12. KADIN-ERKEK İLİŞKİLERİ

14. SAKAL



a.Sakalda Ölçü


1. Soru:

Giyim ve kuşam ile sakalda ölçü nedir?


Sakalda büyüklerimizin ölçüsü; çok fazla uzun olmaması, şöyle bir tutam olması şöhret bulmuştur. Ama biraz kısa da olsa, yine sakal sünneti yerine gelmiş olur.

Giyim ve kuşamda ifrata, tefrite kaçmamak; yâni mübtezel olmadan, çok şatafatlı olmadan giyinmek ana ölçüdür. Kadınlar için dar olmaması, altını göstermemesi ölçüdür. Yırtmaçlı, açık saçık olmaması ölçüdür. Bu genel kaidelerin altında, fazla böbürlenmeye yol açmayacak gibi, derli toplu, mahrem yerlerini örtecek bir giyimle giyinmelidir.


2. Soru:

Sakalın en az miktarı ne kadardır?


Sakalı kökten tıraş etmedin mi, isterse azıcık bile olsa, hiç olmazsa haram işlememiş oluyorsun. Bunun uygun olan şekli hususunda ulemânın çeşitli görüşleri var... Genel görüş, şöyle bir tutam kadar olursa, daha iyidir demişler.


3. Soru:

Sakalın sünnet şekli nasıldır?


Söyledik, bir tutam miktarı olması, bıyıkların kısa sakalın uzun olması...


4. Soru:

Sakalım az; sakal bırakayım mı?

275

Az olsun, çok olsun; Allah rızası için sakal bırakmayı tavsiye ederim.


5. Soru:

Sünnet-i seniyyeye uygun olarak sakal bıraktım; dua eder misiniz?


Allah-u Teâlâ Hazretleri mübarek eylesin... Peygamber Efendimiz’in daha öteki sünnetlerini de yapmayı nasib eylesin... Peygamber Efendimiz’in sünnetlerini ihyâ eyleyip şehid sevapları kazanmayı, ona ve bizlere nasib eylesin... Peygamber Efendimiz’in şefaatine erdirip, ahirette Peygamber Efendimiz’e komşu olmayı, bu kardeşimize ve bizlere nasib eylesin...


b. Sakal Kesmek


1. Soru:

Sakal bırakmak sünnet... Sakal bırakıp kesmek mi, yoksa her

276

zaman, her gün kesmek mi haramdır?


Sakalı kesmek, Efendimiz’in tavsiyesine aykırıdır. Hilkati tağyirdir. Bazılarına göre haramdır, bazılarına göre hükmü değişiktir. Kesmemek lâzım!.. Ama memurdur, polistir, askerdir, öğrencidir; mecburdur. O zaman kesiyor ama, Allah’tan af dileyerek kessin; fırsat olduğu zaman sakalını bıraksın.


2. Soru:

Sakal kazıyarak tıraş etmek hangi hükme girer?


Haram hükmüne girer; sakal kazımak haramdır.


3. Soru:

Sakalı kazımak haram mıdır?


Sakalı kazımak haramdır. Bütün mezheplerin kitaplarında böyle yazar.

Sakalın bırakılması sünnettir. Uzunluğu kısalığı konusunda ulemânın sözleri vardır. Orta söz: Bir elin tutacağı kadar uzun olmasıdır. Uzun da olabilir ama hiç olmazsa kısa bile olsa birazcık sakalı oldu mu haramı işlememiş, kazıma haramını yapmamış oluyor. Sakalı kazımak, hılkati tağyir sebebiyle haramdır.


فَلَيُغَيِّرُن خَلْقَ اللهَِّ (النساء:٩١١)


(Feleyuğayyirunne halka’llàh) [Allah’ın yarattığını değiştirecekler.] (Nisâ, 4/119) ayet-i kerimesinin o cümlesine göre haramdır.

Ama meselâ, polise amirleri “Kazıyacaksın!” diyor. Askere yönetmelik “Kazıyacaksın!” diyor. Bazı yerlerde bu usûl konulmuş olduğundan, sorumluluk onu koyanlara aittir. Kazımak zorunda kalanlar belki kendilerini;

“—Ben istemiyordum ama ne yapayım, yukarıdakiler öyle

277

koymuş, ondan oldu.” diye savunabilirler. Belki onlarda da biraz suç vardır.

Tepeden bir baskı olmadığı zaman, kazımak doğru değildir. Sakalı bırakmak lâzımdır.


Said-i Nursî, ben hatırlıyorum, “Ben sık hapse girip çıkıyorum, onun için bırakmıyorum.” diyor. Böyle bir savunma yapıyor. Sakalın aleyhinde değil de, kendisinin özel durumu dolayısıyla böyle yaptığını söylüyor.

Tabii ben onun o görüşünü doğru görmüyorum. Öyle dese bile doğru görmüyorum. “Sakala hakaret ettirtmem.” demiş oluyor. Yani, ondan sakal bırakmamış oluyor. Bence öyle değil.

“—Yâ Rabbi! Ben sakala müsaade olduğu zaman bıraktım, zalimler kesti.” der.

Çünkü adamı hapse alıyor... Kendisi de müslüman, kendisine de hakaret ediyor. Sakalına değil, doğrudan doğruya kendisine hakaret ediyor. Hapse alıyor, ne yapalım, mazlum.

“—Ben istemiyordum ama onlar kestiler yâ Rabbi!” der, kendisini savunur. Binâen aleyh, bırakması lâzımdı. Bir de tabii, Said-i Nursî’den önce, Said-i Nursî olmasaydı ne yapacaktı insanlar? Said-i Nursî’yi mi misal getireceklerdi?

Getiremezlerdi. Daha doğmamıştı.

Said-i Nursî’den önce doğru olmayan bir şey, Said-i Nursî’den sonra “Said-i Nursî yaptı.” diye doğru olacak değil. Said-i Nursî dinin ahkâmını değiştirecek değil. Belki kendisi mağdur olur; “Benim sakal bırakmamam bu sebepten oldu yâ Rabbi!” diye. Kendisinin bileceği bir şey, şahsî bir durum. O başkasına misal olamaz.

Durumu müsait olanın sakal bırakması lâzımdır, mecburîdir.


3. Soru:

Sakal kesmenin mezheblere göre hükmü nedir.


Sakal kesmek bütün mezheblere göre haramdır, doğru değildir. Müslümanın böyle sakal kesmesi yoktu, sonradan çıktı bu...

278

Sakalı kesmek, bıyığı kesmek Batı ile tanıştıktan sonra çıktı. Gayrimüslimlere benzemek yönünden uygun değildir.

Sakalı kesmek hilkati tağyirdir, haramdır. Ayet-i kerimede, şeytanın: “Ben şeytan olarak müslümanların sağından, solundan gideceğim, geleceğim;


فَلَيُغَيِّرُن خَلْقَ اللهَِّ (النساء:٩١١)


(Feleyuğayyirunne halka’llàh) [Allah’ın yarattığını değiştirecekler.] (Nisâ, 4/119 dediği buyruluyor.

Allah buraya sakal koymuş, kökü deride, yâni hilkatimizde var... O halde, bu böyle olacak. Bunu kesmek, hilkati değiştirmek oluyor.

Kadınlara vermemiş, erkeğe vermiş. Demek ki, erkek sakallı olacak! Hilkate uygun olan bu... Kadınlara benzemek yönünden kesilmesi uygun değildir.

Hadis-i şerifler çok... Peygamber SAS buyurmuş ki:16


قُصُّوا الشَّوَارِبَ، وَأعْفُوا اللِّحٰ ى (حم. عن أبي هريرة)


(Kussu’ş-şevâribe, ve a’fü’l-lihà) “Bıyıkları kısaltınız, sakalı uzatınız!” buyurmuş.

Sahih hadis-i şerifler vardır bu hususta... Râmuz’da da vardır, başka kitaplarda da vardır.

Ayet de vardır, hadis de vardır. Binâen aleyh, eğer mânisi yoksa sakal bırakması lâzım bir müslümanın! Mâni ne olabilir?

Polistir, dairesi müsaade etmiyor... Askerdir, dairesi müsaade etmiyor... Öğrencidir, okulda kıyamet kopuyor... Aslında müsaade



16 Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.II, s.229, no:7132; Ebû Hüreyre RA’dan. Taberânî, Mu’cemü’l-Kebîr, c.XI, s.152, no:11335; Heysemî, Mecmaü’z-Zevâid, c.V, s.305, no:8863; Abdullah ibn-i Abbas RA’dan. Kenzü’l-Ummâl, c.VI, s.653, no:17226; Keşfü’l-Hafâ, c.II, s.97, no:1876;

Câmiü’l-Ehàdîs, c.XV, s.154, no:15202.

279

etmeleri lâzım, ama etmiyorlar. Yâni, antidemokratik...


Ben Almanya’ya gittim, orada polis sakallı idi. Sakallı PTT bakanları vardı o zaman... Sakallı askerleri vardı, generalleri vardı. Bizde askerde iç hizmet nizamnamesi denmiş, sakal bıyık kesilecek denmiş. Polisin eskiden bıyığına müsaade ediliyordu, şimdi bıyık da kesilecek denmiş. Ağlıyor bazıları... “Yâhu, ben bıyığımı kesince hoşuma gitmiyor.” filân diyor.

Bunlara aslında, işin doğrusu müsaade etmek lâzım!.. Alman sakallı oluyor polis oluyor, asker oluyor, bir şey olmuyor da; bizde de serbest olsa ne olur?.. Burada bir antidemokratiklik var... Yâni, insanın hürriyetine müdahale var... Bırak bıraksın!.. Hem de bir de, dînî bakımdan mahzurlu oluyor kesmesi... O zaman niye bunu dînî bakımdan mahzurlu duruma düşürüyor yönetim?.. Hani lâiklik?.. Hani dilinden düşürmediği lâiklik?.. Hani lâiklik, kimsenin dînî işlerine karışmamaktı?.. Niye karışılıyor?..


4. Soru:

Paralı özel dershanelerin verdiği bilgisayar kurslarına gitmek istiyorum. Sakallı olduğum için almıyorlar. Bu bilgisayar eğitimini görmek için sakalımı kesebilir miyim?


Kesemezsiniz! Çünkü, o olmasa da insan yaşar, ölmez yâni... Aslî bir şey değildir, kesmeğe orda ruhsat yoktur. Bakarsınız, sakallı kabul eden bir bilgisayar kursu olur; orda çalışmak daha hayırlı olur. Öyle bilgisayar kursuna sakal kesme şartını koyan yerden ne fayda olacak?..


5. Soru:

Bir görev almak için veya tayin olmak için, geçici olarak sakal kesmenin hükmü nedir.


Bu işin cinsine bağlıdır. O heriflere eyvallah etmek mecburiyeti varsa, o mecburiyet de şer’an makbul bir mecburiyetse, o zaman buna da bir cevaz kapısı açılır. Ama, şer’an

280

bir mecburiyet yoksa, ufak tefek şeylerden ikide birde sakalı kazımak uygun değildir. İnsan biraz kale gibi sağlam durmaya çalışmalı, herkese eyvallah etmemeli!..


6. Soru:

İşyerinde sakalımı kesmek istiyorlar; ne yapayım?


Kestirmesin! Çünkü kimsenin başkasının sakalını kestirmeğe hakkı yoktur. Bu bir zorbalıktır. Yirminci Yüzyıl’ın işi değil, Amazon ormanlarındaki vahşilerin işidir bu... Onlardan bazıları kaçmış, Türkiye’ye gelmiş; böyle yapıyorlar maalesef...

Kestirmezsiniz! Allah başka bir iş nasib eder. Veyahut, “Niçin kestiriyorsunuz, ayıp değil mi, günah değil mi?.. Hakkınız yok!” filân diye söylersiniz, müdafaa edersiniz hakkınızı...

Bunu yazan sakallı olduğuna göre, erkek... Kızları düşünün!.. Bir başörtüsü uğrunda kimlerle uğraşıyorlar, ne zıpırlarla, zibidilerle uğraşıyorlar... Nerelerden nerelere kadar, ne sıkıntılar çekiyorlar... Aşkolsun, tâviz vermiyorlar, başörtüsünü açmıyorlar. Yollarından geri durmuyorlar. Onların metânetinden, kız oldukları halde o sebatlarından ibret almak lâzım!


7. Soru:

Bazı ortamlarda bazı durumlarda sakal kesilebilir mi? Okulda mesela sakallı almıyorlar, imtihana giremiyoruz, işyerinde izin verilmiyor.

Bir mazeret olunca, mecburiyet olduğu zaman artık mazeretine göre kesebilir, vebali ötekisine olmak üzere... Mecburiyet yoksa kesemez.


8. Soru:

Ben bir Yahudi’nin yanında çalışıyorum. Sakal hariç diğer ibadetlerime karışmıyor. Yalnız bankaya ve müşterilere gittiğim için sakal bırakmama izin vermiyor. Ben işimden memnunum. Bu konuda ne yapmam gerekir?


Sakal sünnettir. Sakalın kesilmesi bütün mezheplere göre

281

haramdır. Ama şimdi mecburiyetlerden, baskıyla, töre değiştiğinden ve bazı yerlerde yasaklandığından yapılmıyor. Yasaklayanlar vebal altında kalır. Bu şartta bunun bir dinî mahiyeti olduğu söylenebilir.

Ressamlar sakal bırakıyor. Sanatkârlar sakal bırakıyor. Mimarlar sakal bırakıyor, saç uzatıyor. Barış Manço omuzlarına kadar saçını uzatıyor. Herkes istediğini yapıyor. “Bu konuda hürriyetlere müdahale etmek doğru değildir.” diye söylemesi lâzım.


c. Sakal ve Hanımlar


1. Soru:

“Sakalı bırakırken hanımın müsaadesini almak gerekiyor.” diyorlar; doğru mu?


Doğru değildir. Sakalı kesmek haramdır. Bırakmak gerekli olduğundan... Sorarsanız, “Yapma!” der. Bazı kimselere sorsanız, “Namaz kılma!” der, bazı kimselere sorsanız, “Oruç tutma!” der.


2. Soru:

Birisine hanımı: “Şu sakalı kes! Sakalın sakala benzemiyor, tek tük... Hiç olmazsa bir müddet kes de biraz çoğalsın, sonra yine bırakırsın.” demiş.


Bu bir aldatmacadır. Sakal tek tük de olsa, kesmeyin! Süfyân-ı Sevrî Hazretleri karanlıkta hırkasını giymiş, dışarı çıkmış. Dışarıda: “—Yâ imam, hırkayı ters giymişsin; çıkart da doğru düzgün giy!” demişler.

Bakmış, hırka ters... Demiş ki:

“—Ben o hırkayı Allah rızası için giymiştim, kul rızası için çıkartmam onu!” demiş.

Sakalı tek tük de olsa kesmesin. Sonra ucundan düzelttikçe, gelir arkası... Sakalı kesmek haram!

282

3. Soru:

Yaklaşık sekiz senedir evliyim. Üç ay önce tam dönüş yaptım. Hanımım da kapandı. Fakat ben sakal bırakınca, “Sakalını kesinceye kadar bu eve geri dönmem!” diyerek yedi yaşındaki çocuğumuzu da alıp gitti. Öz anam babam bile bana karşı. Şu an sakalımı kesip ailem ile birleşeyim mi, yoksa böyle sürsün mü?


Sakalını kesme. Ailene mektup yaz, de ki:

“—Peygamber Efendimiz, ‘Sakal bırakın!’ diyor. Alimlerimiz ‘Sakalı kazımak haramdır!’ diyor. Sen dönüş yaptın, ben dönüş yaptım. ‘Âhireti kazanalım. Allah’ın rızasını kazanalım!’ diye uğraşıyoruz. O yola girmişiz. Sen şimdi böyle sakaldan dolayı kalkıp evine gittiğin için, bir; kocaya âsi olduğun için, iki; eğer bu böyle devam ederse yuvayı yıkarsan, cennetin kokusunu bile koklayamayacaksın!

Çünkü, kendisi kocasından ayrılmak isteyen kadın, hem de sakaldan dolayı ayrılıyorsa, artık cennete girmek değil, cennetin kokusunu bile koklayamayacak. Halbuki cennetin kokusu 500 yıllık mesafeden duyulacak.

Yani iğde ağaçlarının etrafına koku yaydığı gibi cennetin kokusu 500 yıllık mesafeden duyulduğu halde, bir kadın kendi arzusuyla böyle bir şeyle kocasından ayrılmaya kalkarsa cennetin kokusunu bile koklayamaz...” diye bunları hadîs-i şerîflere dayanarak yazarsın.

“—Benim bir kötü niyetim yok. Allah’ın rızasını kazanmak istiyorum. Sen bu inadından vazgeç!” dersin. “Sakalı kesemeyeceğim, sen bilirsin.” dersin. O sonunda mecburen gelecek.

Yumuşak davranırsın, yumuşak mektuplar yazarsın ama sakalı kesmezsin, kesemezsin. Böyle bir kapris yüzünden kesilmez.


4. Soru:

“Oğlum sakal bıraktı, gelinim razı değil. Bir kişinin hanımı

283

razı olmazsa sakal bırakabilir mi?”


Böyle bir mecburiyet yoktur. Hanımın onayından geçmesi, tasvibinin alınması gibi bir mecburiyet yoktur. Çünkü sakalın kazınması haramdır, bırakılması sünnettir. Elbette sünnet-i seniyyeye uygun yaşayacak; ötekisi istese de istemese de… Ona da anlatacak:

“—Bak bu günahtır. Bırakılması Peygamber Efendimiz’in emridir, tavsiyesidir. Onun için böyle olacak. Biz müslümanız; müslümanın da her hâli kendine mahsustur, başkalarına benzemez” diye ikna edecek, gönlünü almaya gayret edecek.


d. Sakal ve Tebliğ


1. Soru:

Sakal tebliğ yapmağa engel olabilir mi? Böyle iddia edenler var, bundan dolayı sakal bırakmıyorlar. Böyle yapmak doğru mudur?


Hayır, doğru değildir. Çünkü, sakal kazımak haramdır. Sakal kazımak bundan yüz yıl, yüz elli yıl önce olsaydı hacı babalar, hacı dedeler bastonla kovalarlardı insanı... Şimdi adet oldu, herkes kazıtıyor ama, erkeklerin kadınlara benzemesi sayılır bu... Doğru değildir aslında...

Durumu müsaitse, memur değilse, işi elveriyorsa sakalı bırakacak! Tebliği öyle yapmağa çalışacak. Sakalından karşısındaki ürküyorsa, başkası ürkmüyor. Mimar bey sakalı uzatabiliyor, profesör bey sivri sakalı uzatabiliyor, saçını uzatabiliyor... Dalga dalga, kocaman kocaman, kulağının üstüne binmiş, ensesini kapatmış, aslan yelesi gibi, herkes keyfine göre yaşıyor. O da sünnet-i seniyyeye uygun hareket edecek.

Tebliğe mâni olmaz. Öyle olsaydı, onun dinde bir müsaadesi olurdu. Sen tam müslüman olacaksın, tebliğini İslâmca yapacaksın; karşı taraf uyarsa uyar. Sakalından korkuyorsa sen de kalemle tebliğ et, dergi çıkart, başka türlü hizmet yap ama,

284

sakaldan kimse korkmaz. Yâni, tebliğe mani olmaz o... Güzel giyinirsin, başka tedbirleri alırsın, kendini yine sevdirmeğe çalışırsın. Sakalı da sevdirmeğe çalışırsın. O da tebliğdir.


e. Sakal ve Aile


1. Soru:

Okulu yeni bitirdim, henüz askerliği yapmadım. Uzun zamandır sakallıyım. Ailem ve çevrem sakalımı kesmem için çok baskı yapıyor. Özellikle babam, sakalımı kesmezsem evlâtlıktan reddedebileceğini söylüyor. Ayrıca sakala o kadar kötü şeyler söylüyorlar ki, en sonunda dinden çıkacaklarından korkuyorum. Ne yapmalıyım; bana yardımcı olabilir misiniz? Ayrıca, ailemin hidayeti için, benim de sabredebilmem için dua eder misiniz?


Allah sabırlar versin... Bu gibi durumda olan kardeşlerimize ben tavsiye ediyorum ki, geniş olacaklar, sinirlenmeyecekler! Çünkü, çok yaygın bir cahillik var... Bu millet İslâm’ı unutmuş, başka şeyleri öğrenmiş. Yâni, şimdi başka şeyleri bilen bir topluluğun karşısındayız. Onlara yumuşak yumuşak, tatlı tatlı İslâm’ı anlatacağız. Kibarca anlatılınca, yumuşak anlatılınca, deliller gösterilince, işi münakaşaya boğmadan güleç yüzle, tatlı dille anlatılınca, iyi netice alınabiliyor. Böylece emr-i ma’ruf nehy- i münker yapmağa, gerçekleri söylemeğe gayret etsinler. Allah yardımcı olsun...

Tabii, Allah-u Teâlâ Hazretleri hidayet versin de... Allah-u Teâlâ Hazretleri’nin hidayet vermesinin şartı, insanın edepli olmasıdır. Yâni, edepsiz oldu mu insan; Allah onu hidayete getirmez!.. Zalimlere, fasıklara, edepsizlere hidayet vermez!.. Adamda bir kabiliyet olacak da, ondan sonra hidayete gelecek.

Bakın, her zaman okuduğumuz Yâsin Sûresi’nin baş sayfasındaki ayet-i kerimeyi hatırlayın:


إِنَّمَا تُنذِرُ مَنْ اتَّبَعَ الذِّكْرَ وَخَشِيَ الرَّحْمَانَ بِالْغَيْبِ (يس:١١)

285

(İnnemâ tünziru meni’ttebea’z-zikre ve haşiye’r-rahmâne bi’l- gayb) “Senin sözün, senin ikazın, irşadın ey Rasûlüm; gaybe inanan ve zikre tabî olan insana tesir eder. Ötekisine tesir etmez!” (Yâsin, 36/11) diyor.

Edepsiz alamıyor, o hidayete mazhar olamıyor. Allah hatasını anlayıp, hatasından tevbe edip, edep sahibi olmaya muvaffak eylesin de, hidayet ondan böyle bucak bucak kaçmasın...


2. Soru:

Sakal bırakmak istiyorum, annem razı gelmiyor. Ne yapmam lâzım?


Yanağından öpersin, elinden öpersin; razı edersin. Basiretini gösterirsin. Anasını kandıramayan evlat olur mu?

“—Sünnetmiş, sevap kazanacağım, cennete gideceğim!” vs. diye gönlünü hoş etmeye çalışırsın.

Anlatmaya çalışsın, biraz vaizlik etsin. Hep biz edecek değiliz ya, o da; “Bak bunun sevabı varmış, kesmek harammış. Hilkatı tağyir yasak!” desin.


f. Sakalın faydası


Soru:

Bir insan sakal bıraktığı zaman, bu sakal haram irtikab etmekten kurtarır. Bir tutamdan daha kısa saklarsa, kısaltırsa sünnet-i şerîfi işlemiş olur mu?


Kendisini haramdan kurtarmış olur. İşlemiş olur. Sakalın kazınması bütün mezhep kitaplarımızda; İmam Ebû Hanife, Şâfiî, Hanbelî, Mâlikî, hiç ihtilafsız sakalın kazınması haram. Sakalın sünnet olan şekli bir tutam kadar, elini tuttuğun zaman uzun olmasıdır. Ama kısa da olsa haramdan paçayı kurtarmış oluyor, sakal sünnetine uymuş oluyor. Kadın olmadığı anlaşılmış oluyor, erkek olduğu anlaşılmış oluyor.

286

g. Sakalsız Kimsenin Fetvası


Soru:

“Sakalsız insanın verdiği fetvâ geçerli değildir, ancak kendi amel edebilir.” deniliyor. Bu söz hadis midir, hadis ise sahih midir?


“—Sakalsız insanın verdiği fetvâ geçerli değildir.” sözünün hadis olduğunu sanmıyorum. Çünkü Peygamber Efendimiz’in zamanın sakalını tıraş eden hiç yok gibiydi. O zaman sakal tıraş edildiğini ben bilmiyorum. Belki acemler, gayr-i müslimler filan tıraş oluyorlardı. Herhalde müslümanlar için öyle bir şey bahis konusu değildir.

Alim bir kimse ise, Türkiye’nin çeşitli meşakkatleri, sıkıntıları içinde söylediği söz fetvâ olabilir. Memuriyet hayatı, üniversite hayatı gibi çeşitli durumlar olabiliyor. Onun için sakalı olmayanın fetvâsı kabul olmaz gibi bir söz de tam geçerli olmuyor.


h. Sakalsız Hocalar


Soru:

Hiçbir mazereti olmadan sakal bırakmayan hocanın arkasında namaz kılınır mı? Ebussuud Efendi’nin fetvasında, sakalı bir tutamdan kısa olan imamın görevinden azlolunacağını söylüyormuş.


Kılınır. O onun kusurudur. Keşke bıraksa, ama kılınabilir.

Ebussuud Efendi Kânunî devrinin adamı. Biz şimdi Yirminci Yüzyıl’dayız. Sakal bir tutamdan kısaysa azlolunurmuş. Zaman değişince şartlar değişiyor. Kânunî devri başka, Ebussuûd Efendi zamanı başka. Yirminci Yüzyıl’da bunca bâdireler geçirmiş, İslâm darbeler yemiş, müslümanlar hapislere girmiş, asılmış, kesilmiş... Ondan sonra bir sürü problem var, zorluklar var. Şimdi şartlar biraz daha farklı. Bu şartların farklılığını İslâm kabul ediyor.

Bazı yerlerde mecburiyetler var, mecburiyet olan yerde;

287

اَلضَّرُورَاتُ تُبِيحُ الْ مَحْظُورَاتَ


(Ed-darûrâtu tubîhu’l-mahzûrât) “Zaruretler mahzurları bertaraf eder, onun yapılmasına müsaade kapısı açar.” kaidesi vardır.

Onları da nazar-ı dikkate almak zorundayız. Önemli olan önemsiz olan şeyleri birbirinden ayırt edebilmeliyiz. Asıl önemli şey neyse onun üzerinde durmalıyız. Böyle küçük detaylara, detay küçükse tabii, o kadar önem verilmeli! Kısa da olsa sakal bıraktı mı farzıyetini yerine getiriyor. Ama uzun ve kısa olması alimlerin çeşitli görüşleridir. O kadar dini zedeleyen bir nokta olmuyor.


i. Bıyıklar


Soru:

İslâm’da bıyıkları kökten kazımanın hükmü nedir?

Kâfirlere benzemek olursa haramdır. Ama Peygamber SAS Efendimiz buyuruyor ki:17


قُصُّوا الشَّوَارِبَ، وَأعْفُوا اللِّحٰ ى (حم. عن أبي هريرة)


(Kussu’ş-şevâribe, ve a’fü’l-lihà) “Bıyıkları kısaltın, sakalı uzatınız!” buyurmuş.

Onun için dibi, beyazı görünecek kadar kısaltırlarmış. Asıl mühim olan sakal bırakmaktır. Bıyıkların kısa olmasında mahzur yok. Hatta tıraşlansa bile bazı mezheplere göre [cevazı] var. Ama yüzü, gözü, her şeyi ötekilere benzemek tarzında yapmamak lâzım.




17 Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.II, s.229, no:7132; Ebû Hüreyre RA’dan. Taberânî, Mu’cemü’l-Kebîr, c.XI, s.152, no:11335; Heysemî, Mecmaü’z-Zevâid, c.V, s.305, no:8863; Abdullah ibn-i Abbas RA’dan. Kenzü’l-Ummâl, c.VI, s.653, no:17226; Keşfü’l-Hafâ, c.II, s.97, no:1876;

Câmiü’l-Ehàdîs, c.XV, s.154, no:15202.

288

j. Saç Tıraşı


Soru:

Başı tıraş etmek sünnet mi?


Bir insanın saçını kesmesi veya uzatması serbesttir. Peygamber Efendimiz’den ikisi de rivayet edilmiştir. Bazı kereler kulağının ucu hizasına kadar uzattığı rivayeti var, bazılarında da tıraş ettiği rivayeti var... Her ikisi de olabilir.

289
15. SOSYAL ÇALIŞMALAR