İlâhi söylemenin kuvvetli bir bid’at olduğu söyleniyor. Bazı gruplar ilâhilerle coşuyorlar. Bu doğru mu?


İlâhinin kuvvetli bir bid’at olması doğru değildir, söylenebilir. Çünkü Peygamber SAS Efendimiz’in kendi zamanında, kendisinin yanında ilâhiye mukabil, ilâhi sayılabilecek şeyler söylenmiştir ve Peygamber Efendimiz onları hoş karşılamıştır.

 

Peygamber SAS Efendimiz Medine-i Münevvere’ye gelirken Medine ahalisi damların üzerine çıkıyorlar, defler çalarak ilahiler okuyorlar. İlâhi denmiyor, neşîde deniliyor veyahut Araplar’ın kendi tabirleri olarak söyleniyor. Ama makamlı, ahenkli şiirler söyleyerek öyle karşılanmıştır.

Peygamber Efendimiz’in bayramlarda ve sâirede böyle bu tarzda def çalmalarına mâni olmak isteyenlere “Dokunmayın!” dediği de vardır.

Demek ki ilâhi, şiir gibidir. Şiirin makbulü makbul olduğu gibi, Peygamber Efendimiz’in bazı şairlere; “Sen şiir yaz, İslâm’ı koru. Kâfirlere, müşriklere cevap ver.” dediği gibidir. İyisi iyidir. Şiirin iyisinin iyi olduğu gibi, ilâhinin de mânası itibariyle, mânası iyi olması halinde şiir makamına kàim olur, şiirin hükmüne tâbi olur.

O bakımdan bu güzel mânalı ilâhiler dinî mercîlerde söylenegelmiştir. Arap âleminde de söylenegelmiştir. Şimdi de vardır. Bunların hakikaten bir tesiri oluyor. Çocukları yetiştirici etkisi oluyor.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN