Üniversitede okumaktayım. Derslerime çok çalıştığım halde sınavlarda iyi not alamıyorum. İngilizce çalışıyorum, fakat kelime ezberlemekte güçlük çekiyorum. Ne tavsiye edersiniz?


Bu kardeşimizin üniversiteye kadar gelmiş olması, aslında bu işleri yapabilecek bir insan olduğunun isbatıdır. İlkokulda olsaydı, diyecektik ki: “Herhalde bu çocuğun ezberleme kabiliyeti zayıf!” Ama, öyle bir durum olduğunu sanmıyorum. Üniversiteye kadar yükselebilmiş, gelebilmiş; o zaman, çok çalışsın!

Bir de insan hiç anlayamayacağım, yapamayacağım diye moralini bozduğu zaman başaramıyor. Azmettiği zaman, öğreniyor. Meselâ, bir hafız tanıdığım kendini yerden yere atarmış. Annesi, “Hadi evlâdım, ezberle sayfayı!.” dermiş. O da, “Yapamıyorum anne!” diye üzülürmüş. Sonunda belli bir miktarda sayfa ezberledikten sonra, kendisi söylüyor ki, hafızası açılmış. Ezberleyememe durumu gitmiş, ezberlemeye başlamış. Demek ki, sebat edeceğiz.

Bunu koşulara benzetiyorum ben... İnsan ilk koşmağa başladığı zaman, 70-80 metre koştu mu, nefesine bir tıkanıklık gelirmiş. Ama, buna rağmen koşarsa, o tıkanıklık geçer daha fazla koşabilirmiş. O aldatıcı bir yorgunluk oluyor, gerçek yorgunluk olmuyor. Devam ettiği zaman geçiyor. Bu hafızaya alamama da, aldatıcı bir alamamadır tahminime göre... Gayret eder çalışırsa, alır.

 

Ben kendim sınıfın notları iyi talebelerinden, önde gelenlerinden idim. Bir hafta hastalandım, okula gidemedim. Matematikten zor bir bölümü anlatmış hoca... Bir hafta gidemedim, okuyorum, hiç bir şey anlamıyorum. Halbuki daha önce her şeyi anlardım, sınıfta iddialı bir öğrenci idim. Okudum anlamadım, bir daha okudum anlamadım, bir daha okudum anlamadım... Yazmağa başladım. Moralim de bozuldu: “Çalışkan bir talebe iken nasıl okuduğumu anlamıyorum?” filân diye... Kitabın o bölümünü deftere aynen yazdım, kelime kelime öğreneyim diye... O inadımla çok iyi öğrendim o konuyu... Çok zor bir konu idi. Sonradan ömrüm boyunca onun faydasını gördüm.

Demek ki, ilk başta insanın karşısına güçlükler çıkıyor ve korkutuyor insanı... İnsan o güçlükten yılarsa, yolundan kalıyor. Güçlüğün üzerine yürürse, bunun sahte bir duvar olduğunu anlıyor, geçebiliyor. Geçtikten sonra da rahat ediyor. Bu kardeşimize de bunu hatırlatırım. Devam etsin, olur.

Lisan öğrenmenin, ezberlemenin teknikleri vardır. Radyoda filân anlatıyorlar: Adam kırk-elli kişiyi diziyormuş da, hepsinin ismini sorduktan sonra, bir defada tekrar ediyormuş. Bunların tekniklerini de öğrensin! Hafızayı iyi kullanma teknikleri... Benim âcizâne yazdığım bir kitapta da (Başarının Prensipleri) böyle bir bölüm var; oraları okusun kardeşlerimiz!

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN