“Her bid’at sapıklıktır.” hadîs-i şerifini söylüyorsunuz, oysa burada da bid’atler yapılmakta. Buna ne dersiniz?
Bid’atlerin üzerinde bilgi sahibi olmak lazım. Önüne gelen herkes her şeye pat “Bid’at!” diye bir yapıştırıyor...
Küllü bid’atin dalâletün. Bu, dinin aslını değiştiren, itikada muhâlif olan, insanları İslâm’dan uzaklaştıran şeyler. Yoksa burada mesela farzla sünnet arasında Kul hüva’llàhu ehad okunuyor, buna “bid’at” diyorlar. Canım Kur’an okumak sünnet ama, bu arada okunduğu zaman işte namaz kılanlar şaşırıyormuş da uygun olmuyor veya bu âdet hâline getirilince doğru olmuyor... Ama netice itibariyle o kadar, ötekiler gibi olan bir şey değil.
Adam tesbih kullanıyor, zikrinin sayısını bilsin diye. Bid’at. Bu bid’at ötekiler ölçüsünde değildir. Sapıklık kelimesi oradaki bid’atin hangi cins bir bid’at olduğunu açıklayan bir bid’attır. Dini tağyir eden, değiştiren, ölçüsünden çıkartan şeydir.
Tabii burada başka bid’atler varsa, hakikaten dine uygun olmayan, onları arkadaşlar birbirlerine söylesinler, düzeltsinler.
Bid’atin avukatlığını yapar mıyız? Mümkün mü?
Bid’ati kim nerede görüyorsa, o arkadaşın yanına gitsin:
“—Kardeşim, bu yaptığın bid’attir, doğru değildir.” diye emr-i mâruf, nehy-i münker bâbından yumuşak yumuşak ona dinin aslını öğretsin!
Burada yapılıyor, her yerde yapılabilir. Mümkündür. Burası kalabalık bir yer, adamları içeriye kontrol edip de imtihanla almıyoruz ki... Caminin kapısında durup da imtihanla mı alıyoruz içeriye?
Herkes geliyor, hadis-i şerifi dinlesin diye. Bizim başımızın tacıdır, Allah hepsinden razı olsun. Hiçbir şey bilmeden gelsin ki bir şey öğrensin. Ama bilmediği bir hatalı şey varsa sen de ona yumuşak yumuşak, kaçırmayacak gibi yumuşaklıkla anlat.
Çünkü ben bir kere Ankara’da bizim komşuya dedim ki;
“—Hadi gel, seni camiye götüreyim.”
“—Hocam, birkaç defa camiye geldim, hacı amcalar bana öyle bağırdılar ki şimdi korkuyorum.” dedi.
Adam tabii namaz kılmasını bilmiyor, otururken kalkarken diz çökerken doğru düzgün beceremiyor, acemiliği belli oluyor; hacı amcalar oradan yüklenmişler buradan yüklenmişler, adamı korkutmuşlar; camiye gidemiyor.
Öyle olmayacak. Yumuşak yumuşak... Adamın hâline bakacaksın; daha bu ibtidaî, yeni başlamış, yumuşak yumuşak muamele edeceksin. Tatlılıkla:
“—Aferin, namaz kılmaya başlamışsın, çok güzel! Peygamber Efendimiz hadis-i şerifinde şöyle buyurmuş, şöyle yaparsan daha da iyi olur, daha çok sevabı var...” diye teşvik ederek, yumuşak yumuşak yapmak lazım. Kaçırtmadan yapmak lazım. Yoksa emr-i mâruf, nehy-i münker yapılsın, burada hiç bid’at bırakmayalım.
Burası, bu cami Türkiye’nin, belki de dünyanın önemli camilerinden biridir. Ben dünyanın birçok yerlerine gittim el-hamdü lillâh, Avustralya’yı gördüm, Avrupa’yı gördüm, Orta Doğu’yu gördüm, İran’ı gördüm; şöyle bir cami kolay kolay bulamazsınız. Şu caminin kıymetini bilmek lazım. Bu camide sünnet-i seniyyeye uygun çok güzel haller vardır.
El birliğiyle, bunu uzaktan tenkit yoluyla değil de gördüğümüzü lütf ile kardeşçe düzeltelim. Herkes hata yapabilir. Allah’ın kullarıyız. Hatamız olabilir. Güzellikle düzeltelim!