06. KİTÂBÜ’Z-ZÜHD VE’R-REKÀİK: TAKDİM
Prof. Dr. M. Es’ad COŞAN
Allah-u Teàlâ’ya sonsuz hamd ü senalar olsun ki, bizleri hadsiz hesapsız nimetlerine mazhar eylemiştir. Onun Rasûl-i ekremi Muhammed-i Mustafa’sına dâimî ve mütemadi salât ü selâm olsun ki, alemlere rahmet ve biz nâçiz ve günahkâr ümmetlerine menba- ı şefaattir. Âl ü ashâb u etba-ı Rasûlüllah’a, sâdât u meşâyih-ı Turuk-ı Âliyyemize, ulema ve fuzalâ ve sulehâya da dua ve tahiyyât-ı ihtirâmkârânelerimizi arz ederiz ki, Allah’ın sevgili kulları mâneviyât semasının yıldızlarıdırlar.
Peygamberimiz, Allah’ın en yüksek mertebeli, en sevgili, en şanlı, en salâhiyetli kulu olduğu için, onun ümmeti olmakla iftihar ederiz. O başımızın tacı, gönlümüzün sultanı, bizim en büyük üsve- i hasenemiz ve nümûne-imtisâlimizdir. Hayâtı, hàlâtı, sıfatı, kelimâtı, teşvikâtı, tevcihâtı, nasihati, işârâtı başımız üzredir. Buyruğunu tereddütsüz tutarız, yoluna baş koymuşuz; daima sünnet-i seniyyesi üzere yaşamayı arzu ve tercih ederiz. Ferman onundur, söz onundur, yol onundur, ten onundur, can onundur... Anamız-babamız, evimiz-barkımız, malımız-mülkümüz, maddî- mânevî cümle varımız ona fedâ olsun!
Allah gönlümüzdeki muhabbetullahı, muhabbet-i Rasûlüllahı günden güne ziyade eylesin!.. Bizi dünyada-ukbâda bu Resul-i ekrem ve Nebiyy-i muhtereminden, bir göz yumup açacak kadar bile ayırmasın!.. Onun Hamd Sancağı (Livâü’l-Hamd’i) altında bizi, sâdât ve meşâyih-ı turûk-ı aliyyemiz, ihvân-ı sàdıkînimiz, ahbâb u yârânımız, akraba u taallûkàtımız ile birlikte, peygamberler, sıddîklar, şehidler ve sàlihlerle beraber haşr eylesin!.. Havz-ı Kevser’inden kana kana nûş edelim, zevkten ve lezzetten mest-i bîhùş olalım!.. Her dem sohbetine girelim, cemâlini daimî görelim, fazl-ı Hak’la iltifatına erelim; sermedî handan ve şâdân u berhurdâr u dilhoş olalım!..
Dinimizin öğretimi uygulamalı, eğitimi görerek, yetiştirmesi sohbetle, olgunlaştırması lisan-ı kàlden ziyade lisan-ı hâl iledir. En büyük mürşid ve muallim, en parlak model ve nümûne, en güzel örnek ve muktedâ Muhammed-i Mustafâ’dır; salla’llàhu aleyhi ve âlihî ve selleme teslîmen kesîrâ...
Onun hadis-i şerifleri dinimizin, iman ve irfanımızın menbaıdır. Onlar emsalsiz cevherler gibi kıymetlidir. Ulema-ı izâm ve selef-i sâlihînimiz onları, hazîneler gibi sandık sandık toplamışlar, bizlere lütf ile nakil ve rivayet eylemişlerdir. Allah cümlesinden râzı olsun; kabirlerini pür-nûr, makamlarını a’lâ eylesin!..
Bu irfan hazînelerinden biri de, büyük âlim, meşhur muhaddis, allâme fakîh, zarif edib, eşsiz mücahid, muhteşem sûfî ve muhterem zâhid Abdullah ibnü’l-Mübârek Hazretleri’nin Kitabü’z- Zühd ve’r-Rekâik’ıdır. Bu değerli eseri neşretmekten büyük mutluluk duyuyoruz.
Abdullah ibnü’l-Mübarek Hazretleri, bizlerin muhakkak yakından tanıması gereken çok enteresan ve renkli bir şahsiyettir. Türk ırkındandır. Zamanında İslâm âleminin en yüksek âlimlerinden biri sayılmış, devrinde Şark’ta ve Horasan taraflarında ondan daha bilgili birinin bulunmadığı, muasırlarınca itiraf ve teslim olunmuştur.
Bir yıl cihada, bir yıl hacca, bir yıl da geçimini temin ve sünnete ittiba şuuruyla ticarete gidermiş. İlmi, irfanı, zühdü, takvâsı, cömertliği, güzel ahlâkı, edebi, şecâati, silahşörlüğü, mücâhidliği dillere destan olacak niteliktedir. Hayatını ve menakıbını öğrenip de, ona gıbta etmemek ve hayran olmamak adetâ mümkün değildir.
İlimle takvâyı, şeriatle, tarikat, ma’rifet ve hakîkati, varlıkla zühdü, kemalle tevazuu, dünya ile ahireti, merhametle celâdeti, sevgiyle şecâati, sofîlikli kahramanlığı, zenginlikle dervişliği, iç ve dış ihtişamıyla mahviyeti..., şâyân-ı hayret bir şekilde uygun ölçüler içinde, Kuran ve sünnet çizgisinde mezcedebilmiş, uyumlu ve beraber götürebilmiş çok ender insan-ı kâmillerdendir.
Re’y-i àcizânem ve kanâat-i nâçizânemce eli ayağı öpülecek, âhirette şefaati taleb edilecek, nasihati tutulacak, izince peşinden gidilecek, evsafı ve ahlâkı örnek alınacak, hayatı ibret olacak, âsar ve te’lîfâtı okunacak evliyâullahtan; ulemâ-ı râsıhîn ve meşâyıh-ı vâsılîn ve mücâhidîn-i hàlisîn ve guzât-ı din-i mübîn ve mürşidîn-i kâmilîn ve mürebbîn-i mükemmilîn ve muhlısîn-i mukarrebîndendir.
Eserinin neşri hayırlı ve mübarek olsun... Allah o Mübarek oğlu mübarekle bizleri Firdevs-i A’lâsında buluştursun... Selâmıyla tatyîb, rü’yet-i cemaliyle taltif eylesin!..
Âmîn, bi-hürmeti seyyidi’l-mürselîn, ve âlihî ve sâdâtinâ ve meşâyihinâ ecmaîne’t-tayyibîne’t-tàhirîn.
(Kitâbü’z-Zühd ve’r-Rekàik, Zâhidlik ve İncelikler, Abdullah ibnü’l-Mübârek, Terc: M. Adil Teymur, s. 5, Seha Neşriyat, İstanbul 1992)