Rabıta-i mürşid yaparken mürşid Allah ile kulu arasına girmiyor mu?
Olmuyor. Ne demek Allah ile kul arasına girmek; nereden çıkmış? İlgisi yok!
İnsan namaza duracağı zaman, “Allahu ekber” derken Kâbe’yi karşısında hayal edecek. Kâbe’ye doğru dönüyor ya... Tasavvur edecek: Mültezem şurada, Hacer-i Esved şurada, Hatîm şurasında, Makàm-ı İbrâhim şurada... Bu Allah’la kulun arasına Kâbe’nin girmesi midir? Değil... Böyle bir şey tasavvur edebilir.
İnsan askerdeyken gözünü kapattı, annesini babasını düşündü. “Ah evim, barkım, annem, babam...” diye hayal etti. Bu Allah’la kulu arasına girmek değildir, onunla bir ilgisi yoktur.
Şimdi biz karşı karşıya konuşuyoruz. Mürid de tesbih çekerken şeyhimle beraber çekiyoruz diye düşünüyor; ne var yâni?
Allah mekândan münezzehtir. Öyle aradan, aralıktan filân da münezzehtir. Araya girmek diye bir şey bahis konusu değildir.