Milâdî yılbaşında sırf müslüman dostlarımızı hatırlamak, onları aramak maksadıyla tebrik gönderilmesine ne dersiniz?


“Doğru olmaz.” derim. Çünkü müslümanların gayri İslâmî âdetleri uygulaması yanlış bir şeydir. Bizim onların her şeylerine karşı tavır koymamız lâzım; kendi yolumuzu, kendi tavrımızı bilmemiz lâzım! Kılıkta, kıyafette, örfte, âdette, yaşayışta, evde barkta...

Bu evi, bu binayı seviyoruz. Neden? Bu bizim kendi mimarimiz diye. Ben betonarmeyi sevmiyorum. Tabii mecbur kalıyoruz, oturuyoruz da...

Her şeyin bize mahsus olanını tercih etmeliyiz. Kaldı ki burada bizim kendi an’anevî, dinî değerlerimize karşı gayrimüslimlerin değerleri var. Onların revaçta olma meselesi var. Hurafe var, bâtıllar var. Onun için, onlara uymak hiçbir şekilde gerekmiyor.

 

Eğer kardeşler arasında muhabbeti arttırmak istiyorsanız, Mevlid Kandili münasebetiyle, daha başka mübarek günler münasebetiyle veya o kardeşimizin bir mutlu gününü defterinize kaydedip onu bahane ederek dinî vesilelerle tebrikleri öyle yapın. Çocuklarınıza hediyeleri dinî günlerde alın!

“—Bugün Mi’rac Kandili, ben sana bunu getirdim oğlum, yavrum...” diyerek onların zihinlerine dinî günlerin yerleşmesine gayret edin.

Meselâ, kardeşlerinizi de “Cuma mü’minin bayramıdır!” diye cuma günü tebrik edin.

Üç Aylar gelecek, Regaip Kandili olacak; o vesileyle yaparsınız. “Receb-i Şerîf’iniz, Üç Aylarınız hayırlı olsun!” dersiniz. Kandil günlerini tebrik edersiniz. Bir başarısını tebrik edersiniz... Başka vesileler, İslâmî vesileler bulun; her vesileyle İslâm’ı hatırlamaya ve hatırlatmaya çalışın!

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN