Akra radyosunda ilâhi ve marşların yanında dünyevî müzik de yayınlanıyor. Bu nedenle bazı çevreler tarafından cemaatimiz, özellikle şahsınız İslâmî konularda tavizkâr olarak değerlendiriliyor. Radyonun bu müzikleri yayınlaması konusundaki düşüncelere cevap veremiyoruz. Bu konuda sizin düşüncenizi biliyoruz; buna rağmen neden bu müzikleri yayınlıyorlar? Bu konuya açıklama getirirseniz hem biz aydınlanmış olacağız, hem de gelen sorulara cevap verebileceğiz.


Akra, Ak Radyo diye radyomuz var; İstanbul’da, İzmir’de ve bir iki ilde. Tabii ilâhi yayını yapıyor, Kur’ân-ı Kerîm yayını yapıyor, dinî konuşmalar yayınlıyor. Gayr-i dînî yayın yapmıyor. Yaptığı yayınların hepsi dini mahiyette ama musiki nağmeleri oluyor. Bu musiki nağmeleri hususunda ulemanın çeşitli kavilleri var. Bir kısmı başka başka kanaatler ortaya koymuşlar ama “Bu işin normali nedir?” diye sorulduğu zaman geçtiğimiz toplantılarda söylemiştim.

Bizim dışımızda bir müzik olayı var; Batı musikisi var, klasik musiki var, Türk musikisi var, vesaire... Musiki bir ihtiyaç olarak toplumda kabul edilmiş; bu ihtiyacın menfi istikamette değil de müspet yönden karşılanması için büyüklerimiz, eski devirden beri dinî bir musikiyi icra etmişler. Tabi Mevlevî tarikatının musiki ile yakınlığını biliyorsunuz, Halvetiyye tarikatının yakınlığını biliyorsunuz, diğer tarikatların yakınlığını biliyorsunuz.

Bizim Nakşî tarikatımız mümkün olduğu kadar burada ihtiyatlı davranmış ve geri planda durmuştur.  Ama böyle bir radyo yayıncılığında hiç nağme yayını yapmadan bir yayın sürdürmek herhalde şu anda realist bir şey değil.

Bu tavizkârlık değil, çünkü zaten günah olan bir şey söylenmiyor; sesleri ve sözleri günah olan bir şey yayınlanmıyor. İnsaflı bir tenkit değil. O kadar güzel hizmetler yapılırken tutup işi ters bir tarafından tenkit etmek uygun görünmüyor.

 

Biz şöyle de düşünebiliriz: Bunu tenkit eden kardeşlerimiz, sabahtan akşama Kur’ân-ı Kerîm okusunlar, başka şeyle meşgul olmasınlar. Biz başka musikilere aşina olan insanları İslâm’a çekme çalışması yapıyoruz; onlar dinlesin. Onların da bir Batı musikisinden, pop musikisinden veya arabesk musikiden çekilip doğru bir sanat anlayışına getirilmesi de bir vazife; onlar için yapıyoruz.

O tarafını onlar dinlemesin. Topluma karşı hizmet gören bir müessese, toplumun muhtelif kesimlerine karşı vazifeleri düşünür; böyle yeknesak gitmez. O tarafı dinlemesin.

Gönlümüz günah olduğuna iştirak etmiyor; günah olduğunu bilsek hiç yaptırmayız, ”Sevaplı bir şey olsun, hizmet olsun.” diye yapıyoruz. Ben şahsen bu tenkidi de biraz insafsız görüyorum, şahsıma karşı tenkidi de insafsız görüyorum. Onun da hesabını Âlemlerin Rabbi’nin huzurunda veririm; çünkü biz bir hizmet yapmaya çalışıyoruz.

Toplumda bir mücadele var; bir taraftan kan gövdeyi götürüyor, memleketin batması çıkması bahis konusu, biz bir şeyler yapmaya çalışıyoruz millet bacağımıza çelme takmak, eteğimizi, kolumuzu tutmakla uğraşıyor. Sen uğraşacaksan git müstehcen yayınlarla uğraş, müstehcen musiki ile uğraş, arabesk musiki ile uğraş, gayr-i dînî şeyle uğraş!

Müslüman olanlara bunun dedikodusu yakışmaz. Esef verici bir durum, anlayışsız bir durum.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN