Sizlerin sözlerinizle ticarete başladım. El-hamdü lillâh başarılı oldum. Sizden ricam, ticaret esnasında bayanlarla tokalaşma durumu söz konusu oluyor. Bu durumda ne yapmalıyız?


Peygamber SAS Efendimiz bey’at alırken dahi hanımlarla musafaha etmemiştir, el tutmamıştır. Sünneti seniyye, Efendimiz’den gördüğümüz görenek budur. Biz şey yapacağız; nasıl sakal bırakıyorsak, başkaları tıraş oluyor biz sakal bırakıyoruz. Nasıl kıyafetimizde özel durumlar oluyorsa, bilhassa hanımlarda, beylerde de dikkat edebilenler memuriyeti, vesairesi dolayısıyla imkanları olanlar nasıl böyle mümkün olduğu kadar İslâmî olduğunu düşündüğü kıyafetleri giyebiliyorlarsa biz de davranışlarımızda da İslâmî olacağız.

Yani düğünümüzde İslâmî olacak, selamlaşmamız da İslâmî olacak, herkes bizi bilecek.

 

Ben askere giderken yüksek mühendis bir kardeşim dedi ki;

“—Hanımını sakın askere götürme.” dedi.

Götürmeyeyim ama kime bırakayım? Allah bana emanet etmiş yani çoluk çocuk sorumlusu benim. Bıraktığım insanlara yük olacak. Yani hoca Efendimiz’e vesaireye mi şey yapacağım.

 

Dedi ki: “Orada komutanlar zorlarlar çok zor duruma düşersin. Akşam dans olur, şey olur, toplantıya çağırırlar, gitmediğin zaman onlar sıkıştırırlar.” filan dedi.

Onu yapmışlar, onun başına o olaylar gelmiş; “Sakın hanımını götürme!” dedi.

Biz gittik. Nasıl gittik? Otobüsün altına iki tane Anadolulu şeyler gibi yatakları, denkleri atıp beş kişilik aile olarak askerlik yaptığımız yere, Ağrı’nın Patnos ilçesine gittik ve ilk baştan beri tavrımızı belli ettik. Hiç bir şeyi sakınmadık çünkü sakındığın zaman, sakladığın zaman daha fena oluyor. Çok açık olduğun zaman herkes seni öyle kabul ediyor.

 

İçki içen ayyaş bir binbaşı vardı, gelip bize dinî mesele sorardı. Alay komutanı şâribü’l-leyli ve’n-nehâr idi. Allah kurtarsın.

Beni çağırdı; “Hocam, alayımızda kazalar çok oluyor. Acaba kurban kessek, kanlarını her aracın önüne birer parmak sürsek kazalar engellenir mi?”

Dedim, kanla kazaların engellenmesi arasında bir münasebet yoktur ama kurbanı Allah kabul ederse, dualarınızı kabul ederse kaza olmayabilir filan dedim.

Yani insanlar size adapte oluyor. Siz tavrınızı yumuşak ama kararlı bir şekilde ortaya koyduğunuz zaman karşı taraf size adapte oluyor.

“—Çok teşekkür ederim. Ben el sıkmıyorum.” diye alıştırırsınız kendinizi, herkes de bilir. Bir defa:

“—Tamam, bu iflah olmaz, ıslah olmaz. Bunun hali budur.” derler, o halinle kabul ederler.

El sıkmak uygun olmuyor.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN