09. ALLAH SEVGİSİ

10. HEPİMİZ ALLAH’IN KULUYUZ



Eùzü bi’llâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm.

Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm.

El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn… Hamden kesiren tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn… Ve’s-salâtü ve’s- selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ecmaîne’t-tayyibine’t-tâhirîn. Emmâ ba’d; Namazda okumuş olduğum ayetler arasında, Allah-u Teàlâ Hazretleri buyuruyor ki:


وَمَن يُطِعِ اللهََّ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزًا عَظِيمًا (الْحزاب:١٧)


(Ve men yutıi’llâhe ve rasûlehû fekad fâze fevzen azîmâ) “Kim, Allah’a ve onun Rasûlüne itaat ederse, fevz ü felâh bulur. Muazzam bir fevz ü felâha erer, ihya olur kurtulur, büyük nimetlere mazhar olur.” (Ahzab, 33/71)

Allah-u Teàlâ Hazretleri’ne itaat… Elbette bizi yaratan alemlerin Rabbi, Rezzakımız Allah-u Teàlâ Hazretleri’ne itaat edeceğiz. Biz onun kuluyuz. Kölesi değil, kuluyuz. Yani, memuru değil, kölesi değil kuluyuz. Memuru bile olsak, itaat edeceğiz. İsçisi bile olsa, insan patrona itaat ediyor.

“—Şu saatte gel!” diyor. “—Baş üstüne efendim.” “—Şu işi yap!”

“—Baş üstüne efendim.”

“—Neden?” “—E, para alacağım. Yani, emeğimin karşılığında paramı alacağım!” diyor, itaat ediyor.

İşçi ve memur, para karşılığında itaat ediyor. Esir ve köle; öldürmemişler, hayatını bağışlamışlar. Seni öldürmüyoruz. Bak, sen bizimle çarpışacak bir insan idin, çarpışmak için karşımıza çıkmıştın; ama biz seni esir aldık. Haydi öldürmeyelim seni, ama sen artık bizimsin deniliyor; o da köle olarak çalışıyor. Kul köle

222

olmak, bir kimseye kul köle gibi çalışmak diyoruz Türkçe’de.

Biz Allah’ın ne memuruyuz, ne işçisiyiz, yarattığı Onun malıyız, Onun kuluyuz, Onun mahlûkuyuz. Onun için, cümle varlıklar Ona itaat ediyor iken; bizim isyan etmemiz akil alacak bir is değildir, hayretler içinde kalınacak bir şeydir. Bütün varlıklar itaat ediyor Ona. Melekler, felekler, gökler, yerler, böcekler, çiçekler, her şey itaat halinde… Bir şeytan, bir insan asi oluyor. Şeytan kesinlikle isyan bayrağı açmış, o asi. Bir de, insanların bazıları asi oluyor.

Allah-u Teàlâ Hazretleri tam ve kâmil bir kudrete sahip. Kudret-i külliye sahibi, her şeye kàdir. O kadar kudret sahibi ki:


إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ (يس: ٢٨)


(İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekùle lehû kün feyekûn.) “Bir şeyin olmasını istediği zaman, o işin olmasını emreder, ol der; o şey de olur.” (Yâsin, 36/82)

223

Olmaması mümkün değil! (Kün) “Ol!” dediği zaman, (feyekûn) hemen olur. Olmaması mümkün değil, olur. Tabii, bu oldurmak işi, yaratmak işi: Hàliku’l-bâriu’l-musavvir olan Allah’ın işi… Yani, nasıl olduruyorsa olduruyor.


Ol dedi bir kerre var oldu cihan;

Olma derse mahvolur ol dem hemân.


Yok ol derse, olma derse, o anda mahvolur. Öyle bir kudret sahibi Mevlâ... Öyle bir kudret sahibi ki, her an sayısız işi yapıyor.


كُل يَوْمٍ هُوَ فى شَاْنٍ (الرحمن:٩٢)


(Külle yevmin hüve fî şe’nin) [O, her an yeni bir yaratma halindedir.] (Rahmân, 55/29)

Bir kış oluyor, bir bahar oluyor. Bahar olunca, bütün tabiatta bir muazzam canlanma oluyor, muazzam bir faaliyet oluyor. Bütün bu faaliyetler onun kudretiyle oluyor, onun hikmetiyle oluyor, onun isteğiyle oluyor, Onun muradıyla oluyor, Ondan oluyor.

Her şeyde bir, her anda bir hareket… Fizikçiler diyorlar ki: madde atomlardan meydana gelmiş, atomlarda da muazzam bir hareket var. Elektronlar, çekirdeğin etrafında korkunç bir hızla dönüyorlar. Fıldır, fildir; fıldır, fıldır, fıldır, fıldır dönüyorlar. Şu bizim etrafımızdaki kâinatta her şey hareket halinde ve her hareket Allah’ın kudretiyle, emriyle Allah’a muti olarak oluyor. Her şey…


31. 12. 1996 - İşrâk Sohbeti

Toowoomba / Avusturalya

224
11. DOSTLUK, KARDEŞLİK