Nazardan korunmak için ne tavsiye edersiniz?


Nazardan korunmak için Kul huva’llah, Kul eûzü bi-rabbi’l-felak, Kul eûzü bi-rabbi’n-nâs sûreleri okunabilir.

Ayrıca bu konuda bir hadis-i şerifi Deylemi rivayet etmiş. Peygamber SAS Efendimiz buyurmuşlar ki:[72]

 

فِي كِتَابِ الله ثَمَانُ آيَاتٍ لِلْعَيْنِ: الْفَاتِحَةُ، وَآيَةُ الْكُرْسِي

(فر. عن عمران بن حصين)

 

(Fî kitâbi’llâhi semânü âyâtin li’l-ayn: El-fâtihatü, ve âyete’l-kürsiy) [Allah’ın kitabında sekiz ayet nazar içindir: Fâtiha ve Ayete’l-Kürsî.]

Bir evde bir kul, Fâtiha’yı (El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...) ve Ayete’l-Kürsi’yi (Allàhu lâ ilahe illâ hüve’l-hayyü’l-kayyûm… diye başlayan ayet) okursa, o gün o kimseye birisinin nazarının değmesi mümkün değil. İnsanların nazarı da değmez, cinle­rin nazarı da değmez. Ne insanın, ne cinin nazarı değer.

Demek ki, hadis-i şeriften nazara karşı bir tedbir öğrenmiş olduk. Fatiha suresini de, Ayete’l-Kürsi’yi de hepimiz biliyoruz. Bir evde insan bunları okursa o gün nazar değmesinden kurtulmuş oluyor.

İnsan arabasını kazaya uğratıyor, kendisine bir za­rar geliyor, “cart” diye yırtılıyor, “pat” diye lekelenir. Güzel bir ayna almışlar, getirmişler, komşu bir bakıyor, “çat” diye kırılıyor. Ayna çok güzel, nazar değiyor yani.

Nazar var mıdır? Bu konuda buyruluyor ki:[73]

 

الْعَيْنُ حَقٌّ (حم. ق. د. ن. عن أبي هريرة؛ ه. عن عامر بن ربيعة)

 

(El-aynü hakkun) “Nazar değmesi haktır. Böyle bir şey vardır.”

Sapanca’da biz bunu konuşuyorduk. İhvanımızdan, Geyveli ama Gölcük’te oturan ak sakallı Yaşar amca geldi;

“—Ben, bizim Geyve, Taraklı’dan öyle bir kimse bi­liyorum ki, acaip nazarı değerdi.” dedi.

Mesela atlı birisi “dıgıdık dıgıdık” çarşıdan gidi­yor. Adam yanındakilere dermiş ki;

“—Şu atlıyı atından düşüreyim mi?”

“—Düşür de görelim!” derlermiş.

Bir nazar edermiş, adam “Küt!” aşağıya... O kadar gözü değen bir kimseymiş.

İnsan, misalini bazen bizzat kendisi gör­müş oluyor. Biz de kendi hayatımızda böyle şeyleri duy­muşuzdur, görmüşüzdür. Fatiha Sûresi’ni, Ayete’l-Kür­sî’yi hepimiz biliyoruz. Okuyalım ki bu görünmez tesirden, kem gözlerden Allah bizi korusun.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN

[72] Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs, c.III, s.139, no:4372; Umran ibn-i Husayn RA’dan.

Câmiü’l-Ehàdîs, c.XIV, s.499, no:14819; Keşfü’l-Hafâ, c.II, s.82, no:1816 .

[73] Buhàrî, Sahîh, c.XVIII, s.317, no:5488; Ebû Dâvud, Sünen, c.X, s.380, no:3381 İbn-i Mâce, Sünen, c.X, s.336, no:3498; İbn-i Mâce, Sünen, c.X, s.335, no:3497, s.319, no:8228; Ebû Ya’lâ, Müsned, c.XI, s.509, no:6632; Ebû Hüreyre RA’dan.

İbn-i Mâce, Sünen, c.X, s.335, no:3497; Ebû Ya’lâ, Müsned, c.XIII, s.119, no:7195; Hàkim, Müstedrek, c.IV, s.240, no:7499 Àmir ibn-i Rebia RA’dan.

İbn-i Mâce, Sünen, c.X, s.337, no:3499; Hz. Aişe RA’dan.

Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.I, s.274, no;2477; Hàkim, Müstedrek, c.IV, s.239, no:7498; Taberânî, Mu’cemü’l-Kebîr, c.XI, s.20, no:10905; Abdullah ibn-i Abbas RA’dan.

Kenzü’l-Ummâl, c.VI, s.744, no;17656; Câmiü’l-Ehàdîs, c.XIV, s.379, no;14535.