Sakalı kazımak haram mıdır?


Sakalı kazımak haramdır. Bütün mezheplerin kitaplarında böyle yazar.

Sakalın bırakılması sünnettir. Uzunluğu kısalığı konusunda ulemânın sözleri vardır. Orta söz: Bir elin tutacağı kadar uzun olmasıdır. Uzun da olabilir ama hiç olmazsa kısa bile olsa birazcık sakalı oldu mu haramı işlememiş, kazıma haramını yapmamış oluyor. Sakalı kazımak, hılkati tağyir sebebiyle haramdır.

 

فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللَّهِ (النساء:١١٩)

 

(Feleyuğayyirunne halka’llàh) [Allah’ın yarattığını değiştirecekler.] (Nisâ, 4/119) ayet-i kerimesinin o cümlesine göre haramdır.

Ama meselâ, polise amirleri “Kazıyacaksın!” diyor. Askere yönetmelik “Kazıyacaksın!” diyor. Bazı yerlerde bu usûl konulmuş olduğundan, sorumluluk onu koyanlara aittir. Kazımak zorunda kalanlar belki kendilerini;

“—Ben istemiyordum ama ne yapayım, yukarıdakiler öyle koymuş, ondan oldu.” diye savunabilirler. Belki onlarda da biraz suç vardır.

Tepeden bir baskı olmadığı zaman, kazımak doğru değildir. Sakalı bırakmak lâzımdır.

 

Said-i Nursî, ben hatırlıyorum, “Ben sık hapse girip çıkıyorum, onun için bırakmıyorum.” diyor. Böyle bir savunma yapıyor. Sakalın aleyhinde değil de, kendisinin özel durumu dolayısıyla böyle yaptığını söylüyor.

Tabii ben onun o görüşünü doğru görmüyorum. Öyle dese bile doğru görmüyorum. “Sakala hakaret ettirtmem.” demiş oluyor. Yani, ondan sakal bırakmamış oluyor. Bence öyle değil.

“—Yâ Rabbi! Ben sakala müsaade olduğu zaman bıraktım, zalimler kesti.” der.

Çünkü adamı hapse alıyor... Kendisi de müslüman, kendisine de hakaret ediyor. Sakalına değil, doğrudan doğruya kendisine hakaret ediyor. Hapse alıyor, ne yapalım, mazlum.

“—Ben istemiyordum ama onlar kestiler yâ Rabbi!” der, kendisini savunur. Binâen aleyh, bırakması lâzımdı.

Bir de tabii, Said-i Nursî’den önce, Said-i Nursî olmasaydı ne yapacaktı insanlar? Said-i Nursî’yi mi misal getireceklerdi? Getiremezlerdi. Daha doğmamıştı.

Said-i Nursî’den önce doğru olmayan bir şey, Said-i Nursî’den sonra “Said-i Nursî yaptı.” diye doğru olacak değil. Said-i Nursî dinin ahkâmını değiştirecek değil. Belki kendisi mağdur olur; “Benim sakal bırakmamam bu sebepten oldu yâ Rabbi!” diye. Kendisinin bileceği bir şey, şahsî bir durum. O başkasına misal olamaz.

Durumu müsait olanın sakal bırakması lâzımdır, mecburîdir.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN