Kayınvalidem ve kayınbabamla üç yıldır dargınız. Üç defa aracı gönderdim, barışmak istemediler. Dargınlığın günah olduğunu bildiğim için rahatsız oluyorum.
Dargınlık günah... Peygamber Efendimiz buyuruyor ki, “Dargınlıkta birisi barışmak istiyor, öbür taraf barışmıyorsa; günah barışmayana döner, barışmak isteyen kurtulur.” Elini uzatan kurtulur; el vermeyen cezayı çeker, vebal onun üzerine kalır.
Onun için, yine bu iyi niyetine sahip olsun, arada hediye göndersin, mektup göndersin, tebrik göndersin; bayramda, seyranda barışmağa çalışsın. Cahildir, halkımızın çoğu bilmiyor.
Hacca gidecekmiş bizim kardeşlerimizden birisi... Ağabeyisine gitmiş, helâllik istemiş; vermemiş. Bu adam öldürmedi ki yâni, bu senin kardeşin... Nihayet ufak tefek bir şey varsa da, işte helâllik istiyor. Vermemiş. “Affetmedi beni, vermedi.” diyor. “O affetmezse, Allah affeder!” dedim ben de... Kızdım. Niye affetmiyor? Varsa bir şeyi, söylesin!
“—Sen mirasta bir tarla fazla aldın; onu verirsen barışırım!” desin.
“—Yok…”
“—Öyle bir şey yoksa neden helal etmiyorsun?”
“—Etmiyorum işte…”
“—Etmiyorsan sen bilirsin. Allah affeder o zaman. Allah zalimi sevmez, haksızı sevmez.”