• /
  • Kütüphane
  • /
  • Tebliğ ve İrşad Çalışmaları
  • /
  • 141 ilâ 160. sayfalar
121 ilâ 140. sayfalar

Camiye çeşitli sebepten gelemez. Kadınlar gelemez; çoluk çocuğu kalabalıktır, bakması lâzımdır, çocuğunu bırakacak kimsesi yoktur, evinden ayrılamaz. En mâsum sebep budur. Bunun dışında, utandığı için gelemeyen vardır. Benim camiye camiye liyakatım yoktur diye gelemeyen vardır. Kendisini temiz görmediği için gelemeyen vardır. Binâen aleyh, tebliğe, irşada en çok muhtaç olan insan, irşad ve tebliğin kaynağından en uzak olan insandır. Onlara irşadı götürmek için bu çok güzel bir vasıtadır.

Radyo fevkalâde güzel bir vasıtadır, televizyon fevkalâde güzel bir vasıtadır, büyük bir başarıdır. Alettir; hayra kullanılırsa büyük sevap olur, şerre kullanılırsa korkunç bir silâhtır, şerre vasıta olur. Allah-u Teâlâ Hazretleri bize, bu imkânları kullanmakta yardım eylesin, tevfikını refik eylesin...

Böyle bir yayınla, kadın mutfakta çalışırken, sizin irşad ve tebliğ malzemenizi dinleyebiliyor. Bir şoför, arabasını sürerken dinleyebiliyor. Bir otobüs şoförü şuurluysa, mahsustan radyonun orasını açıyor, kırk kişiye, kırkbeş kişiye yol boyunca cami hayatı yaşattırıyor, cennet hayatı yaşattırıyor. Tarlada dinlenebiliyor, mahalle arasında dinlenebiliyor, köyde dinlenebiliyor. Pilli radyolar var, cereyanlı radyolar var... Hâsılı şâhâne bir hizmet, çok geniş imkânı var... Çok geniş insan kitlelerine hitab etme imkânını bulabiliyorsunuz ve böylece hitab sahası geniş olduğundan, fayda sahası çok olduğundan hizmetlerin en büyüğü oluyor.

141

Biz sanıyorduk ki, televizyon çıktığı zaman radyoların hükmü geçmiştir, devri kapanmıştır. Fakat tecrübe ile gördük ki, radyonun müstesnâ bir kullanma alanı var... Televizyon bazı yerlerde onun yerine geçemiyor. Meselâ, taksi şoförünün yanında televizyon olmuyor; ona mı baksın, yola mı baksın?.. Bazı yerlerde olmuyor, olmayan yerler var... İşyerinde olmayabiliyor. Ama radyo, wolkman'ini beline bir takmış olan bir delikanlının kulaklığından, sokakta yürürken bile onun kulağına gelebiliyor.

Onun için, çok mühim bir hizmettir. Radyo çok önemli bir tebliğ ve irşad vasıtasıdır, ta'lim vasıtasıdır, İslâm'ı yayma vasıtasıdır. Bu sebeple bizler, Türkiye'nin her şehrinde, her bölgesinde, her beldesinde bu hizmetin faaliyette olmasını temenni ediyoruz. Bu hizmetler organize olduğu zaman, yapıldığı zaman, İslâm lehine çok büyük faydalar olacağını tecrübeyle kendimiz gördük. Başkalarına da bildiriyoruz ki, bu güzel bir hizmet vasıtasıdır, bundan çok büyük faydalar hası oluyor; onlar da bu hizmetlere katılsınlar!..

142

Ben aciz kardeşiniz, duanıza muhtaç kardeşiniz, emekli üniversite profesörüyüm. İlkönce müftü efendilerin izinleriyle camilerde vaaz ediyorduk. Ama camiler yetmiyor. Üçbin kişi beşbin kişi geliyor, bir kısmı geri gidiyor. Camiler mü'minlerin coşkunluğuna kâfi gelmiyor. Cuma günleri sokaklara taşıyor müslümanlar... Kartonları alıyorlar, kartonların üstünde namaz kılıyorlar. Paltosunu çıkartıyor, paltosunun üstünde namaz kılıyor. Camiler yetmiyor.

Onun için kubbesi çok yıldızlarla donanmış olan bir büyük caminin altında bu tebliğin yaplması lâzım; bu da fezâdır. İşte fezânın altındaki yeryüzü müslümanlar için tahûr kılınmıştır, bir de mescid kılınmıştır. Hem temizdir, hem temizleyicidir, --teyemmüm için-- hem de ibadethânedir.

Onun için bizim kubbemiz gökyüzü, zinetleri yıldızlar, halımız da yeryüzü... İrşad çalışmalarımız da, sesimiz de elektromanyetik dalgalara yüklenmiş irfan dalgaları...

Allah-u Teâlâ Hazretleri çalışanlardan râzı olsun... Bu işin tahakkukuna emeği geçenleri biliyorum, belki isimlerinin ortaya çıkmasını da istemezler; çünkü onlar Mevlâlarından ecir ve rahmet, lütuf ve nimet bekliyorlar, kuldan alkış beklemiyorlar. Sa'yleri meşkûr olsun... Allah-u Teâlâ Hazretleri hizmetleri dâim eylesin... Cümlemizi yolunda dâim, zikrinde kàim eylesin... Sevdiği kullar eylesin...

143

Çalışmalarımızla İslâm'ı dünyanın her yerine yaymaya bizleri muvaffak eylesin... Ezanların susturulduğu, minarelerin yıkıldığı, camilerin bombalandığı yerlerde yeniden minareler dikmek, yeniden camiler yapmak nasib eylesin... Elimizden nice ehl-i gaflet ve cehâletin imana gelmesini, hidâyete ermesini nasib eylesin... Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin dini yeryüzüne hakim oluncaya kadar;

(Litekûne kelimetullàhi hiyel ulyâ) Allah'ın Lâ ilâhe illallah bayrağı en yüksek yere dikilinceye kadar en güzel hizmetleri yapmaya Allah bizi muvaffak eylesin... Bayrağı papalığın kubbesine dikmeyi nasib eylesin...

Esselâmü aleyküm ve rahmetullah!..

5. 5. 1995 İrfan FM Açılış - MALATYA

144

ZOR OYUNU BOZAR

Bismillahir rahmanir rahim.

Elhamdu lillahi rabbil alemin... Hamden kesiran, tayyiben, mubareken fih... Kema yenbagi licelali vechihi ve liazimi sultanih... Ves salatu ves selamu ala hayra halkihi taci ruusina ve tabibi kulubina, menbais sidki ves safa muhammedinil mustafa... Ve ala alihi ve sahbihi ve men tebiahu biihsanin ecmain...

Aziz ve muhterem kardeslerim!..

Cok uzak yerlerden, yuzlerce kilometre mesafelerden gelen kardeslerimiz var... Yogun, kesif calismalarla dolu bir iki gun bir arada olabiliriz. Bu aksamki toplantilarin ilkini burada, Allah'in adiyla, Kur'an-i Kerim'le acmis, baslamis bulunuyoruz. Zaman da onemlidir; zamandan azami istifadeyi ve gereken azami tasarrufu yaparak calismalari yurutelim. Allah-u Teala Hazretleri tevfikini cumlemize refik eylesin...

Aziz ve muhterem kardeslerim!.. Bu toplanti, Anadolu'muzun dogu illerindeki hizmet ehli kiymetli kardeslerimizin de istirakiyle, onemli bir toplanti durumundadir.

Surada bir harita var; belki uzaktan iyi gorulmez, ben aciklayayim: Turkiye'nin Kayseri dahil, Ankara'nin asagisindan Trabzon'un asagisina kadar duz bir cizgi halinde ve Adana dahil, Silifke dahil asagiya kadar olan kismi; butun Irak, butun Suriye, butun Urdun; Arabistan yarimadasinin da Medine-i Munevvere dahil kuzey kismi; Sina yarimadasinin tamami ve Misir'in kuzeyi, Iskenderiye'den ileriye dogru hudutlara dahil... Yani, bizim su anda icinde bulundugumuz Malatya'nin da dahil oldugu butun bu kisimlar Israil'in haritasi icindedir.

145

Yani Israil'in amaci, Amerika'da da kuvvete sahib oldugundan, Amerika'nin yonetimine de te'siri oldugundan, Avrupa'da da, Avrupa Birligi'nin cesitli milletlere ait bayraklarinin dalgalandigi merkezinin bulundugu Strazburg'da da sahib oldugu nufuz ile ve dunyanin her yerindeki organize tehditleriyle, Turkiye'nin butun su ve petrol havzalari dahil Ortadoguyu ve bizim topraklarimizi --Malatya dahil-- kendi topraklari arasina katmayi amacliyor. Bunu istiyor, bunu arzuluyor ve bunun calismasini yapiyor. Bizim PKK olarak gordugumuz olaylarin arkasindaki kimsenin soylemedigi gercek budur.

Kimse soylemiyor. Diyorlar ki: "Zaten Yunanlilar dusmanimiz, zaten Ermeniler dusmanimiz, bir ucuncu cephe acmayalim!" diyorlar ama gercek bu... PKK'yi kiskirtan, organize eden, ayarlayan hepsi bu...

Dunyanin en muhim uc seyi var: Basta petrol olmak uzere enerji... Ondan sonra yasamak icin en hayati madde olan su... Ondan sonra da ekmegin asil maddesi olan tahil... O GAP projesi ve saire, bizim harcadigimiz milyarlar, trilyonlar... Israil bunlara goz dikmis, buralari elde etmenin calismasini yapiyor.

146

Neden boyle bir seye cesaret ediyor?.. Bizim geriligimizden, cahilligimizden istifade ediyor. Bizim organize olmamamizdan istifade etmeyi dusunuyor. Bizim kalabaligimizdan korkmuyor. Cunku, elindeki imkanlar, silahlar, alet, edevat, techizat, uluslararasi munasebetlerdeki guclulugu gibi seylere guveniyor. Her ulkenin icindeki kendisine bagli elemanlara guveniyor. Amerika'nin ic politikasinda, dis politikasinda; Almanlarin ic politikasinda, dis politikasinda; hatta Vatikan'da, Vatikan gibi hristiyan devletinde bile sahib oldugu nufuza guveniyor. Cunku, icinde aslen yahudi olan papazlar var... Asil kokeni yahudi olan, siyonizme hizmet eden papazlar var...

Simdi aziz ve muhterem kardeslerim!.. Biz burada bu meseleleri bilen insanlar olarak, 2100 senesine kadar onumuzdeki programlari inceleyen insanlar olarak, o zamana kadarki dokumanlar elimizde olan insanlar olarak, size tarihi bazi seyleri hatirlatmak icin toplanmis bulunuyoruz. Yani sizi ilgilendiren, sizin cocuklarinizi ilgilendiren, sizin Allah divaninda yuzunuzun ak olmasini saglamakla alakali olan, Allah'in divaninda sorumlu duruma dusmenize sebep olacak bir takim konulari konusmak uzere burada toplanmis bulunuyoruz.

147

Turkiye'nin buyuk bir kismini ve bu menfur haritanin icindeki illeri temsil ediyorsunuz. Oralardan hareketle, bu toplantiya gelmissiniz. Biz bunlari baska yerlerde de soyluyoruz ama, meseleleri anlayabilmek bir seviye meselesidir. Yani, Turkiye'nin ve dunyanin durumunu bilmek lazim!.. Tahsili ve gorgusu, calismalari, kulturu bu meselelerin, soylenilen rakamlarin, konusulan konularin ehemmiyetini anlamaga yeterli olmasi lazim!.. O olmadigi zaman, klasik usulle, eski anlayisla bu meseleleri anlayamayabilir bazi kimseler...

Aziz ve muhterem kardeslerim!.. Netice itibariyle biz, Allah'in rizasini arayan insanlariz. Allah'in sevdigi, razi oldugu bir kul olmak istiyoruz, Allah'in sevdigi, razi oldugu isleri yapmak istiyoruz; halis niyetimiz bu... Allah'in sevdigi, razi oldugu isler, sadece namaz kilmak, oruc tutmak, hacca gitmek, tesbih cekmek degildir. Ummet-i Muhammed'in istikbaliyle ilgilenmek onemli!.. Islam'in selametini, bekasini dusunmek onemli!.. Islam'in bayraginin burctan asagi inmemesini saglayacak insanlara ihtiyac var, kadrolara ihtiyac var...

148

Bunu dusunen, resmen bunu kendisine vazife edinmis bir ulke yok!.. Osmanli vardi. Osmanli devletinin basindaki yoneticiler, halife olarak dunyanin her yerindeki muslumanlara yardim etmeye calisiyordu. Asker gonderiyordu, para gonderiyordu, beynel milel toplantilarda savunuyordu. O devlet yok olduktan sonra ortada olan devletler, boyle bir seye sahib olmak istemediler. Dusmanlarin buyuklugu karsisinda cekindiler.

Simdi biz, dunyanin uzerindeki politikalarin degismesi, guc kuvvet merkezlerinin degismesi, cephelerin degismesi meseleleri ile yakindan ilgilenen insanlariz. Bunlari mutehassis uzmanlardan, profesorlerden, bakanlik yapmis en yetkili insanlardan, milletvekillerinden konusmacilar celbederek, muhtelif toplantilarda camiamiza yaygin bir bilgi halinde tanitmak icin muhtelif calismalar yaptik. 1992 senesinde Ayvalik'ta Murat Reis Oteli'nde toplantilar yaptik... Gemlik'te toplantilar yaptik, Bursa'da toplantilar yaptik... Izmir'in Soke'sinde, Nevsehir'de Dedeman Oteli'nde toplantilar yaptik... En guzide kardeslerimizi ve hizmette cansiperane calisan arkadaslarimizi cagirarak, dunyanin degisen sartlarini inceledik.

149

Dis politikadaki degismeleri ve bu degismelerin bize getirecegi faydalari, zararlari, tehlikeleri bahis konusu ettik. Bunlari dergilerimizde yazdik. Dergilerimizi birbirlerimizle haberlesmek icin bir arac olarak, bir mektup gibi, bir mesaj gibi dusunuyoruz. Sadece dergi cikarmis olmak icin yapmiyoruz bu nesriyati... Bunun icindeki bilgileri arkadaslarimiz ogrendikten sonra, calismalarimiz musterek calisma olarak devam etsin istiyoruz.

Cok net olarak, kelimelerin manasini bile bile, ustune bastira bastira soyluyorum: Cok ciddi bir savas ile karsi karsiya muslumanlar!.. Kufur muslumanlarla carpisiyor, ama bu ilan edilmemis bir savas... Ilan edilmemis muazzam bir savas var... Bu savasta, bir tarafta super devletler var; Amerika var, Avrupa devletleri var... Baska musrik devletler var; mesela Hindistan gibi, Japonya gibi musrik, ilahi bir dine bile sahib olmayan devletler var... Bir tarafta da mazlum, magdur, geri, ibtidai, cahil, gafil muslumanlar var...

--Peki, niye boyle mazlum, magdur, cahil, gafil muslumanlari kendilerine hedef edinmisler ve niye Islam'la ugrasiyor bu herif-i naserifler?.. Dunya uzerindeki en onemli guc odaklari niye Islam'la ugrasiyor?..

150

Onlar menfaatlerini sagladiklari zaman, Islam'in bir takim emirlerinin yapilmasina da musaade ediyorlar, bir sey demiyorlar. Mesela, Suudi Arabistan Amerika'nin avucunun icinde mi?.. Icinde... Suudi Arabistan'in petrolu ARAMCO tarafindan somuruluyor mu?.. Somuruluyor. Paralari Amerikan bankalarinda mi?.. Amerikan bankalarinda... Suspayi olarak, devletin yonetemini eline gecirmis olan heriflere biraz para veriliyor mu?.. Veriliyor. Halk memnun mu vaziyetten?.. O belli degil... Eh, tamam, namazlarini kilsinlar, oruclarini tutsunlar, haclarini yapsinlar... Bir sey demiyor, somuru olduktan sonra...

