“Dinde aşırıya gitmeyeceksin.” deniyor. Dinde aşırılık nedir?
Allah-u Teàlâ Hazretleri bizden çok ibadet istemiyor. Tâkat getiremeyiz. Peygamber Efendimiz de, çok fazla ibadet etmekten ashâbını, etbâını men eylemiştir. Meselâ, bir hadis-i şerifinde buyurmuş ki:[20]
خُذُوا مِنَ الْعَمَلِ ما تَطِيقُونَ، فإِنَّ الله لاَ يَمَلُّ حَتَّى تَمَلُّوا
(حم. خ. م. حب. ق. عن عائشة)
RE. 277/1 (Huzû mine’l-ameli mâ tutîkùn) “Amellerden güç yetirebileceğiniz kadarına girişin!” Öyle çok fazla ibadet taat edip de, bir ara yapıp ondan sonra yorulup, dermansız düşüp, ibadetten soğuyup kenara çekilmek doğru değil.
(Feinna’llàhe lâ yemellü hattâ temellû) “Çünkü, Allah sizin yapacağınız ibadetlerden bıkmaz. Kulum çok ibadet etti, artık etmesin demez; siz bıkmadıkça…”
Amma kul bıkıverirse, mahvolur. Namazdan bıkıverirse, oruçtan, ibadetten bıkıverirse, bu yoldan dönüverirse, bu güzel yolu bıraktı mı, bundan sonraki yolların hiç birisi cennete götürmez. Haktan gayri yol cehenneme götürür insanı. Allah saklasın...
Sen ihtiyarlarsın, seyahate çıkarsın, hasta olursun; yapamayacak duruma gelirsin. Onun için hayatın çeşitli devrelerini, hallerini düşünerek ibadeti ölçülü yapmak lazım. Aşırı yüklenip aşk ile şevk ile, “Ben çok yaparım, çok yaparım, çok yaparım.” diye fazla fazla yaptığı zaman, sonra da yapamadığı zaman insanı sorumluluğa düşürür. Onun için, Peygamber Efendimiz aşırı olmamayı, itidalli, dengeli olmayı tavsiye etmiş.
Neden? “Bir zaman gelir yapamazsa, Allah’ın sevmediği bir duruma düşer.” diye ondan söylemiştir. Dinde aşırı gitmemenin sebebi hikmeti budur. Onun için öyle söyleniyor, acıdığı için. Allah da amellerin çokluğunu sevmiyor. Amellerin en sevaplısı, yani ibadetlerin, hayırların, yapılan şeylerin en hayırlısı, az bile olsa devamlı olanıdır. Allah devamlılığı, vefâlı kulu seviyor.
Peygamber SAS Hazretleri buyuruyor ki:[21]
أَحَبُّ اْلأَعْمَالِ إِلَى اللهِ أَدْوَمُهَا وَإِنْ قَلَّ (خ. م. حم. عن عائشة)
(Ehabbü’l-a’mâli ila’llàhi edvemühâ ve in kalle) “Allah katında amellerin en sevgilisi, az da olsa devamlı olanıdır.” Az da olsa, böyle istikrarlı, muntazam, aksatmadan gitmeyi sever.
Bir profesörden bahsettiler, şimdi bir kurumda çalışıyormuş. Geçen gün bir arkadaş söyledi, ben tanırım kendisini. İyi, bilgisi var. Elinde çanta gezerdi, genç yaşından beri çalışırdı. Bir ara çok ibadet yapmış, şimdi namaz bile kılmıyormuş.
İmam hatipli bu adam ya! Namaz bile kılmıyormuş, olmadı. Allah devamlılığı seviyor. Vefâlılığı seviyor, güzel şeyleri devamlı yapmak lazım, onu seviyor. Bir yapıp bir bırakmayı sevmiyor.
[20] Buhàrî, Sahîh, c.VII, s.79, no:1834; Müslim, Sahîh, c.IV, s.191, no:1307; Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.VI, s.84, no:24584; İbn-i Hibbân, Sahîh, c.II, s.67, no:353; İbn-i Huzeyme, Sahîh, c.III, s.283, no:2079; Ebû Avâne, Müsned, c.II, s.173, no:2719; Tahâvî, Müşkilü’l-Âsâr, c.II, s.141, no:547; Abdürrezzak, Musannef, c.XI, s.290, no:20566; Begavî, Şerhü’s_Sünneh, c.II, s.158; Hz. Aişe RA’dan.
Kenzü’l-Ummâl, c.III, s.29, no:5300; Câmiü’l-Ehàdîs, c.XII, s.263, no:11881.
[21] Buhàrî, Sahîh, c.XX, s.100, no:5983; Müslim, Sahîh, c.IV, s.188; Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned, c.VI, s.165, no:25356; İshak ibn-i Râhaveyh, Müsned, c.II, s.140, no:626; Kudàî, Müsnedü’ş-Şihâb, c.II, s.254, no:1303; Beyhakî, Sünenü’l-Kübrâ, c.II, s.485, no:4342; Begavî, Şerhü’s-Sünneh, c.II, s.160; Hz. Aişe RA’dan.
Kudàî, Müsnedü’ş-Şihâb, c.II, s.254, no:1302; Tahâvî, Müşkilü’l-Âsâr, c.III, s.261, no:1065; Ebû Hüreyre RA’dan.
Kenzü’l-Ummâl, c.III, s.57, no:5476; Câmiü’l-Ehàdîs, c.I, s.418, no:669.