, yuvayı yıkacaklar; ona yalan, buna yalan, ikisini barıştırıyor...
“—O seni istiyormuş da, pişmanmış da...”
“İki kardeşin, dargının, küsmüş olan insanları barıştırmak için... Bir de harpte câizdir.” diyor.
Başka zaman dobra dobra anlatmak lâzım.
Geçen gün hoşuma gitti... Çocuğu kasabasında, şehrinde turizm bürosunda çalışıyormuş.
“—Evladım istediğin turistleri evimize getir, Müslümanlığı görsünler.” demiş.
O da zaman zaman böyle getiriyormuş.
“—Hocam, bir tanesini kazansak...” diyor.
“—Müslümanlar nasıl olsa bizim, kâfirlerden bir tanesini müslüman etsek kârdır.” diye düşünüyor.
Ondan sonra bir Japon kızı gele gide derken müslüman olmuş. Ama bunlar misafir etmiş de “Müslüman ol!” dememişler. Kız da onların yanında değil de bir başka yere gitmiş. Konya’daymış, İstanbul’a gelmiş, İstanbul’da Beyoğlu müftülüğünde gitmiş “Ben müslüman olacağım.” diye; müslüman olmuş, kapanmış. Methediyor. Sonra oğluna da onu almış, yani gelini olmuş.
“—Hocam yalan diye bir şey bilmiyorlar.” diyor.
Güzel, dobra dobra yani. Biz de doğru olacağız.