Ama somuremedigi zaman kanli ihtilaller yapiyor, kukla hukumetler basa geciriyor, somurmeyi devam ettirmek istiyor.

Dunya uzerinde biz mu'minlerin kafa yapimiz cok farkli... Biz mu'minler olarak, menfaat hesabi yapmayiz. Menfaatimizi feda etme hesabi yapariz. "Ben kazandigim paramdan ne kadar hayir yapacagim?.. Ben rahatimdan ne kadar fedakarlik yapacagim?.. Ben nasil zahmetli is yaparsam, Allah'in rizasini kazanabilirim?.." Biz boyle dusunuruz.

151

Bu dusunce bizim disimizdaki heriflerde yok... Onlar neyi dusunuyorlar?.. Onlar parayi, menfaati dusunuyorlar, buyuk gelirleri dusunuyorlar.

--Buyuk gelirler nedir dunyada?..

Petrol cok buyuk bir gelirdir. Petrol yuzunden ihtilaller yapiliyor, petrol yuzunden hukumetler devriliyor, petrol yuzunden insanlar idam sehpalarina gidiyor, asiliyor... Petrol yuzunden ulkelerin sinirlari degisiyor... Petrol yuzunden ulkeler birbirlerine saldirtiliyor, harb ettiriliyor. Petrol onemli...

--Baska ne onemli?..

Dunyanin su kaynaklari cok onemli!.. Hammadde kaynaklari cok onemli!.. Insanlarin yemesi, icmesi icin gerekli esas malzemeler cok onemli... Allah-u Teala Hazretleri bu malzemeleri, en cok muslumanlarin hakim oldugu ulkelere vermis. Petrol, bugday, su... vs. Bu uzun yillardan beri Avrupalilarin dikkatini ceken bir durumdur. Amerikalilarin, gayrimuslimlerin dikkatini ceken bir husustur. Muslumanlarin elinden bu yerleri almalari lazim!.. Veyahut, o yerleri zaten somuruyorlar ise, o ulkelerdeki muslumanlarin uyanmamasi lazim, yonetimi elde etmemesi lazim!.. Yonetimi elde edip de bu somuruye dur dememesi lazim!.. Ana calismalari bu tarzda gidiyor aziz ve muhterem kardeslerim!..

152

Simdi bu ana mantiktan dolayi da, biz su Turkiye'de yasayan muslumanlar olarak, bu heriflerin, herif-i naseriflerin, serefsiz insanlarin hedefi durumundayiz. Her ne kadar yuzumuze guluyorlarsa, gulduklerinin de kiymeti yok... Guldukleri de sahtedir. Gulucuklerinin arkasinda dislerini gicirdadiyorlardir, artniyetleri vardir. Iltifat ediyorlarsa, yardim ediyorlarsa, bir maksatla yardim ediyorlardir. Haril haril calisiyorlar...

Fazla detaya inmiyorum, bunlari bildiginizi kabul ediyorum. Bunlari bilen insanlar, bunlari biliyorlar da bilgilerinin geregi olarak ne yapmalari gerektigini bilmiyorlar. Biliyor, caresizlik icinde... Biliyor ki Bosna'da, Hersek'te, Avrupa'da kalleslik yapiliyor. Cifte standart yapiliyor, demokrasiye uyulmuyor. Cecenistan icin gik demezken, baska bir yer icin hop oturup hop kalkilyor. Iki tane balina icin dunya ayaga kalkiyor. Iki tane eroinman Ingiliz kizi icin, dunya ayaga kalkiyor, ates puskuruyor. Ama yuzlerce, binlerce insan bir yerde olse, onlarin isiyle ilgili olmadigi zaman veya olmeleri islerine geldigi zaman susuyorlar. Cezayir'de oldugu gibi, Kesmir'de oldugu gibi, baska yerlerde oldugu gibi...

153

Simdi, biz bu durumun karsisinda susabiliriz, bu meselelerle ilgilenmeyebiliriz. Ama muhatap biziz; bizim ulkemiz, bizim kendi canimiz, kendi sahsimiz, kendi hayatimiz, kendi cocuklarimiz, kendi mallarimiz, kendi diyarlarimiz, kendi mulklerimiz... Burda Israil bayraginin dalgalanmasini ister misiniz?.. Istemezsiniz ama, Malatya bunlarin hudutlari icinde... Adam iste resmen bunu istiyor. Literature girmis, Ingilizce kitaplarda var... Bunu biliyoruz, bilenler biliyor.

Simdi bunlarin karsisinda bizim tedbir almamiz lazim!.. Bu tedbiri almak icin mutlaka cok guzel organize olmak gerekir. Onun icin biz kuvvetli bir sekilde organize olmaya onem veriyoruz.

Sonra, kuvvetli olmamiz gerekir. "Zor oyunu bozar." derler. Bizim bazi kuvvetlerimiz var... Bizim kuvvetlerimizin bir tanesi nufusumuz fazla... Ve nufusumuz hizla artiyor. Nufus bakimindan bizimle yarisamiyorlar, nufus bakimindan bizden geriler. Biz nufus bakimindan onlardan ustunuz. Fakat onlar, az nufuslarini kalifiye eleman olarak yetistiriyorlar; bizim cok nufuslarimiz yiginlar halinde oldugu icin, bizden korkmuyorlar.

154

Bir coban ikibin tane koyundan korkar mi?.. Korkmaz. Uc tane kopekle onu idare eder. "Hav hav..." dedirtir, oraya buraya saldirtir. Coban koyundan, kuzudan korkmaz, tabiati itibariyle korkmaz. Bu herifler bizden, tabiatimiz koyunlasmis oldugu icin, kuzulasmis oldugu icin korkmuyorlar. Bizim kalabaligimiz var ama, tabiatimizda bir dejenerasyon var... Yani, gayr-i Islami bir durum var...

Bunu Peygamber SAS Efendimiz bize bildirmis; diyor ki:

"--Ahir zamanda ummetler, yemek yiyenlerin tabaga usustukleri gibi sizin uzerinize cullanacaklar."

"--Ya Rasulallah! Bizim o zaman adedimiz az olacak da mi, onlar ustumuze cullanmaga cesaret edebilecekler?" diye soruyor sahabe-i kiram...

"--Hayir! Cok olacaksiniz ama, degersiz bir cokluk olacak... Selin ustundeki cop gibi olacaksiniz." Sel ustundeki copun sele bir hakimiyeti yoktur, sel onu surukleyip goturuyor. "Size eski ummetlerin iki hastaligi bulasmis olacak:

1. Hubbud dunya, dunyayi sevmek...

2. Kerahiyetul mevt, olumden korkmak..."

Muhterem kardeslerim!.. Dunya mulku bizim gayemiz degildir. Dunyalik, mal, mulk, para, pul bizim gayemiz degildir. Biz onu sever, onun icin calisirsak, onu Allah yolunda sarf etmezsek, iste bu hastaliktir. Ikincisi, olumu goze alarak onlarin karsisinda durmaya hazirlanmazsak; bu da bir hastaliktir.

155

"Ben olmeyeyim de, yasayayim da isterse benim cocuklarim Ingiliz olsun, isterse yahudi olsun, isterse kafir olsun..." diyorsa bir insan; bunu bugun Turkiye'de pek cok aile soyluyor. "Turkiye'ye Islami idare gelmesin de Avrupa ile birleselim, onlarla rahat ederiz. Turkiye'ye Islami idare gelirse, rahat edemeyiz!" diyor. Bunu boyle dusunuyor. "Cocugum rahat etsin, ben oyle gericilik istemem!" diyor. Kendi aklina gore muslumanligi ters goruyor, ve bunu istemiyor. Avrupa'yi istiyor, Amerika'yi istiyor, onunla dost oluyor, onunla kadeh tokusturuyor, onunla yemek yiyor... Onunla geziyor, tozuyor. Onunla dost, bizimle dusman... Bizim memleketimizin insani... Boyle insanlar var...

