Cuma namazı kılmayan arkadaşlarımıza ne yapmasını tavsiye edersiniz?


Kılmalarını tavsiye ederiz. Onlara tatlı tatlı meseleyi anlatmayı tavsiye ederiz. Hakkında kitaplar yazılmıştır. Bize de gelip zaman zaman soruyorlar. Biz de kanaatlerimizi söylüyoruz. “Tartışma olacak, tartışmaya girmeyelim.” diyor. Tartışma olur. Biz fikrimizi söyleyeceğiz, karşı taraf fikrini söyleyecek. Hak neyse o anlaşılacak. Tartışma vardır. Tartışma İslâm’ın kendisinde, Kur’an-ı Kerim’in kendisinde vardır. Hatta Bakara Sûresi’nin ilk sayfalarında bakıyoruz:

 

وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ لَا تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ قَالُوا إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ

 (البقرة:١١)

 

(Ve izâ kîle lehüm lâ tüfsidû fi’l-ardı kàlû innemâ nahnü muslihûn.) [Onlara, “Yeryüzünde fesat çıkarmayın!” denildiği zaman, “Biz ancak ıslah edicileriz!” derler.] (Bakara,2/11)

Onlara şöyle dersin, onlar şöyle cevap verirler, şöyle oldu böyle oldu... Münâkaşaları dinimiz bize öğretiyor ki; “Bak böyle derlerse böyle cevap verin. Böyle bir durum olursa siz de ağzınızı kapatmayın.” demek istiyor.

Hakkı söylemek her zaman olacak. Ondan hiç geri durmayacağız. Yalnız hakkı söylemenin metodu önemlidir; yumuşaklıkla... ”Aziz kardeşim, canım kardeşim, sevdiğim dostum, şekerim...” Kimisi -erkek erkeğe- “sevgilim” diyor... Ne derse, gönlünü alacak laf söyleyeceksin. “Ben senin iyiliğini istiyorum. Bu işte kanaatim şudur. İşin doğrusu Allahu a’lem budur... Öteki taraf tehlikelidir. Bunu böyle yaparsan, günah olma ihtimali vardır. Kalbin mühürleniverirse, Allah’ın rızasına aykırı bir şey olursa ne yaparız...” diye tatlı tatlı anlatsın.

Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN