gelmiş. Eeee, ne yerler var...
Suyu da yok bu memleketin. Suyu da dışardan geliyor. Ekmeği dışardan gelir, bütün yiyecekleri dışardan gelir.
Bize misafir geldi o bakan da, Kuveytli efendi. Bir sürü yemek sofraya kondu:
“—Bunlar sizin mi?” dedi.
“—Evet, bizim memleketten çıkar bunlar.”
“—E siz bizden çok zenginsiniz öyleyse!” dedi.
“—Neden?”
“—Biz bunların hepsini dışarıdan alırız. Paralar çok ama bir dışarıdan gelmese aç kalırız.” dedi.
Dışarıdan gelmese hepsi aç kalır. Allah bir felâket göstermesin yâni...
Allàhümme innâ nes’elüke’l-afve ve’l-àfiyeh... Fi’d-dîni ve’d- dünyâ ve’l-âhireh... Allàhümme’stur annâ bi-setrike’l-cemîl...
Allàhümme inneke afüvvün kerîmün, tuhibbü’l-afve fa’fü annâ yâ kerim! Allàhümme inneke afüvvün kerîmün, tuhibbü’l-afve fa’fü annâ yâ kerim! Allàhümme inneke afüvvün kerîmün, tuhibbü’l- afve fa’fü annâ yâ kerim! Fağfir lenâ, ve’rhamnâ, ente mevlânâ, fensurnâ ale’l-kavmi’l-kâfirîn...
Allahümma’ğfir lenâ... Ve li-vâlîdînâ... Ve li-esâtîrinâ... Ve li- akribâinâ... Ve li-meşâyihinâ... Ve ceddâtinâ... Ve ammâtinâ... Ve hàlâtinâ... Ve li-men lehü hakkun aleynâ... Ve li-men vassânâ bi’d- duài’l-hayr... Ve li-cemii’l-mü’minîne ve’l-mü’minât... El-ahyâü minhüm ve’l-emvât... Bi-rahmetike yâ erhame’r-râhimîn... Ve’l- hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...
El-Fâtiha!
24. 08. 1979 – İskenderpaşa Camii