Simdi, boyle bir durum, boyle bir kafaya geldigi zaman ne olmus oluyor insanlar?.. "Ben olmeyeyim, yasayayim da, Islam ne olursa olsun!.. Islam muhim degil, iman muhim degil..." gibi bir noktaya gelmis oluyor. Bu iki buyuk kusurdan dolayi da muslumanlik sevketi kalmiyor.

Tabii, bunlarla ugrasmak olumden korkmamakla, dunyayi sevmemekle hemen oluverecek bir sey degil... olumden korkmayarak, dunyaligi sevmeyerek, dunyaligi Allah'in dinine hizmete tahsis ederek, aklin gerektirdigi her turlu calismayi yaparak oluyor isler. Yani, biz de otomobil yapabilmeliyiz, biz de ucak yapabilmeliyiz... Biz de elektronik cihaz yapabilmeliyiz, biz de tomografi cihazi yapabilmeliyiz... Biz de uzay arastirmasi yapabilmeliyiz, biz de dunya capinda orijinal arastirma yapar duruma gelmeliyiz. Seviyemizi yukseltmeliyiz, dunya uzerindeki bilgileri toplamaliyiz. Bilginin kuvvet oldugunu bilmeliyiz, organize calismaliyiz.

156

Simdi biz, bunlarin planlarinin hepsinin nerden baslayip, nerede bitecegini biliyoruz. Sizin icinizde de bu isi bilen kardeslerimiz vardir. Uzmanlar vardir, planlamacilar vardir. Turkiye'nin en yuksek mevkilerinde bu konuda calisma yapmis kardeslerimiz olabilir. Biz bunlari biliyoruz. Bunun icin temel, ekonomik bakimdan birikim saglamak, mahalli bir guc olusturmaktir. Yani, yapilacak seylerin yapilmamasinin sebebi nedir?.. Mali imkansizliklardir. Biz seyin nasil olacagini biliyorsunuz da yapamiyorsaniz, neden yapamiyorsunuzdur?.. Mali imkaniniz yoktur da, onun icin yapamiyorsunuzdur.

Onun icin mali imkanlarimizi birlestirmemiz lazim!.. Ama, bu mali imkanlarin birlestirilmesinde biz size, "Mali imkanlarinizi getirin, suraya koyun; Allah rizasi icin bu paralar harcanacak, gozunuz burda kalmasin, unutun bunu!.." da demiyoruz. Cunku bu en son anda yapilacak bir seydir. Yani, artik bicak kemige dayandigi zaman, boyle yapin denilebilir. Biz boyle demiyoruz. Biz diyoruz ki, "Mali imkanlarinizi kucuk kucuk, abuk sabuk islerle oyalamayin! Gelin birlestirelim bunlari, bu birlestirdigimiz mali gucle, karsimizdaki insanlarla mucadele edebilecek klasta calismalar yapalim!" Bunu diyoruz. "Para senin olsun, istemiyoruz senden parani, pulunu!.." diyoruz.

157

--Sen yaptigin ozel isinde yuzde kac kazaniyorsun?.. Bir iste calisiyorsun, ticaret mi yapiyorsun?.. Memur musun, esnaf misin, ziraatci misin, nesin?.. Ne yapiyorsun, yuzde kac kazaniyorsun?.. Kar mi ediyorsun, zarar mi ediyorsun?.. Gecen sene durumun neydi, bu sene durumun ne?.. Senenin basinda durumun neydi, senenin sonunda durumun ne?..

Yani ufak tefek, abuk sabuk islerle ugrasiyor muslumanlar genellikle... Ve sene sonunda da zarar ediyor; "Maalesef, ticarethanem kar etmedi, sermayem kuculdu, is hacmim daraldi." diyor. Biz diyoruz ki: "Boyle olmaz!.. Bu kucuk kucuk zararlar birlesir, Islam toplulumunu yikar. Islam toplumunun mali yonden de kuvvetli olmasi lazim!.."

Onun icin diyoruz ki: "Mali imkanlari birlestirerek, buyuk dev muesseseler kurarak, enflasyon canavarindan da pacamizi kurtararak, zarar etmeden buyuk atilimlar yaparak, kendimizi hem ekonomik yonden guclendirelim; hem de bu adamlarin karsisinda neler yapacaksak, onlari daha rahat yapabilelim!.. Cok kazandigimiz icin ezilmeyecegimizden, daha rahat yapabiliriz." diyoruz.

158

Onun icin, bircok muessese kurduk... Biz bunlarla buyuk veya orta veya az kar sagliyoruz. Evet, biz dini hizmet yapiyoruz ama, bizim programimizda rasyonel calismak var... Ekonomik meselelere onem vermek var... Ekonomik meselelere onem vermedigimiz zaman yikildigimiz icin, coktugumuz icin, devletler coktugu icin; biz her yaptigimiz isin bu yonden iyi olmasini dusunuyoruz. Dergi cikartiyorsak, ekonomik yonden dengeli... Radyo yayini yapiyorsak, ekonomik yonden dengeli... Hangi hizmeti yapiyorsak, ekonomik yonden dengeli ve cok fayda sagliyor.

Simdi biz bu sagladigimiz faydalarin arkadaslarimiza yayilmasini istiyoruz, Anadolu'ya yayilmasini istiyoruz. Kardeslerimizin guclenmesini istiyoruz. Musluman kardeslerimizle ekonomik yonden butunleserek kuvvetlenmeyi, kuvvetlenmenin bir sekli bu oldugu icin, hatta tabani bu oldugu icin istiyoruz.

Bakin Avrupa, dogrudan dogruya Fransa ile Almanya, Italya, Ingiltere birlesecek demedi. Fransa ile Ingiltere'nin tarihi dusmanliklari vardi. Birbirleriyle harb etmislerdi, saldirmislardi, topraklarini almislardi. Fransa Ingiltere'nin, Ingiltere Fransa'nin dusmani idi. Almanya ile Ingiltere ve Almanya ile Fransa dusmandi. Ikinci Cihan Harbi'nde birbirlerinin sehirlerine yagmur gibi bomba yagdirmislardi. Italya ile oteki ulkeler arasinda cesitli problemler vardi.

159

Ama bunlar, birlesmenin luzumuna inandilar, dusmanliklarina ragmen birlesmeye adim attilar. Nasil adim attilar?.. Ekonomik adim attilar. "AET: Avrupa Ekonomik Toplulugu" dediler, ekonomik adimla basladilar. Ekonomik uyumu sagladiktan sonra, ekonomik sozunu kaldirdilar, "AT: Avrupa Toplulugu" dediler. Ondan sonra da, "BAB: Bati Avrupa Birligi" dediler. Avrupa'nin musterek savunmasini, musterek bir orduya bagladilar.

Dogu blokunu yiktilar, Dogu blokundan ulkeleri kendilerine kattilar. Almanya Dogu Almanya'yi aldi, butunlesti. Cekoslovakya'nin yarisini aldi, butunlesti. Estonya, Litvanya, Letonya gibi ulkeleri Sovyetler Birligi'nden kopardi. Yugoslavya'nin Slovenya kismini kopardi, aldi. Bunlar Dogu blokuydu veya tarafsiz bloktu. Gittikce buyuyor. Hatta simdi: "Urallar'a kadar Hristiyan Avrupa bizim olacak!" diyorlar. Balkanlar'i, Bulgaristan'i, Romanya'yi bir zaman sonra kendi iclerine almayi dusunuyorlar.

Onlar bu calismalari yaparken, on yil, yirmi yil, otuz yil sonrayi dusunuyorlar. Biz bunu dusunmedigimiz zaman, aklimiz basimiza geldiginde, onlar karsimizda dev gibi dikildigi zaman, yapacak bir seyimiz kalmiyor. Is isten gecmis oluyor. Simdi biz onlarin karsisinda ne yapmamiz gerekiyorsa yapalim diye, bu toplantiyi ondan yaptik. Toplantimizin mahiyeti budur.

160
161 ilâ 180. sayfalar
©2024 Kotku Enstitüsü v2.8.2